♧49♧ (FİNAL 3)

719 40 10
                                    

Dudaklarını birbirine bastırıp o da gülmesini gizledi. "Affettim." Başını dikleştirip, "Imm şimdi nereye gitsek?" diye mırıldandı konuyu bilerek değiştirir gibi.

Nereye gidecek olmamız ikimizi de gerilimli anlardan kurtarıyordu anlaşılan.

"Bana sorma, ben şoförüm." dedim yola bakarak.

Tek kaşını kaldırıp bana döndüğünde ben de ona baktım. "Benimle ultra özürlü bir şeyler daha yapmaya var mısın?"

Ben de onun gibi tek kaşımı kaldırdım. "Sence?"

"O zamaan," dedi uzatarak. " Arabamız burada kalıyor. Buradan sonrasını yürüyoruz."

Eski Türk filmlerindeki gibi başımı cama çevirip, "Beni kovuyor musun yani?" diye sordum.

"O ne demek?" dedi.

"Hani ölene dek senin şoförün olacaktım? Hani hiç ayrılmayacaktık?"

Gülerek, " Üff salak." deyip arabadan inmişti. Ben de peşinden inip arabayı kilitledim. "Nereye gidiyoruz?"

"Ekonomi'ye."

"Orası neresi?" diye sordum.

"Ekonomi Dünyası. Bu kadar aydır İskenderun'lusun Ekonomi'yi bilmiyorsun. Cık cık ayıp be."

'Şş.'leyerek onu susturdum. Öylesine bir marketin önünde durduğumuzda burasının bahsettiği yer olduğunu anlamıştım.

Bir de sanırım burası market değildi.

Onu takip etmeye devam ederek otomatik kapıdan içeri girdim. Ben etraftaki boş ,tamamen boş, şeylere bakarken Yağmur kasiyerle konuşuyordu. Yanımdan geçerken bir dakika işareti yapıp merdivenlerden çıktı. Geri geldiğindeyse elinde mini bir megafon tutuyordu.

"Beni ürkütüyorsun." dedim ciddi olmayan bir şekilde.

Cevap vermeden sırıtmaya devam edip kasaya yürüdü. Yanına geldiğimde cüzdanıma giden elime vurarak -bunu birkaç yüz defa tekrar etmiştik- parayı benim vermemi engelledi. Sonunda boğucu ve boş şeylerin merkezi olan 'marketten' çıktığımızda Yağmur elindeki megafonu deniyordu.

Çalıştırmayı başarıp megafona doğru, "Aaaa," sesi çıkardı. Gerçekten de işe yaramıştı. Yanımızdaki amcaların bakışları bize çevrilmişti.

"Ne yapacağız bununla?" dedim.

"Havuzlu'ya gideceğiz."

"Şuraya yani." Elimle az ilerimizdeki çarşıyı gösterdim.

Başını sallayıp gülümsedi. "Aslında oraya kadar beklememize hiç gerek yok. Şimdi başlayabiliriz. Beni sırtına alsana."

Gözlerimi kıstım. "Neden?"

" Çok soru soruyorsun Savaş," dedi nefesini verirken, Hadi bana güven de biraz eğlenelim."

Birkaç saniye yüzünü inceledikten sonra bir şey demeden arkamı dönüp sırtıma çıkması için önünde eğildim.

Kıkırdayarak boynuma sarılırken bacaklarını kollarımla destekledim. Megafonu tutan elini boynumdan çekince nefes alabilmiştim. Doğrulup bana komut vermesini beklemeye başladım.

"Deh Rüzgar! Koş Oğlum!" Bir an bacaklarını onu düşürecekmiş gibi bıraktığımda çığlık atıp boynuma daha çok sarıldı.

"Üf iyi tamam. Yürü hadi Havuzlu'ya doğru."

Dediğini yapıp yürümeye başladım. Bütün herkesin dikkatini çekiyorduk. Sonra Yağmur tabi ki insanların dikkatini daha çok çekecek bir şey yaptı. Megafonu tekrar açmasının sesini duymuştum.

İKİ // (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin