Daum sarayının terk edilmişcesine sessiz ve karanlık bir koridorunda yaşlı bir adam hızlı adımlar biraz da aksak bir şekilde kralın çalışma odasına doğru gidiyordu.
Kapının önüne geldiğinde en ufak bir görgü kuralını dahi yerine getirmeden bir eşkıya gibi kapıya omzum atıp içeri daldı.
Birden kapının önünde tökezleyip yere kapaklandı terli anlı yere sürülmüştü. Fakat yaşından beklenmedik bir şekilde ayağa fırladı ve karşısındaki masada oturan kısa sakallı üzerinde oldukça sıradan kıyafetler bulunan orta yaşlı adama baktı ve kralım kralım çok mühim haberler getirdim size.
Fakir kral diyorlardı ona kral Briumun en küçük oğlu ve yeni kral Datrio mütevazı bir yaşam tarzı ve giyiniş ona bu lakabı kazandırmıştı.Datrio böyle anı ve fütursuz girişlere alışık olduğundan oldukça sakın bir ses tonuyla nedir bu haberler diye sordu.
Yaşlı adam kendine gelecek soluğu bile almadan bu seferki çok başka çok daha korkunç bir şey.
Datrio yine şu kabusların değildir umarım zira bu yüzden boş yere çok adam kaybettik.
Yaşlı adam hayır bu tuya falan değil bizzat her şey önümde olup bitti.
Önemli bir araştırma için birkaç gündür odama kapanmıştım.Akşam vaktinden biraz önce birden odamın pençesi hızla açıldı ve içeriye kış esintisi kadar soğuk bir rüzgar girip beni iliklerime kadar titretti içinde uğursuz bir karanlık vardı.
Etrafımda dört dönüp tüm kâğıtlarımı hava savurdu.
Ömründe hiç bu kadar korkmamıştım. Havada uçuşan kağıtlar bir ateş fırtınasına dönüşüp beni tek lokmada yuttu.
Kendimi ışıklar içinde buldugumda olduğumu sanmıştım.
Gozlerimi bir noktaya dikip baktım ve orda Daumun üzerinde duran boynuzları çınar ağacı kökleri gibi heybetli olan zümrüt yeşili olan dev bir koç bekliyordu.Etrafa yaydığı güzel ve taze kökü ciğerlerimi doldurdu.
Işte o anda uzaklarda uzaklardan ona doğru gelen vahşi çakalları gördüm.
Kokusunu alıp heybetli hayvana doğru hep birlikte hücum ediyorlardı.
Daha sonra kendimi odamda buldum. Tüm duvarlar zift yüzünden katranla kaplamış gibi kapkaraydı. Çıkıp gelecekken kapının üzerinde beyaz renkte harfler gördüm Hemid yazıyordu.Bana kalırsa bu ilahi güçler tarafından yollanmış bir mesaj Hemid ısmi hakkında çok küçük bir bilgiye ulaştım.
Söylenenlere göre Hemid aydınlık getiren kişi anlamına geliyor.
Bu her kimse şuan Daumda hatta başkentte bir yerlerde ve ortaya çıkmayı bekliyor onu düşmanlarına karşı korursak bu bizim faydamıza olacaktır.Kral geriye doğru yaşlanıp elini sakallarında gezdirdi ve demek ışık getiren Hemid.
Peki ya onu nasıl bulacağız.
Dediğine göre onu temsil eden şey yeşil tüyleri olan heybetli bir koç.
Belkide bu bir amblem gibidir.
Eminim ki bunun üzerinde yürütmemiz gerek.
Generale gidip ona benim emrini ilet elindeki casuslarım hepsini yeşil koç ile ilgili söylentileri araştırmasını söylesin.
Bir amblem işaret herhangi bir söylenti ne olursa.Yaşlı kahin geri geri kapıya yönelirken başını eğip memnun bir ifadeyle çok doğru bir karar verdiniz efendim eminim bizi çok güzel ve bereketli günler bekliyor.
Kral ise buna zıt olarak fazlası ile endişeliydi çünkü kahinin sözleri yaklaşmakta olan bir karmaşa ve savaşı anlatıyordu ki bu kralın ülkesinde en son istediği şeydi.Üstelik işler bu kadar yolundayken.
Kendi kendine demekki bir şeyden ne kadar çok çekinirsen gelip seni bulması o kadar hızlı oluyor.Bu sırada üç maceracı daha güneş ufuktan gözükmemişken çoktan söylenen yere varmışlardı bile.
Taedo ileri doğru baktığında 3 5 tane yaşlı ve bitkin atın çektiği arabaları gördü. Beklediğinden çok daka küçük bir katileydi bu belki başkalarıdır diye düşünecekken yaşlı bodur tüccarı en önde gelirken gördü cüssesinden ve sıcaktan olacakki bir yandanda elindeki bez ile terini silip yoluna devam ediyordu.Soma gerçekten dediği kadar çaresizmiş.
Yaşlı atlar ve titrek bacaklı birkaç adam . Bu oldukça gülünç ve bir o kadarda acı bir tablo.
Hemini yazmaya başlayıp genç maceracılar sıcak bir yaz sabahında tüm ümidini küçük bir kafileye bağlamış olan hayalperest bir tüccar ile Daumdan uzaklara haydutlar ve çeşitli tehlikeler ile dolu yolların sonundaki Salimara gidiyorlardı.
Kötülerin ülkesi Salimar.Yaşlı tüccar onları görünce keyiflenip işte suna bak 3 tane gözü pek ve cesur maceracı.
Yolumuz bahtımız açık olur umarım hadi biran önce yola çıkalım.
Tüccarın endişesi ucunu gördükten sonra biraz olsun dinmişti fakat o da biliyordu ki bu üç maceracı onları korumaya yetmeyecekti.
Bu yüzden adamlarınıda silahlandırmıştı.
Kafile hızlı adımlarla şehrin güney çıkışına yönelip yarım saat sonra başkentten çıkıp Daum çorak topraklarına daldılar.
Işte tehlikenin nedenide tam olarak buydu çıplak vadiler ve tepeler ile dolu bu bölgede gizli olarak ilerlemek nerdeyse imkansızdı.
Aynı gittikleri Salimarda lakabına yaraşır bir şekilde tehlikeliydi.
Işten anlamayan tüccarlar zorla olsada haydutları ve canavarları atlatsalar bile dolandırıcı tüccarların ağına düşebiliyorlardı.Bodur ve endişeli adam bunun farkındaydı ama kendine güveni yerindeydi. Aklından emin bir adamdı ve ticaret yeteneğinden.
Taedo sıcak ve kuru toprağın üzerinde giderken düşünceler içine dalmıştı.
Bir ara Soma elini omzuna değdirip yine çok dalgınsın Taedo bir sorun yok değil mi?
Taedo yüzüne yalancı bir gülümseme kondurup sorun yok sanırım başıma güneş geçtiği için ne yaptığımı bilmiyorum. Dikkati eldem bırakmamalıyız bu konu hakkında hiç tecrübemiz yok. Her an tuzağa düşebiliriz.
Ayrıca Heminiyede mukayyet ol aptalca bir şeye kalkışmasın.Bu sırada yanında atının ustunde giden Tüccar bu arada sen.nerden geliyorsun genç adam bu toprakların birisine benzemiyorsun ayrıca konuşma tarzında fazlası ile ağır sanki dedemle konuşuyor gibiyim.
Taedo aslında nereliyim bende tam olarak bilmiyorum.
Merhum babam ve ben kendimi bildim bileli bir krallıktan diğerine giderdik ne düzgün bir hayatım.nede güzel bir ailem almadı.
Tüccar dostane bir hal takınıp sorumsuz ebeveynlere sahip olmak nedir çok iyi bilirim. Babam bir gezgin olmak için bizi terk etmiş.
Annem başka bir adamla evlendi ve ondan çocukları oldu yavaş yavaş bana olan ilgisini kaybettiğini hissediyordum ve sonunda bir gün beni evden kovdu o zamanlar senden birkaç yaş daha küçüktüm.
Ama pes etmedim yoluma devam edip hayallerinim peşinden koştum. Umarım sende hayalinden asla vazgeçmezsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTE DİYARLARA YOLCULUK
FantasyHayalperest bir çoban olan Taedo bir gün köyünün ötesindeki efsanevi dünyayı görmek için yola koyulur. Ama başına geleceklerden habersizdir