Karanlık ormanın ortasında genç avcılar ve şefleri Rai keyifli bir şekilde sohbet ediyorlardı.
Sagi ve Liosa daha sessiz kalsada onlarda bu durumdan hoşnutsuz değillerdi buradaki hayat onlara çok güzel geliyordu vede huzurlu.
Tam 1 yıldır bu ormanda avlanmışlardı ve burası artık onlar için ev haline gelmişti. Gerçektende bir evin huzurunu ve bir ailenin sıcaklığını hissedebiliyorlardı.
Özelliklede Liosa.
Davetsiz bir misafir de olmasa bu akşam çok sıradan bir akşam olabilirdi.
Rai artık gelenek haline gelmis olan akşam hikayesini anlatmaya devam ediyordu. Rai bu şekilde belki birazda olsa onlara bazı fikirler aşıladığına inanıyordu. Setira ve Naride dikkatli gözlerle onu dinlerken Tae ise kenara çekilmiş sessiz bir şekilde düşünüyordu.
Sorularına bir cevap bulması gerekiyordu ama buna nasıl başlayacaktı. Ondan şüphelendiklerini çok net bir şekilde anlamıştı artık ve biran önce akla uygun bir cevap bulmaz ise işler kendisi için çok kötü sonuçlanacaktı.
Rai'ye dönüp efendim size birkaç soru sorabilir miyim?
Rai ona bakıp bu kadar kibar olmana gerek yok genç adam sor bakalım.
Taedo aslında ben her zaman avcılara hayranlık duymuş ve merak etmişimdir ayrıca benim gibi bir çoban pek bir şey bilmez.
Avcılar maceracılar veya savaşçılar ne iş yaparlar.
Bu mütevazı ve kendini acındırmaya çalışan tavrı onun için bir çıkış yolu olabilirdi. Evet o fazlası ile cahil bir insandı ama bir yanda meraklıydı.
Bu çok şüphe uyandırmaz diye düşünmüştü.
Rai bu durum karşısında o kadar da şaşırmamıştı çünkü çoğu ülkede insanların dünyadan haberi yoktu.
Normal insanlar hayatın çilesi ile boğulmaktan önlerine bakamaz olmuştu artık.
Onun düşüncesine göre bu çocuk kaçak bir köleydi. Muhtemelen tarlada çalışan bir köle yada bir çoban çünkü üzerindeki hayvan kokusu bunu belli ediyordu ve eski püskü yamalı kıyafetleri.
Anlatmaktan zarar gelmez ya deyip söze girdi. Öyleyse anlatayım sana öncelikle avcılar yani biz bir kişi avcı olmak için ruh enerjisini kullanabilmelidir.
Genç çobanın bakışlarından bunun ne olduğunu bilmediğini anlayan Rai biraz daha şaşırdı ama anlatmaya devam etti.
Ruh enerjisi adından da anlayacağın şekilde ruhumuzun vücudumuza yaydığı enerjidir.
Ruh enerjisi kullanmadığım anlaşılıyor çünkü öyle olsaydı bedenimden çıkan enerjiyi görebilirdin.
İşte bu enerji bize canavarlar ile savaşmak için gerekli olan insan üstü kuvveti verir. Buna başlangıç aşaması denir.
Vücudumuzda serbestçe yayılan enerji kullanarak hareket eder ve olağan üstü bir fiziksel güç elde ederiz.
Diğer aşama kendi benliğindeki enerji çeşidini bulmaktır. Her insanın farklı benlikleri vardır. Vücudundaki enerji dışarı çıktığında benliğini keşfetmiş olursun.
Ve bunlarin farklı renkleri vardır.
Aslında birçok çeşit olmasına karşın en yaygın olan dört tane renk vardır.
Bunlar sırası ile sarı kırmızı beyaz ve yeşildir.
Hepsi çeşitli özelliklere sahiptir.Sarı enerji daha hızlı ve çevik olmayı sağlar kırmızı enerji ise güçlü ve dayanıklı olmayı. Zırh gibi sağlam bir beden gibi düşün.
Beyaz enerji ise farklı maddelere dönüşme özelliğine sahiptir beyaz enerjiye sahip olan kişi enerjiyi vücudundan dışarı çıkarıp çeşitli maddelere dönüştürür. Ateş şu veye herhangi bir şey.
Yeşil enerji diğerlerinden çok daha farklıdır yeşil enerjiyi zihninle kontrol edersin senin istediğin şekle girip katı bir hal alır.
Bir kılıç yada kocaman bir yumruk hayal gücünü kullan.
Ve üçüncü aşama bu ilk ikisinden daha zordur. Bu aşamada benliğinden gelen enerjiyi kullanarak kendi tekniğini oluşturursun.
İlk ikisi kolaydır ama üçüncü aşama sana bağlı bir şeydir yeteneğin varsa birkaç ay bile surmeyebilir ama yeteneğin yoksa hiçbir zaman buna ulaşamazsın.
Avcılığa geri dönelim sınava girip test edilirsin ve yeterli görülürsen acemi avcı olursun ve kendine bir ekip bulup canavar bölgelerine gidip ordan avlanır. Elde ettiğin şeyleri avcı merkezine götürüp teslim eder ve karşılığında para alırsın.
Gelelim maceracılar'a onların işide bizimkine benzer ama bizden farklı olarak onlar belirli görevler alıp para karşılığında bazı canavarları avlar yada çeşitli koruma görevlerine giderler.
Çoğu kişi maceracı olmayı tercih eder çünkü onun için test yoktur ruh gücü olmayan birisi bile maceracı olabilir.
Ama bana sorarsan maceracılar bir grup serseriden ibaret tüm gün oturup kolay bir görev arar ve en küçük görevlerde bile fahiş fiyatlar sunarlar. Ve küçük tüccarlarda mecburen bu kabul eder.
Aslında bu birazda avcıların suçu bizim avladığımız hammaddeler krallık eliyle zengin tüccarlara satılır.
Onlarda bunları işleyip halka sunar. Bu durumda küçük tüccarlara çiftçilik ve hayvancılık kalır aslinda bunlar daha önemli işler ama nedense emeğin karşılığının olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlar etten, buğdaydan,sebze ve meyveden çok sihirli nesnelere önem veriyor.
Halbuki yiyecek yemek olmasaydı onların hiç önemi kalmazdi
By durum acıklı her zaman aklıma şu sözü getirir.
Son buday başağı kuruyup son meyve ağacı çürüdüğünde ve son buzağı öldüğünde insan oğlu paranın yenir bir şey olmadığını anlayacak.
Evet nerde kalmıştık ve savaşçılar bu sırada kenardan aldığı birkaç odunu sönmek üzere olan ateşin üzerine attı.
Odun parçalarının kuru kabukları yanınca tahta kokusuna karışmış ağaç nektarının nahoş kokusu etrafa yayıldı bu Rainin en sevdiği kokuydu.
Küçüklüğünde her zaman şöminenin başına oturur ve yanan odunun kokusunu içine çeker ve çatırtı sesleri dinleyip ateşin hareketlerini izlerdi.
Hatta kokusu güzel diye ormana gidip biraz cam odunu toplar ve akşam şöminede yakıp cam sakızının tatlı kokusunu içine çekerdi.
Yüzüne huzurlu bir gülümseme iliştirdi ve sözüne devam etti.
Savaşçıların görevi daha farklıdır onlar vahşi topraklardaki çeşitli çeteler ile uğraşırlar bana sorarsan en zor iş onların ki çünkü şimdiki zamanda haydutlar canavarlardan daha tehlikeli.
İnsan en acımasız canavardır derler.
İşte böyle tabi bunun yanında birde yer altı örgütleri vardır. Suikastçılar,istihbaratçılar ve arayıcılar.
İlk ikisinin ne yaptığını zaten biliyorsundur ama arayıcılar işte onların çok daha farklı bir yolları vardır.
Asla bir arayıcı ile tanışamazsın onları gördüğünü söyleyen birinide bulamazsın. Haklarında ne bir yazılı belge nede bir kanıt vardır. bazılarına göre onlar sadece bir efsane.
Kimse ne aradıklarını yada kimin için çalıştıklarını bilmez.
Nasıl seçildikleride bilinmez.
Bir ara babamdan bir efsane duymuştum dediğine göre bu dünyadaki en büyük sırrı arıyorlarmış.
Nari araya girip bu dünyadaki en büyük sır mı. Bu nasıl bir şey olabilir ki.
Rai doğrusu bunu bende bilmiyorum ama benim fikrim peşinde oldukları şey hiç iyi bir şey değil.
Neyse işte böyle Taedo bir sürü farklı örgüt bulunuyor hepsinin görevleri,amaçları farklı vede kazançları mesela savaşçılar çok fazla para kazanır daha sonra avcılar sonrada maceracılar diğerlerinin ekonomik durumu hakkında pek bir bilgim yok.Taedo demek böyle gerçekten güzelmiş peki ya dünyayı gezip görenler varmı?
Rai neden bahsettiğini pek anlamadım ama biz insanların yaşadığı dünya bu dünyanın sadece dörtte biridir arada bir bazı kişiler bir heyecanla yola koyulur ama bu hiçbir şeye yaramaz söylediklerine göre orası çok tehlkeliymiş ayrıca bereketsiz ne değerli madenler vede sulak araziler var sonunda hiçbir kazan yada ulaşılacak bir şey yok. O yüzden eğer canın boş yere ölmek istemiyorsa oraya gitmeni tavsiye etmem bu dünyadaki en büyük aptallık olur.
Rai önüne dönüp ateşi izlemeye başladı bu geceki konuşma burda bitmişti artık belki bu gün diğer günlere nazaran biraz daha bu şekilde oturur sonrada uyurlardı.
Ama Rai bugün hiç yapmadığı bir şey yapmaya karar verdi genç çobana döndü ve peki sen söyle bakalım Taedo şimdi ne yapacaksın bunları bana boş yere sormadın değil mi?
Rai insanları bu kadar sorgulamayı sevmezdi ve bu ona göre bir hareket değildi ama bu çocukta garip bir şeyler vardı ve Rai bunu öğrenmek için can atıyor gibiydi.
Merakla genç çobanın ağzından dökülecek kelimeleri beklemeye başladı.
Genç Taedo nedensiz bir şekilde önce etrafına baktı ve daha sonra şuan için bilmiyorum ama kimsenin yapmadığı bir şey olacak.
Oradakiler bunu sadece heyecanla söylenmiş aptalca bir söz olduğunu düşündüler.
Kim bilebilirdi ki bazı kelimelerim geleceğe ışık tuttuğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTE DİYARLARA YOLCULUK
FantasyHayalperest bir çoban olan Taedo bir gün köyünün ötesindeki efsanevi dünyayı görmek için yola koyulur. Ama başına geleceklerden habersizdir