11~Yavru bir kuşun daha ilk denemesinde tutunmaya çalışması gibi göğe

1K 60 3
                                    


"Ben hayatı korkarak yaşamam. Yaşamadan bilemeyiz zamanın ne getireceğini, olacak olan zaten olur öyle değil mi?"

Asya kısık bakışlarıyla bir süre adamın yüzünde takılı kaldı.

"Evet öyle. Olacak olan zaten olur"

Son cümlesini kendine söyler gibi mırıldanarak söyledi. Sonra içinde kendiyle konuşarak önüne döndü. Kaçmanın olacak olanı ertelemekten başka bir faydası var mıydı? Kendini bir yaprak gibi adamın rüzgarına bırakmak isterken ağaç olup kök salarak nereye varacaktı?

"Kuş olup uçmak varken, ağaç olup kök salmışız"

Kerem Asya'nın hemen yanında oturduğundan fısıltıyla söylediği dizeleri duydu.

"Efendim?"

"Hiç. Kendi kendime mırıldandım"

Gözlerini kısarak kıza dönüp yüzünü inceledi. Yüzünden okumaya çalıştı aklından geçenleri ve bir fal okur gibi tane tane konuştu

"Kafan karışık senin. Bir şeyler var oturtamadığın. Dökül bakalım"

Keremin samimi sohbet isteğine aynı samimiyetle katılmayı öyle çok isterdi ki, ama nasıl derdi bütün engellerime, duvarlarıma, kapalı kapılarıma rağmen içime sızdın. Ruhumu ele geçirdin, iklimimi değiştirdin. Hemde bunun için hiçbir şey yapmadan. Sadece baktın, konuştun, gülümsedin. Herkese yaptığın gibi. Bakışlarınla  beni bütün zırhlarımdan, bütün kabuklarımdan soyup savunmasız bıraktın.

Söyleyemediği sözlerin ağırlığıyla başını önüne eğdi kız. İçine döner gibi. Kollarını göğsünde birleştirdi kendini kucaklar gibi. Küçülüp küçülüp bulunduğu ortamdan silinmek istedi. Ama Kerem buna müsade edecek gibi değildi. Kızın sandalyesini kendine çevirdi

"Heyy"

Boynunu eğip Asya'nın yüzünü görecek şekilde başını indirdi. Ellerini tutup kollarını ayırdı.

"Noldu? Seni böyle tespih böceği gibi top yapan nedir?"

Asya'nın gözleri büyüdü. Sahte bir kızgınlıkla Keremin koluna vurup "Tespih böceği ne be? Daha düzgün bir şey bulamadın mı beni benzetecek" diye çıkıştı.

Kerem kızı güldürebildiği için rahatlamış bir şekilde devam etti "Söyleyeceğim diğer şeyler seni böyle güldürebilir miydi?"

Asya'nın yüzünde de gönlündeki gibi çiçekler açtı. İçi titreyerek bakıyordu Keremin gülümseyen gözlerine. Sustukça konuşamadıkları boğazında bir yumruya dönüşüyor, adamın gözlerine bakarken yutkunmaktan çekiniyordu. Bakışlarını adamın avuçlarındaki ellerine indirip yutkundu.

Kerem ellerinin arasındaki ürkek kuş kanatları gibi titreyen elleri okşadı baş parmağıyla. Kızın içinde yaşadığı karmaşayı gözlerinden okuyabiliyordu. Ve bu karmaşada kendisinin bir payı olduğundan da emindi artık. Bu içinin kıpır kıpır olmasına neden oluyordu. Ama Asya'da çözemediği bir şeyler vardı, kirpiklerini titreten korkunun nedenini bilmiyordu, bakışlarında ki hüznün arkasındaki yaraları göremiyordu.

Biraz daha öne eğilerek aralarındaki mesafeyi kapatarak kızın kulağına doğru fısıldadı

"Denemeden bilemezsin. Korkularınla savaşmazsan kurtulamazsın"

Asya Keremin fısıltılı sesiyle ve boynuna çarpan nefesiyle büyülenmişcesine başını kaldırıp gözlerine baktı.

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin