Kafamın altından çekilen yastıkla aniden uyandım.
“N’oluyor amına koyayım?”
Gözlerimi açmaya çalıştım ama açtığım anda güneş saldırmıştı.
“Perdeyi kim açtı?” diye mırıldandım. Dediklerimin anlaşılır olduğundan pek emin değildim.
Yüz üstü dönüp yandaki yastığı kafamın üstüne koydum. Bir saniye sonra kafamın üstündeki yastık da alınmıştı.
“Savaş pikeni çekeceğim ama alt kısmın da çıplak diye korkuyorum. Giyinik misin?”
Tek gözümü açıp yüzüme hafifçe değen kıvırcık saçlara baktım. “Yağmur sabahın köründe odamda ne bok yiyorsun çok merak ediyorum.”
“Sabahın körü diyor bir de öküz.” Çıplak omzuma vurduğunu hissettim. “Saat iki oldu iki! İşi bıraktım seni uyandırmak için geldim. Kalk hadi artık.”
Tekrar sırt üstü yattım, ardından huysuzca örtüyü kafamın üstüne çektim. “Birazdan.”
“Vallahi boğarım yastıkla. Kalk!” Örtüyü güçsüz elleriyle çekeliyordu. Ona izin vermeyerek sadece gözlerim açıkta kalacak şekilde örtüyü aşağı çektim. “Boğsana.”
Elindeki yastıkla kafama vurmuştu. “Ya kalk, gün bitiyor hadi sıkıldım.”
Aniden bileğinden tutup yatağa düşürdüm. “Sen de uyu gel.” Bunu yaparken kafam pek yerinde değildi ama yine de istemsiz ona sarılmayacak kadar kendimdeydim.
Kalkmak için doğrulmaya çalıştığındaysa üzerindeki yastığı alıp kafasına vurmuştum. Geri dengesini kaybedip tekrar yatağa düştü. Bu sefer ben doğrulmuştum. Ve artık ayık haldeydim.
Yastığı başına bastırıp nefes almasını engellemeye başladım. “Sen beni boğuyordun galiba demin.” dedim. “Öyle miydi?”
Yastığın altından boğuk bir çığlık atıp kolumu çimdikledi. Debeleniyordu.
Fazla abartmamak için yastığı yüzünden çektiğimde hemen derin bir nefes alıp gülmeye başladı. “Salak ne gülüyorsun yastıkla boğulmak hoşuna mı gidiyor?” Haline gülmemi engelleyememiştim. Çok... güzeldi.
Boğazımı temizleyerek üzerinden kalkarken, “Uykumu kaçırdın, mutlu musun?” dedim düşüncelerimi kendimden uzaklaştırmak için. Yerdeki yastığa uzanmıştım.
O ise hızlıca yanımdan kalkıp saçlarını düzeltti. “Mission completed.” Ardından üzerine dolanmış örtüyü alıp kapanıyormuş gibi başına sarmıştı. “Savaş Beyciğim üst kısmınıza bir şey giyebilir misiniz lütfen? Terbiyemi bozuyorsunuz.” Yanından geçerek koltuktan tişörtümü aldım. “Odama sabah sabah baskın yapan sensin.”
Örtüyü saçlarından çekerken bağırmıştı, “Birincisi SABAH DEĞİL ÖĞLEN! İkincisi ben kapını çalarak uyandıracaktım ama uyanmadın ve kapını kilitlememişsin. Benim suçum yok yani.”
Banyonun duvarına yaslandım. “İyi ya kalktık işte.” Ellerimi darmadağın saçlarıma geçirip onları karıştırdım. “Şimdi izninle...” Bir şey dediyse de duyamadan banyoya girmiştim. İşimi halledip çıktığımda yatağı toplamakla meşguldü.
Dolabıma yürürken o fark etmeden sırtından ittirdim. O da saçma sapan bir pozisyonda yatağa düşmüştü. Ben gülme krizine girerken, yastığı kafama fırlatmış, ağzına çok yakışan bir küfürü de bağıra çağıra savurmuştu.
Ben umursamadan onunla uğraşmaya devam ederken sonunda odamı toplamayı bitirebildi. “Ben kafeye dönüyorum, uğrarsın sen.” Sonra da hızlı adımlarla odamdan çıktı. Geç kalmış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ // (TAMAMLANDI)
Teen FictionSadece biz vardık. Neyi, nasıl yaptığımızın bir önemi yoktu. Elini tutup yanına yaklaştım. Sanırım durduktan sonra elini bırakmamı bekliyordu ama ani bir cesaretle ellerimizi kenetledim ve diğer elimle belinden tutup onu kendime yapıştırdım. Gülüm...