1~İsyan uyuyan bir çocuktur anne, tokatlarla uyandırılan

6.3K 140 1
                                    

"Seni geçen hafta misafir etmiştik, daha sonrasında kendi aramızda istişare ettiğimizde, dışarıdan misafir almama kararı aldık ama Emine'nin bundan haberi yok sanırım seni tekrar çağırmış"

Adam, dilinden sıkıntıyla dökülen bu sözlerin, karşısındaki kızın ruhunda nasıl hendekler açtığının farkında değildi. Kız içindeki hayal kırıklığını belli etmemek için kararsızca kıpırdanıp ayaklandı "Ben gideyim o zaman"

Sesinin bu kadar cılız çıkacağını düşünememişti. Sıkıntısı kat kat artarken kendine kızdı nasıl bu kadar belli ederim etkilendiğimi diye.

Kendini düştüğü bu durumda hiç bir kabahati olmadığı halde mahcup hissetmişti evet.

Babası üniversite okuma hayallerinin gerçekleşmeyeceğini söylediğinde ilk başta canı çok sıkılsa da, zamanla kendini teselli etmiş, ne olursa olsun kendini her türlü geliştirme kararı almış, insanların değerinin diplomayla ölçülemeyeceğine inanmıştı.

O zamanlar buna gerçekten inanmıştı.

Şu anda bunlar aklına gelince, kucağında birbirine sığınırcasına tutunmuş ellerine bakarak burnundan tek bir nefes vererek güldü. İçinde yaşadığı onlarca duygunun her birinin bir rengi olsa en belirgin olan parıldayan öfkesi olurdu. En çokta yarım saat önce gitmek için kalktığı sandalyeye, grup başkanı olan yazar beyin "Bu seferlikte sizi misafir edelim. Şimdi gitmeyin" demesi ve Emine'nin özür dilercesine bakışları karşısında, içinde bulunduğu küçük düşürücü durumun bir an evvel sona ermesi için geri oturduğundan duyduğu pişmanlıktan kaynaklanan öfkesiydi.

Oturmuştu çünkü o anda yapabilecek başka hiçbir şey gelmemişti aklına. Dikkatlerin üzerinden bir an evvel dağılmasını istemişti çaresizce. Herkes önüne dönsün, o hafta okunup tahlili yapılacak kitabı açsınlar ve edebiyat sohbetleri Asya orada hiç var olmamış gibi normal seyrine geri dönsün istemişti.

Kalkıp giderse, bu olaydan çok etkilendiğini düşünerek arkasından ona acımalarından çekinmişti. O da olabildiğince hissiz görünmeye çalışarak sandalyeye geri oturmuş programın bitmesini bekliyordu.

Sandalyeyle bütünleşmişcesine kıpırtısız otururken, başı çatlarcasına ağrıyor, kulakları uğulduyordu. Konuşulanların bir kelimesini dahi anlamamıştı. Herkesin ne düşüneceğini hiç önemsemeden çıkıp gitmediği için, gidemediği için her dakika kendini daha kötü hissediyordu.

En nihayetinde sohbet bittiğinde derin bir nefes almıştı. İçindeki kırgınlık vedalaşmasına dahi izin vermemiş, kaçarcasına hızla orayı terketmişti.

"Asya dur biraz yavaşla. Lütfen yetişemiyorum sana"

Hiç durmak istemese de Emine'nin pişmanlık dolu sesi bir kaç adım sonra durmasına neden oldu.

"Asya özür dilerim gerçekten. Geçen toplantıda ben çıktıktan sonra fakülte dışından kimseyi almama kararı almışlar. Benim haberim yoktu. Olsa seni böyle bir duruma sokar mıydım?"

Kız, arkadaşının sohbet boyunca sesi çıkmasa bile, dişlerini sıktığının belli olduğu gerilen çenesinden, kimseyle ilgilenmeyip başını önüne eğmesinden, ayrılırken görünmez olmayı hedeflercesine süzülüp dışarı çıkmasından anlamıştı ne kadar kırıldığını.

Dediği gibi olanlardan haberi olmasa bile onu bu ortama kendisi getirdiği ve dolaylı olarak bu duruma düşmesine neden olduğu için kendini suçluyordu.

Asya'nın yerden kalkmayan yüzüne alttan alttan bakıp göz kontağı kurmaya çalıştı.

"Özür dilerim lütfen bana kırılma"

Asya'da Emine'nin bir suçu olmadığını biliyordu ama konuşacak gücü kendinde bulamadığı için sadece başını sallayarak yürümeye başladı tekrar.

Evlerinin olduğu sokağa gelene kadar konuşmadılar.

"Bu gece bize gidelim. Kızlarla çay demler sohbet muhabbet ederiz. Canın sıkıldı senin biraz kafa dağıtırsın hem?"

Emine Asya'nın içinde yaşadıklarını az çok tahmin edebiliyordu. Çünkü Asya'nın edebiyata olan ilgisini biliyordu. Çok değil üç yıl önce üniversite okumak için İstanbul'a geldiğinde tanışmıştı Asya ve ailesiyle ama gerek Asya'yla paylaşabildiklerinin çokluğu gerek annesinin o ve diğer ev arkadaşlarına gösterdiği merhamet ve şefkat, bağlarının güçlenmesine neden olmuştu.

Bu üç yıl içinde bir çok şeye şahit olmuştu Emine. Ama onu en çok etkileyen Asya'nın ailesi içinde işler ters giderken bu gidişi durdurabilirmiş gibi hep kendini feda etmesi olmuştu. Vazgeçtiği şeylerden biride eğitimiydi.

Emine katıldığı programlara Asya'nın içten içe imrendiğini farkedince onu da bu programa davet etmişti. Diğer katılımcıların sorun çıkaracağını hiç düşünmemiş, kaş yapayım derken göz çıkarmıştı. Şimdi karşısında ışığı sönmüş gözlerle kendisine bakan arkadaşı için bir şeyler yapmak istiyordu.

Asya tüm gücünün çekildiğini hissediyordu. Büyük bir heves ve istekle gittiği toplantı odasında, dergilerde ve kitaplarda yazılarını severek okuduğu yazarın iki dudağının arasından çıkan sözler büyün enerjisini emmişti.

"Yok bu gece gelmeyeyim. Yorgun hissediyorum. Gidip yatacağım. Yarın iş var" diye mırıldandı.

Eve gidince kimseyle tek kelime etmek istemeyerek direkt odasına gidip yatağına girdi. Bir ara annesi ışığı açıp ne olduğunu sorsada yorgunum uykum var diye geçiştirdi.

Uyuyamayacağını bilsede, yatakta yalnız kalıp içinde kapatması gereken hesaplar vardı...

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin