14~ "Halimi anlatacak sözler yazamam artık bu kavruk mektuba

834 55 1
                                    

Rüzgardan yan yatmış otlar koydum
Gerisini sen anla"

Asya titremeye başlayana kadar o bankta ne kadar kaldı, ne kadar ıslandı farkında bile değildi.

Ağladıkça, Nevzatın söylediklerinin ardından yaşadığı hayal kırıklığı hafiflemiş, sonra hıçkırıkları iç çekmelerine dönüşmüş, daha sonra biraz olsun kendine geldiğinde bedenini saran soğuğu ve ıslaklığı hissetmeye başlamıştı.  Oturduğu banktan mıhlanmışcasına zorla kalktı ve yürümeye başladı. Bütün bedeni inanılmaz bir şekilde alarma geçmişti; kemikleri ağrıyor, başı zonkluyor, gözleri yanıyordu. Evine yakın bir mesafede olmasına rağmen yürüdüğü yolu, yaşadığı bedensel ağrı hiç bitmeyecek gibi hissettiriyordu. Öyle ki biraz önce onu bu hale getiren sebepleri bile unuttu. Tek istediği eve gidip bu ıslaklıktan kurtulup yatağına kıvrılmaktı.

Eve vardığında titreyen elleriyle anahtarı yuvasına zorla oturtmuş, içeri kendini yıkarcasına atmıştı. Evinin kendini saran o bilindik, güven veren, sıcak havası sakinleşmiş hıçkırıklarının tekrar başlamasına neden oldu. Aldığı her nefesle sarsılan boğazı acıdan gözlerini yummasına neden oluyor ama durduramıyordu. Fazlaca kurulmuş zembereği olanca şiddetiyle boşanıyordu. Şimdi titreyişleriyle yarışan hıçkırıklarını durduramayacağını anlayınca kendini daha fazla beklemeden banyoya attı.

Sıcak suyla birlikte yavaş yavaş titreyişleri ve hıçkırıkları gibi dermanı da akıp gitmiş, kendini yatağının üzerine zorla bırakmıştı. Bedeni yatağa uzanır uzanmaz uyuyakalacağını tahmin ettiğinden giyinip yatağın içine girmek istemişti ama olmadı. Bornozuyla öylece uyuyakaldı.

*****

Derinden duyduğu telefonun sesi rahatsız olmasını sağladı ve diğer tarafa dönmeye çalışınca beynine  balyoz yemiş gibi bir ağrıyla inledi. Arkasından bütün bedenini saran ağrılarla ne olduğunu anlamaya çalıştı.

Bütün yaşamı boyunca böyle bir acı çektiğini hatırlamıyordu. Gözlerini açtığında odasında yatağında bornozuyla yattığını, havanın aydınlığından sabah yada daha geç bir vakit olduğunu anladı. Israrla çalmaya devam eden telefonuna sinirlenerek kalktı yattığı yerden ancak, yürümenin değil nefes almanın bile eziyet olduğu bu durumda telefonu alana kadar kapandı. Eline aldığında anladı ki, şarjı bitmişti ve kimin aradığını göremedi. Şarja takıp yatağına oturup kafasını toparlamaya çalıştı.

Duştan çıkıp yatağın üzerinde bornozuyla uyuyakaldıktan sonra, dışarda yediği yağmur ve soğuk sayesinde, en çokta yaşadığı yoğun üzüntüden dolayı vücudu yenik düşmüş ciddi derecede ateşi çıkmıştı Asya'nın. Hastalıktan iyice halsizleşmiş, vücudu titremelerle sarsılsa da uyanamamış sadece yatak örtüsünü üzerine doğru çekip derin bir uykuya dalmıştı. Aradan ne kadar zaman geçtiğinin farkında olmasa da Cumartesi gecesi yattığı uykusundan bütün bir Pazar günü uyanamamış, Pazartesi günü olmuş , işe gitmeyince Aysun'un merakla aramalarının sesine uyanmıştı. Ancak telefonu kapandığı için aramaları görememişti.

Durumu hala pek iyi sayılmazdı. Belki önceki gün o derin uykuya dalmasa, vücudunun pençesinde kıvrandığı şiddetli acıları uyanıkken yaşasa ağrı şokuna girebilirdi. Ama bu biraz dinlenmiş hali bile acıdan gözlerinin yaşarmasına neden oluyordu.

Düşündükçe sisler dağılmaya, olanlar aklına gelmeye başladı. Akşamdan sabaha kadar uyumuş olabileceğini düşündü, bilinçsizce geçirdiği koca bir günün farkında değildi. Bu nedenle işe beklendiğinin de, haber vermeden bu saate kadar gitmediği ve üstüne üstlük telefonlara da cevap vermediğinden iş yerinde yaşanan ufak çaplı krizinde farkında değildi.

Sevgi hanım geldiğinde Asya'nın ortalarda olmamasına alışık değildi, ilk yaptığı Keremin odasına bakmak oldu kız günleri karıştırmış olabilir mi diye ve bilmeden Keremin de Asya'yı merak etmesine neden oldu. Aysun arkadaşının durduk yerde ortadan kaybolmayacağını bildiğinden daha çok paniklemiş arama üstüne arama yapmış ama ulaşamamıştı. En son telefonuna ulaşılamıyor sinyali gelmeye başladığında iyideon iyiye meraklanmış ama akşamı beklemekten başka çaresi kalmamıştı.

Gün içinde en beklenmeyen olay Keremin Asya'nın telefon numarasını Aysundan istemesi olmuştu.

Asya Nevzatla aralarında geçenleri hatırlayınca yüzünü buruşturdu, normalinde adamın söyledikleri bu kadar etkilemezdi, bilmediği şeyler değildi. Herkes konuşuyordu Keremin kızlarla olan münasebetini, Asya kendi de görmüştü birlikte çalıştıkları günler. Adamın çekici olduğu aşikardı ve Asya'nında bu çekime kapıldığı artık kabul ettiği bir gerçekti. Onu en çok rahatsız eden Kereme aşık olmanın kişiye banel bir elbise gibi giydirilmesi ve onun üzerinden eleştirilmesiydi. Bu durumda olmaktan nefret ediyordu. İşte bu yüzden başından beri direniyordu, kabullenmek istemiyordu. Aşık olmak küçümsenecek bir durum değildi, kime olursa olsun.

Aklındaki bu karmaşık düşünce trafiğine gücünün yetmeyeceğini anlayıp daha sonraya erteledi ve pijamalarını giyip yatağa girdi.  

*****

Artık açılmayacağını kabullenmeye başladığı kapıyı son bir kez daha çaldıktan sonra umutsuzlukla sırtını kapıya yaslayıp yere bakarak Asya'nın nerede olabileceğini düşündü. Tamam kapının açılmama nedeni evde olmayışı olabilirdi, peki ya telefon? Telefonuna neden cevap vermiyordu.

Kızın ailesinin memlekete gittiğini biliyordu Aysun, onları arayıp panikletmek istemiyordu bu nedenle. Sonra bir anda aklına gelenle yerinde doğrulup hızlıca telefonunu aldı eline. Asya'nın evli ablasını arayabilirdi. Onun haberi olmalıydı yada en azından anahtarı vardır eve bakabilirlerdi.

Asiyeninde Asya'dan haberi yoktu. Aralıklarla bir kaç kez aramış ama iş yerinde konuşamadığından açamadığını düşünüp çokta şüphelenmemişti. Fakat şimdi işe de gitmediğini duyunca eli ayağı bir birine girmiş bir nefeste ailesinin evinde almıştı soluğu.
İçerde Asya'yı yorganına sıkı sıkıya sarılmış, yüzü boncuk boncuk ter içinde, dudakları kurumuş ve kendinden geçmiş bir halde buldular. Asiye kardeşinin bu halini görünce gözyaşlarına hakim olamadı. Ateşi hala yüksekti ve anlamsız bir şeyler sayıklıyordu.

Kızı güç bela uyandırıp hemen bir hastaneye götürdüler. Günlerdir ne bir damla su ne de bir lokma yemek girmemiş bünyesi iyiden iyiye halsiz düşmüştü. Ayakta durmaya mecalinin olmadan gittiği hastanede hemen yatışı yapılıp serumla beslenmeye başlandı.

Asya'nın başında ki iki kız onu bu halde görmenin acısına dayanamıyor, doktorun kötü bir şey olmadığını, sabaha kadar toparlanacağını söylemesinden teselli bulmaya çalışıyorlardı. Ancak onu bu hale getirenin ne olduğunu ikisi de anlayamıyordu.

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin