Tae şaşkınlıkla yattığı yerden kalkıp yaşlı adamın yüzündeki alaycı gülümsemeyi gördü.
Bu yaşlı bir delinin bakışı değildi.
Yaşlı adam demek içinizde beni anlayanlar var.
Bunu görmek beni mesut etti.
Bir bakalım şunun hikayesine.
Elinde olmayan hayali bir kâğıda bakarak homurdanarak okudu ve demek böyle çok garip evet çok garip bir hikaye.
Bir delikten girip bambaşka yerlerden fırlayan korkak tavşan merak edip evin hasretiyle yanıp tutuşuyor.
Kafiledekiler artık ona kulak asmadıklarından sözleri sadece gevelemekten ibaretti.
Tae belkide bu yaşlı adamdan birşeyler öğrenebilirim diye düşündü.
Istemeyerek'de olsa tüccara dönüp onu yanımıza alsak bir sorun olur mu? Çok çaresiz bir hali var.
Tae listemdeki asıl niyetini gizlemişti çünkü tüccarın ona karşı çıkacağını düşünüyordu.
Haklıydı'da yolda boş gezen bir deli yanına alıp ondan akıl istemek ancak ondan daha deli birisinin yapacağı bir şeydi.
Tüccar Taenin yüzündeki istekli ifadeyi görünce nasıl istersen aslında bende acımıyor değilim fakat yoldaki dolandırıcı ve hırsızların hikayelerini duydukça insanın güveni giderek azalıyor.
Yaşlı dilenciye bakıp gereksiz yere sesini kalınlaştırıp bu gün şanslı günündesin ihtiyar gel atla.
Yaşlı adam bir çocuğun sevinciyle havaya fırlayıp yaşasın yüce kral ve merhametli lordlar.
Maskenin ardında pislik ve fitneden başka bir şeyler olduğunu görmek güzel küçük bir merhamet şeytanda bile var derler gerçi.İhtiyar hızlı adımlarla at arabasının yanına gelip bir çırpıda arkaya atladı ve köşeye yerleşti.
Yer kaplamamak için olabildiğince eğilip bükülmüştü.
Yola devam ettiler.
Birkaç tepeyi aştıktan sonra sonra Daumun mermer zemini andıran kurak düzlüklerine varmışlardı.
Tüccar ayağa kalkıp gözlerini kısarak ufkun ötesine doğru baktı ve sonunda Daum başkenti görünmüştü.
Ilk defa ülkesine döndüğü için bu kadar sevinçliydi. Mutluluktan göz yaşı dökebilirdi ama şuan bunun yeri ve zamanı değildi.
Kafiledeki diğer adamlarda uzakta gün batımının kızıllığı ile aydınlanan beyaz şehri görünce içlerindeki korku ve endişe uçup gitmisti.
Bu sırada yaşlı adam hala uyumakta olan Teayi dürtüp eve geri döndün genç adam hadi uyan tabi burayı gerçekten evin olarak görüyorsan.Tae gözlerini yavaşça açıp ihtiyara baktı. Içindeki yük onu eziyor gibiydi.
Dostunu kaybetmişti ve bunu nasıl açıklayacağını bilmiyordu.
Belki de maceracılığı bırakıp sıradan bir hayat yaşamalıydı.
Tekrar çobanlık yapabilirdi.
Evet bu çok iyi bir fikirdi.
Biraz sonra şehir gecenin karanlığına yeni bürünmüşken kafile şehir kapısından içeri girebilmişti.
Herkesten önce söze giren ihtiyar benden bu kadar efendiler deyip yaşından beklenmeyen bir çeviklik ile arabadan atladı.
Kimsenin ona hoscakal demek gibi bir niyeti yoktu. Bunu bildiğinden daha fazla konuşmadan arkasına dönüp yürümeye başladı fakat çok uzaklaşmadan durup arkasına döndü ve genç maceracı eğer beni ararsan şehir meydanında bulabilirsin.
Ve tekrar dönüp dahada hızlanarak karanlıklara karışıp gözden kayboldu.Biraz sonra Tae içinde ayrılma vakti gelmişti.
Gıcırdayarak giden araba durdu ve genç maceracı inip tüccara bakarak hoşçakalın dedi.
Tüccar yüzüne küçük bir gülümseme kondurdu ve kendine iyi bak Taedo önünde çok uzun bir hayat var ne olur bunu heba etme.
Unutma durmak gibi bir seçenek yoktur. İlerlemeye devam et.
Taedo ona karşılık olarak bir şey demeyi en azından görüşmek üzere demek istediyse de.
Böyle bir niyeti yoktu.
Tüccar ona payı olan altını fazlası ile büyük bir torbanın içinde verip işte buda senin hakkın.
Tae çuvalı sırtlayıp hızlı adımlarla oradan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTE DİYARLARA YOLCULUK
FantasyHayalperest bir çoban olan Taedo bir gün köyünün ötesindeki efsanevi dünyayı görmek için yola koyulur. Ama başına geleceklerden habersizdir