“ Amca ara hadi şimdi ya,”
Göz devirip yerinden kımıldamadan bakışlarını bana çevirdi. “ Saat on bir Savaş. Bak on bir. Eleven. Okey? Understand me?”
“ Ya of on birse on bir. Kim uyur ya on birde? Ara işte. Halledersin sen. Hadi amcam benim. Kral amcam benim.”
Sinirle iç geçirip koltuğun arasına sıkışmış telefonunu eline aldı.
“ Oley be!” diye haykırdım.
Sus işareti yapıp telefonu kulağına götürdü. Ciddi bir konuşma yapmak için kendini hazırlıyordu belli ki; hiç yapmayacağı hareketleri yapıp yattığı yerden doğruldu.
“ Alo. İyi akşamlar Selim. N'aber ya?”
“......”
“ İyi iyi sevindim. Ben de ne olsun valla iş güç. Duru nasıl?”
Duru deyince kaşlarımı çattım. Amcam da bana göz kırptı. İşini biliyordu
“ .......”
“ Aferin aferin akıllı kız zaten belli.” Biraz duraksadı. “ Şey diyecektim ya sana Selim benim yeğenin doğum gününü yapacağız kafede-
“ .......”
Amcam bakışlarını bana çevirdi. “ Aynen aynen tanışmışsınızdır. Bende kalıyor şimdi de çok memnunum valla hiç sesi soluğu çıkmıyor varsa yoksa dersi.”
Kaşlarımı kaldırdım. Parmağımla kendimi gösterip gözlerimi kıstım.
“......”
“ İşte doğum gününü yapalım dedik bizim kafede. Heves etmiş. Antalya'dan falan da arkadaşlarını çağırıyor. Bayağı kalabalık olacak zaten. Diyorum ki senin kıza da değişiklik olur. Bizim kafede çalışırken Selin'le arkadaş olmuştu seninki. O kızcağız da geliyor. İkisi eğlenirler falan diyorum. Uygun görürsen Duru da gelsin cumartesi.”
Dudağımı gerginlikle ısırdım.
Lütfen şerefsizlik yapmasın. Lütfen şerefsizlik yapmasın.
“ .......”
Amcamın yüzündeki ifadeyi çözemiyordum. “ Hımmm.” diye mırıldandı. “ Tamam o zaman. Haber verirsin. Hadi kendine iyi bak iyi akşamlar.”
Telefonu kapatır kapatmaz, “ N'oldu?” diye bağırdım. Sesim istemsiz yüksek çıkmıştı.
“ Sesi garip geliyordu biraz. Emin olamadı. Yine konuşuruz ben düşüneyim dedi.”
“ Adi herif neyini düşünecekmiş?”
“ Düzgün konuş Savaş." Uyarır bir tondu bu.
“Amca sana bir şey soracağım.” dedim. "Sen bu adamın nasıl biri olduğunu bilmene rağmen neden hâlâ arkadaşlık ediyorsun?”
Yutkundu. Amcam? Sanırım istemeden farklı bir mevzuya değinmiştim.
“ Uzun hikâye.” dedi. “ Sadece Selim kötü bir insan değil Savaş. Gerçekten. İnci'den sonra çok dağıldı. Selim böyle biri değildi.”
Yüzüm istemeden tiksinen bir hâl aldı. "Hiçbir şey ama hiçbir şey yaptıklarını normalleştiremez amca.” Bir sonraki cümlemi söyleyip söylememe arasında kaldım. Ama susmak istemiyordum. "Yağmur'un o adamın vücudunda bıraktığı izlerden bir koleksiyonu var amınakoyayım!” Sesim yükselmişti.
Yağmur'un bana anlatırkenki hallerini hatırlayınca nefesim daralıyordu.“ Bir daha o adamı savunmadan önce bembeyaz bir sayfada, masum bir kız çocuğunda bıraktığı iğrenç lekeleri gözünün önüne getir bence amca.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ // (TAMAMLANDI)
Teen FictionSadece biz vardık. Neyi, nasıl yaptığımızın bir önemi yoktu. Elini tutup yanına yaklaştım. Sanırım durduktan sonra elini bırakmamı bekliyordu ama ani bir cesaretle ellerimizi kenetledim ve diğer elimle belinden tutup onu kendime yapıştırdım. Gülüm...