34~Seni nasıl böyle hırpaladılar?

562 37 0
                                    

Aşk sözcüğünü duyar duymaz karma karışık korkulara kapılıp gitmene, iki insanın birbirlerine en yakın olması gereken zamanlarda, uçuruma yuvarlanır gibi kendi içine dönmene; bakman, istemen ve sorman gerektiğinde başını önüne eğmene; bedenin çırılçıplakken başını yastıkların altına gömmene kim neden oldu? Senden neyi esirgediler?




"Sana bir tişört vereyim"

Asya yanından hiçbir şey olmamış, az önce aralarında ki durumdan etkilenen sadece Asyaymış gibi umursamazca kalkan adamın gardıropta kıyafet seçerken arkasından bakakaldı.

Kendisi hala dengesini sağlayamamış, toparlanmaya çalışırken onun alelade bir durum gibi davranabiliyor olması önce utanmasına neden olsa da, daha sonra öfkenin buhar gibi içini kapladığını hissetti. Hırsla ayağa kalktığında, elinde tişörtle arkasını dönen Keremle yüz yüze geldi. Adam Asya'nın öfkeyle parlayan gözlerini görünce yüzündeki keyifli ifade yerini ne olduğunu çözmeye çalışan ciddiyete bıraktı.

Asya'nın içi söylenecek büyük büyük sözlerle dolmuş, ama ağzını açtığında boğazına oturan yumru bu sözlerin dışarı çıkmasına izin vermemişti. Tek söyleyebildiği "Ben gidiyorum" olduğunda söyleyemedikleri içini hınçla doldururken gözyaşlarının gözlerine hücum edeceğini hissedince adamın omzuna çarparak odadan çıktı. Henüz birkaç adım atmıştı ki Keremin kolunu tutmasıyla göğsüne doğru savruldu. Omuzlarından tutup duvara yasladığında gözlerinden fışkırırcasına akan yaşları görmesi kendini küçük düşmüş gibi hissettiriyordu. "Asya!" Olduğu yerden hareket edemeyecek kadar sıkı tutulduğundan tek kurtuluşu başını olabildiği kadar yana çevirmekte bulmuştu. Adamın parmakları çenesinden tutup göz göze gelecek şekilde yüzünü çevirdiğinde, endişeyle açılmış gözleriyle karşılaştı "Ne oldu? Neden ağlıyorsun? Neden gidiyorsun?"

Asya kendini kurtarmaya çalıştıkça Keremin sıkılaşan parmakları etine gömülüp canının yanmasına neden oluyordu. "Bırak beni bırak! Ne istiyorsun? Beni ne hale getirdiğini görmek mi istiyorsun? Bak o zaman! Bakta gör senin zerre kadar etkilenmediğin bir durumda ben nasıl darmadağın oluyorum. Bırak beni gideyim, daha fazla dağılırsam bir daha toparlanamam anla nolur" Kerem kızın söylediklerini dehşet içinde dinlerken içinde beliren ona zarar veriyor olma ihtimaliyle ürpererek hızla geri çekildi. Asya şimdi kaçmaya çalışmıyor, yüzünü gömdüğü ellerinin arasında hıçkırıklara boğuluyordu. Kerem bir anda işlerin bu noktaya nasıl geldiğini anlayamıyor, Asya'nın ağlamasına dayanamıyor ve bir şey yapması gerektiğini düşündüğü halde ne yapacağını bilemiyordu "Asya lütfen ağlama" az önceki his içinde gıcırdamaya devam etse de daha fazla dayanamayıp kızı kollarının arasına aldı.

"Hiç başlamamalıydık. Biliyordum böyle olacağını, bütün dengemin bozulacağını, bir gün gelip bittiğinde ben harap olurken senin hayatında o arkandan ağlayan kızlar listende yer almaktan başka bir iz bırakamayacağımı biliyordum. Ben senin kadar güçlü değilim görmüyor musun? Sadece bakışlarınla bile içimdeki taşları yerinden oynatabiliyorsun. Ama buna izin veremem, benimle çocuk gibi oynayıp arkanı dönüp gitmene izin veremem"

Kerem kollarının arasında göğsüne gömülmüş hıçkırıklarının arasında boğuk bir sesle bunları söyleyen kızın bir histeri krizi yaşadığını anlamıştı. Bu tarifi mümkün olmayacak şekilde canını yaksa da, Asya'yı sakinleştirebilmek için önce kendinin sakin kalması gerektiğini biliyordu. Kızın debelenmeleri durulup, hıçkırıkları iç çekmelere dönene kadar sarılıp saçlarını okşamaya devam etti. Geri çekildiğinde Asya'nın ağlamaktan yorgun düşmüş uykusu gelmiş gibi yarı kapalı gözlerini silip ikisini de öptü "Asya özür dilerim. Sana böyle hissettirdiğim için kendimi hiç affetmeyeceğim. İnan bana hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bunları hep konuşacağız ama önce gel bi yüzünü yıkayalım"

Önce banyoya sonra da yatak odasına götürdüğü kızı üzerini değişmesi için yalnız bıraktıktan bir süre sonra odaya tekrar girdiğinde, ne yapacağını bilemez bir halde üzerinden çıkanlar kucağında odanın ortasında dikilirken bulunca Keremin içi ezildi. Hiçbir şey söylemeden yatağı açıp kızı yatırıp yanına uzandı. Biraz önceki olaydan beri içinde yaşadığı amansız kavga Asya'nın kollarının arasına sokulmasıyla biraz olsun yatışmış, adam nihayet rahat bir nefes almıştı. "Kerem özür dilerim, seni öyle suçlamamalıydım. Senin bir suçun yok. Ben sadece kendimi fazla kaptırıyorum galiba. Ama elimde değil, gördüğün gibi senden ne kadar kaçarsam kaçayım daha büyük bir hızla geri sana çarpıyorum"

"Benden kaçma Asya. Ben sana böyle koşarken benden kaçma. Haklısın ben hislerini belli edemeyen bir adamım. İçimde olanlarla nasıl başedebileceğimi bile bilmiyorum. Daha önce kimseyi sevdim mi onu bile bilmezken, ben sana aşık oldum Asya. Seni tanıyana kadar birilerine bağlanmanın, sevmenin, teslim olmanın hata olduğunu düşünerek yaşadım. O gördüğün umursamaz ifade bu düşüncelerle yüzüme yerleşmiş bir maskeden ibaret. Ne düşünürsen düşün ama benim için bahsettiğin kadar basit değil aramızdakiler bunu bil. Gelecek ne getirecek bilmiyorum ama sen hiçbir zaman herhangi biri olmayacaksın benim için"

Keremin kendini sıkı sıkı saran kollarının arasında tüm samimiyetiyle kulağına söylediklerini dinleyerek uyuyakaldı Asya. Bu uyku yorgun bedeni için olduğu kadar bir çıkar yol bulmaya çalışmaktan hırpalanmış zihni içinde bir kaçıştı aslında. Böyle gecelerde Asya uykuya hemen dalar ancak dinlenemezdi çünkü ya kötü rüyalar görür yada sık sık uyanır en sonunda daha uyuyamazdı. Bu gece de öyle oldu. Aradan bir kaç saat geçmemişti ki uyandığında, yerlerinde dönmemişler bile yattıkları gibi kalmışlardı. Sadece uyku haliyle Keremin kolları biraz gevşemişti. Adamın yüzünü incelemeye başladı Asya.

Uyurken ifadesi ne kadar değişiyordu. Koyu kahve, uzaktan bakıldığında gözbebeklerinin seçilemediğinden siyah gibi görünen irisleyle zıt düşen bembeyaz göz aklarının belirginleştirdiği gözleri, adamın yüzünde en çok dikkat çeken yerdi şüphesiz. Göz kenarları neredeyse her zaman hafifçe kısılıp muzipçe bakmasa, geriye derin hatta belki yaralı keskin bakışlarıyla güçlenmiş bir ifade kalabilirdi. Bu ifadeyi akşam görmüştü. İlk kez bu ifadeyle hislerini açmıştı Asya'ya. Belki de dediği gibi mütemadiyen gülen gözleri; yüzüne hiçbir şeyi ciddiye alınacak kadar önemsemediğini düşündüren bir ifade katan, her kelimesinde inip kalkan kaşları; dişlerini gösterecek kadar güldüğünde ise, insana bir mucizeyle karşılaşmış gibi hissettiren, doyumsuz bir manzara sunan yüzü; hiç yara almamış, incinmemiş, geri çevrilmemiş hep sevilmiş gibi duran kusursuz güzelliği ustalıkla taşıdığı bir maskeden ibaretti. Şimdi kapalı gözlerinin yanında hafifçe belli olan çizgilere, dinginlikle inmiş kaşlarına, üst dudağının ve ona göre daha dolgun duran ve görünmez bir iple ortasından çekiştirilmiş gibi iki boğum halini almış alt dudağının kusursuz bir şekilde bir birine kapanmasına bakarken ifadesinin neredeyse şeffaflaştığını, adamın kabuğunun altında usul usul kanadığını gördü Asya. Kısacık sakallarının arasına karışmak için karıncalanan parmaklarını avuç içlerine bastırırken, çenesinin altındaki çukuru öpme istediğine karşı koyamadı. Uyandırmaktan çekinir gibi dudaklarını hafifçe değdirip geri çekilirken Keremin gevşeyen kolları sıkılaşarak, tüm varlığını hissetmek ister gibi kızı iyice göğsüne bastırdı. Asya rahat nefes alabilmek için geri çekilirken adam mırıldanarak izin vermeyince, anlamak isteyerek başını Keremin yüzüne doğru kaldırarak uykusunda konuştuğunu anladı. Yine de ne söylediğini merak ediyordu, neredeyse birbirine dokunanan dudaklarının üzerinden "anlamadım" diyerek yanlış yaptığını, adamın tek hamleyle üzerine çıkıp dudaklarına kapanmasıyla anladı.

İşte yine dönmüş dönmüş  aynı kapının önüne savrulmuştu. Saniyeler akıp giderken aralarındaki tutkunun odayı komple ateşe vereceğinden korkuyor, kafesine sığmayan bir kuş gibi çırpınan kalbine, nefessizlikten yanmaya başlayan ciğerlerine biraz olsun merhamet etmesini bekliyordu. En sonuna Kerem kendini çektiğinde, nefeslerini düzene sokmaya çalışırken ikisi de gözlerini dudaklarından alamıyor, bir diğerinin hamlesini bekliyorlardı. Kerem bakışlarını yukarı kaldırmayı başardığında nefesini kızın yüzüne üfleyerek konuştu "Benden uzaklaşma dedim Asya. Dene istiyorsan ama artık istesende kaçamazsın"

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin