39~Bugün beni saymayın demek istemez mi insan bazen bütün dünyaya?

456 35 2
                                    





"Baba ben şimdi evlenmek istemiyorum"

"Neden?" Asya babasının suratından ne düşündüğünü çözemiyordu. Bu nedenle ihtiyatlı konuşmaya devam etti "Ben çalışıyorum baba ve şu an bana çok güzel bir imkan tanındı, ilerleyebilirim, iyi yerlere gelebilirim. Tek odaklanmak istediğim konu bu. Hem kendimi hazır da hissetmiyorum" adamın yüzünde kıpırdayan hiç bir mimik yoktu.

Asya babasıyla özel meselelerini hiç paylaşmasa da, aralarında özel bir bağ olduğunu hep bilirdi. Küçüklüğünden beri babasının yoğun iş hayatı dolayısıyla çok vakit geçirememiş, hayatıyla ilgili durumlar hep annesiyle konuşulmuştu ancak o her zaman babasının nazlı kızı olmuştu. Ne zaman bir yaramazlık yapsa arkasından şirinlik yaparak kendini affettiremediği bir zaman hiç olmamıştı. İçinden bir ses babasının ilk kez karşı karşıya geldikleri bu ciddi konuda da kızını kıramayacağını söylüyordu. Bu içini bir parça rahatlatsa da, şu an karşısındaki adamın dümdüz bir surat ifadesiyle bakması daha fazlasını söylemesine neden oluyordu "Tamam Emre çok iyi biri ama baba o benim kuzenim. Kardeşim gibi"

Adam sükunetle dinledikten sonra yerinde doğrularak dirseklerini masaya yasladı "Şimdi kızım, birincisi; çalıştığın için evlenmeyi istememen bişey ifade etmiyor. Bana kalsa zaten çalışmamalısın. Bunu Emreyle konuşursunuz, sorun etmezse devam edersin. İkincisi; hazır hissetmek ne demek? Belli bir yaşa gelince durumun da müsaitse evlenirsin, bunun hazır hissetmesi falan olmaz. Üçüncüsü; kuzen olmanız evlenmenize engel değil. Zaten bir arada da büyümediniz. Şunun şurasında bir kaç yıldır bir birinizi tanıyorsunuz neredeyse"

Söyleyeceği şeye kızı hazırlar gibi gözlerini gözlerine dikerek bekledi ve şüpheli bir ifadeyle devam etti "Bu saydıkların benim için bahane değil. Gerçek bir sebep varsa söyle yoksa halanlara tamam diyeceğim"

Asya babasının düşünce yapısını biliyordu. Söyledikleri tam olarak onun düşünceleriydi ve ilişkilerinde ki tecrübesizlik kıza nasıl davranması gerektiği konusunda yol göstermiyordu. Adam karşısında dudaklarını kemirmekten başka bir şey yapmayan kıza daha fazla şans vermeye gerek duymadan çıktı mutfaktan.

Asya bir çukur gibi, boynunu içine çekerek kendi içine gömüldü. Ne yapması gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Tek güvendiği Emre'nin annesini ikna etmesiydi.

Sonraki günler de bu karmaşa artarak devam etti.

Ertesi gün, Keremle çalışma günüydü. Adam öğlene kadar mesafeli tavrına devam etmiş, öğleden sonra da başka işlerinin olduğunu söyleyip çıkmıştı. İlk kez birlikte çalışma günlerinde Asya'yı yalnız bırakmıştı.

Emre annesiyle konuşmuş, bu işin bu şekilde olmayacağını anlatmaya çalışmıştı. Hatta laf arasında Asya'nın bu evliliğe istekli olduğu yönünde onu yanılttıkları için tepkisini göstermişti. Kendince annesini ikna etmeye çalışmış ancak tam tersi kadının 'Benim oğlumun nesini beğenmemiş' gibi bir komplekse girmesine neden olmuştu.

Her fırsatta birisi kızı kolundan tutup bir köşeye çekiştiriyor, bir sevdiğinin olup olmadığını soruyordu. Hayatı tam bir kabusa dönüşmüştü.

Kerem de hala yeni bir telefon almamış, kızı bu kaosun ortasında tek başına bırakmıştı, Asya'ya tek nefes aldıranın kendisi olduğundan habersiz.

En sonunda Asya Çarşamba akşamı annesiyle yalnız kaldığı bir ara ağlayarak kadından yardım istedi. Haklı olduğu, olayların nasıl gelişeceğini doğru tahmin ettiği ortadaydı. Halası bunu izzetinefs meselesi haline getirmeye çalışıyor, babanesi git gide soğuklaşan tavrıyla olası bir krizde kızının yanında olacağını belli ediyor, babasıysa, ah babası... Asya'yı en çok üzen buydu işte, babasıyla arasında soğuk rüzgarlar esiyordu.

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin