♧17♧

935 67 14
                                    

Sabah çalan alarmımın sesiyle zar zor gözlerimi açabilmiştim. “Niye saat onu kabul ettiysem?” diye mırıldandım uyku sersemi.

Sonunda yataktan çıkabildiğimdeyse saat dokuz buçuğu geçiyordu.

Kısa bir duş alıp saçlarımı kuruttum. Kıyafetlerimi giyinmiş odadan çıkmakla meşguldüm ki kapıyı açmamla, Yağmur’un asık suratıyla karşılaşmam bir oldu.

Beni görünce korkup bir iki adım gerilemişti. “Savaş?”

‘Ne oluyor?” der gibi başımı iki yana salladım. Beni baştan aşağı inceleyip, “Sen uyanmış mıydın?” dedi. “Normalde uyanmazsın bu saatte.”

“Gördüğün gibi” demekle yetindim.

“Bir yere mi gidiyorsun?”

İç geçirdim, “Bir şey mi diyecektin, Yağmur?” dedim bıkkınlıkla.

O şaşkınlıkla durup bir şey demeden bana bakmaya devam edince, “Tamam, her neyse,” diyerek yanından geçmeye çalıştım.

Hemen önüme geçmiş, hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam etmişti: “Iı uyandığına göre… o zaman beraber kahvaltı edelim mi?”
“Başak bekliyor spora gideceğiz.”
Duraksasam da bir şey demesine fırsat vermeden yanından uzaklaşmıştım.

Merdivenlerden hızla çıkıp Başak’ın odasının önüne oturdum.

Gözlerimi kapatıp nefesimi sakince vermeye çalışmıştım.

Yalancı. 

Beş dakika kadar sonra Başak spor kıyafetleri içinde yanımdaydı. Ayağa kalkıp, “Günaydın,” dedim hemen. Bana antihafıza etkisini acilen göstermesi gerekiyordu.

“Günaydın,” dedi o da neşeli bir sesle. “Az uyuyunca karizman bozulmuş bak...”

Hafifçe gülümseyip kaşlarımı kaldırdım. “Emin misin?” 

Gözleri kısılırken başını sağa eğdi, “Şu an değilim.” 

Gülümseyerek, çenesinden ittirdim ve geri önüne bakmasını sağladım.

Spor salonuna geldiğimizde ilk olarak, tanıştığımız yer olan, koşu bandına gittik.

Biraz beraber koştuktan sonra, o bisiklete gitti ben de ağırlıklarla çalışmaya başladım. Yeterince egzersiz yaptığını düşünmüş olacak ki bisikletten sıkılmış bir şekilde yanıma gelip bana, benden daha güçlü olduğuna dair bir iddiada bulundu.

Ben de onu hiç takmadan çalışmaya devam ettim. “İnanmıyor musun?” demişti bu kez. Bir bakış atıp geri önüme döndüm.

“Bırak elindekini de kapışalım.”

Fazlasıyla hevesli ifadesine karşın iç geçirerek elimdeki ağırlığı bırakıp kollarımı iki yana açtım, “Seninim,” dedim. “İstediğini yap, işlemez.”

Cüretkâr bir ifadeyle tek kaşını kaldırıp karnıma beklemediğim bir anda sağlam bir yumruk geçirdi.

Son anda kendimi kastığım için çok etkilenmemiştim ama cidden iyiydi.

Dudaklarımı içime çekip birbirine bastırırken başımı iki yana salladım.

Buna karşın benden biraz uzaklaşıp birden zıplayarak belimin sağ tarafına sert bir tekme geçirmişti.

Canım yanmıştı ama belli etmeden gülümsedim. “Cık.”

Yüzündeki ifade benden etkilenmemişti. Aynı dik duruşla bu sefer arkama doğru yürüdü. Pozisyonumu bozmasam da ne yaptığını görebilmek için başımı ona doğru çevirdim.

İKİ // (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin