59~Başının o ağrısı beni görüncedir.Bana baktıkça yalnızlığın geliyor aklına

528 35 0
                                    

"Hem kendi olmak, hem kadın olmak.
Asıl gerçekçi olup imkansızı istemek budur.
Her insan, kendi olması karşısında topluma bir bedel öder.
Az yada çok. Ama mutlaka bir bedel.
Kimse bedelsiz kendi olamaz.
Bu bedel çoğu kez yalnızlıktır."
Murathan Mungan



En son uyarısının üzerinden geçen sessiz birkaç dakika Asya'nın uykusunun olanca ağırlığıyla üzerine çökmesine yeterli geldi. Birazcık uyusa başındaki dayanılmaz ağrıdan kurtulacaktı ancak, odadaki herbiri ağızları susmuş ama dimağları bütün hızıyla çalışan, içten içe başka bir ortamda olsalardı muhataplarına verecekleri cevapları sıralayan, bunun hırsıyla dudak içlerini kemirip, stresle bacaklarını seğirten üç adamın durup durup kontrol eden bakışlarından kaçabilmesi mümkün değildi.

Söylenecek sözleri bir kavanozun içine zorla bastırılıp kapağı kapatılmış ve en ufak şeyde hepsi dışarı taşacak diye, buna mahal vermemek için çenesini zorlayan esnemesini bile serbest bırakamıyordu.

İçerideki gerginliği odaya giren hemşirenin ne olduğunu anlamaya çalışırcasına bir anlık duraklaması bozdu. Bir cevap bulmak için refakatçilerin üzerinde gezdirdiği bakışlarını, en sonunda bu uğraşından vazgeçerek Asya'ya çevirdi "Evet, ayağa kalkma zamanımız geldi. Hazır mısın?"

Kadının bütün sevimliliğiyle sıradan bir olay gibi bahsetmesine rağmen, karnındaki bandajın altında derinliğinden ve genişliğinden habersiz olduğu bıçak yarasıyla ayağa kalkmak Asya'ya imkansız göründü. Gözlerini telaşla büyüterek endişelerini dile getirse de hemşire tecrübelerinin bir sonucu olarak bunların üzerinde fazla durmadan, bir yandan açıklamalar yaparken bir yandan Asya'yı bir oldu bittiye getirerek yatağın kenarına ayakları aşağı sarkmış, gövdesi dümdüz dikilmiş halde oturur vaziyete getirdi.

"Şimdi ben sana yardım edeceğim ve yavaşça ayağa kalkacaksın, tek yapman gereken yere bakmadan sadece karşıya bakmak" sakin sakin bunları söylerken, gözleriyle kendine yardım edecek birini aramak için etrafına bakınmaya niyetlendi ki Kerem anlayıp hemen öne atıldı. İçi ezilerek sevdiği kızın beline kolunu dolayarak kendine tutunmasını sağladı. Bu esnada kısacık bir an bakışları buluştuğunda, tek istediği bir koluyla ağırlığının bir kısmını aldığı gibi sımsıkı bir sarılmayla da o bakışlarda gördüğü acıyı, korkuyu ve yorgunluğu alabilmekti.

Ayağa kalktığında omzundaki elin gömleğinin yakasını daha bir sıkıca kavradığını ve kolunun sardığı incecik bedenin titrediğini hissetti. Başına gelen bu felaketin ardından herkesten önce onu aramalarını isteyen, diğer tarafından hemşirenin tutmasına rağmen; hem omzunu sıkıca tutuşundan hem de bedenini adama doğru yaslamasından asıl güvendiğinin, yanında olmasını istediğinin kendi olduğunu düşündüren kıza içi şefkatle titreyerek baktı. Kulağına doğru "İyi misin?" diyerek fısıldadı.

Adamın içine güven aşılayan varlığına sımsıkı tutunarak ayağa kalktığında ilk etapta duyduğu şiddetli ağrı kısa bir sürede geçti. Yine de içine korkarak çektiği nefesi, adamın sıcacık sesinin dikkatini dağıtmasıyla rahatça bıraktı. Göz göze geldiklerinde içinden ayağa kalkmanın beklediğinden daha kolay olduğunu geçirirken, endişeyle eğilmiş kaşlarını düzeltmeye çalışarak gülümsedi.

Bir süre sonra hemşire, biraz daha yürümelerini söyleyerek dışarı çıktı. Odada Keremle birlikte bir kaç tur daha atmasına, kızın iki büklüm halini gördükçe içleri olanların üzüntüsüyle kıvranan diğer ikisi ses çıkarmadan seyirci kaldılar. Ancak en son Asya Keremi bırakarak lavaboya gitmesi gerektiğini, Kerem de onu asla yalnız bırakmayacağını söyleyince Arslan biraz önceki üzgün ruh halinden sıyrılarak, Keremin bu densizliğine tepki gösterdi. Odaya hakim olan birkaç dakikalık sükunette böylece bozulmuş oldu. Kerem, Arslan'a kızın halini gördüğü halde nasıl böyle şeyler düşünebildiği için tepki gösteriyor, Arslansa ne olursa olsun böyle bir durumda Asya'ya yardım edecek kişinin Kerem olmadığını söylüyordu.

Tekrar alevlenen tartışma her sözüyle Asya'nın tepesine bir balyoz indiriyor, beklediği anlayışı ona çok gördükleri düşüncesiyle kendini yapayalnız hissediyordu. Bir an evvel buna bir nokta koymak isteğiyle hızlıca önünde bulundukları banyodan içeri girerek kapıyı arkasından kilitleyerek onları dışarıda bıraktı.

İkilinin arasındaki manasız çekişmeyi kızın kendini banyoya kilitlemesi bile sonlandırmaya yetmedi. Bu sefer de geldiğinden beri aklını kurcalayan ama bir türlü dile getiremediği soruyu sorup, Asya'nın ailesinin diğer fertleriyle görüşmediği için burada olmadıkları cevabıyla sarsıldı. Üzerine bir de Arslan bunun sorumlusu olarak Keremi gördüğünü açık açık söylüyordu "Bu kız bütün ailesine, geçmişine sırtını döndü senin için. Seni evi yuvası bildi sana geldi. Önce bunun kıymetini anla ki, hiç söz hakkı vermeden ortada yapayalnız bıraktığının ne olduğunu bilesin"

Son birkaç dakika içinde duydukları Arslan'ın geldiğinden beri sergilediği tavrı açıklarken, bütün bu olanlardan habersiz oluşunu anlatamayacak olması göğsünü daraltıyordu. Kararsızca titreyen dudakları "Bilmiyordum" diye fısıldarken, açılan kapıdan duvarlardan tutunarak Asya çıktı.

Kızarmış gözlerine tezat olarak son derece soğuk bir surat ifadesiyle "Ben kimse için kimseye sırt dönmedim Arslan. Keremi boşuna suçlama" diyerek yatağına doğru ilerledi. Örtüyü tepesine kadar çekip gözlerini yummak ve bu uğursuz kabustan bir an evvel uyanmak istiyordu. Ama hala birlikte nasıl hareket edeceğini bilmediği yarası kendini sızlayarak hatırlatırken, sessizce yanına sokulup yatağa uzanmasına yardım eden Keremi geri çeviremedi. Örtüsünü örterken yüzünde cevaplar arayarak bakan adamın gözlerinde ki derin pişmanlığa tahammülü yoktu.

Kerem şimdi pişmanlığın cehenneminde yanıp kül de olsa, Asya'nın bir kere bile söz hakkı vermeden geri çevirdiği zaman yaşadığı çaresizliği gidermeye bir faydası olmayacaktı. Aynı şekilde Keremin bu hatası, ailesini kıza yaptığı haksızlık ortadayken, temize çıkarmaya yetmeyecekti.

Konuyu değiştirmek isteyerek sessizliğiyle, sürekli tartışan ikilinin biraz gerisinde kalarak kızın gözüne daha masum görünen Levent'e döndü "Ahmet abiyi arayıp artık işe gelemeyeceğimi söyler misin?"

Levent sessiz bir baş onayıyla eline telefonunu alırken bu kez de Arslan bilmediği bu işin ne olduğunu sordu. Asya kardeşine karşı içindeki inceden kırgınlıkla konuşmak istemeyerek oralı olmayınca Levent cevapladı "Zeynep bir süreliğine memleketine gitmek zorunda kalınca, Asya evin masraflarını karşılayabilmek için ek işe başladı"

"Asya neden söylemedin?"

Levent ortadaki çekişmeye dahil olmak istemese de, hem Keremin hem de Arslan'ın kıza karşı bütün muhabbetlerine rağmen hala kendi egolarını tatmin etmeye çalışmalarına daha fazla sessiz kalamadı "Çünkü dinlemiyorsunuz. Asya en başından beri bunun mücadelesini veriyor ama anlaşılan.." Keremin bir enkazı andıran suratına baktı "ne sevdiği adama.." söylediklerinin etkisini arttırmak isteyerek kısa sayılamayacak bir es verdikten sonra Arslan'a döndü "Ne de ailesinden kendini tek anlayan olarak nitelendirdiği kardeşine hiçbir şey anlatamamış"

Bunları söylerken ikisinin de kendine çeki düzen vererek tartışmayı bırakmalarını ummuştu ama sonuç hiçte beklediği gibi olmadı. Bu sefer Levent'inde içine çekildiği bir tartışma başlamış, kimse kimseyi doğru düzgün dinlemeden üst üste konuşarak odayı bir uğultunun kaplamasına izin vermişlerdi.

Bir kez daha kapının açılmasıyla hemşirenin rutin kontrol için geldiğini düşünerek anlaşmışlar gibi ortaklaşa bir sessizliğe gömüldüler. Fakat bu sefer hemşire diğer geldiklerinden daha ciddi bir yüz ifadesiyle oyalanmayan adımlarla direkt Asya'nın yanına gitti "Bir sorun mu var Asya hanım?"

Asya'nın elinin hemşire çağırma düğmesinde olduğunu ancak o zaman anlayarak, bugün işledikleri suçlarına, dikkatsizlikleri nedeniyle bir yenisini eklemiş olmanın utancını duydular. Birbirlerine laf yetiştirmeye öylesine dalmışlardı ki, burada bulunmalarının nedeni olan hastanın kim bilir hangi ihtiyacından habersiz kalarak kızın bu kadar kişiye rağmen hemşireyi çağırmasına neden olmuşlardı.

Oysa Asya'nın tek ihtiyacı biraz huzurdu.

"Hemşire hanım bunları odamdan çıkarır mısınız. Başım ağrıdan çatlayacak neredeyse ve bunlar hiç durmadan tartışıyorlar. Yalnız kalmak istiyorum"

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin