47~Ne kalacaksa yaşadığım bunca çıldırmaktan geriye,

448 30 0
                                    

Vaktinde gelmeyen her şey kadar haindir




Bir hafta olmuştu. Elinde telefonla Emine'den haber beklediği günün üzerinden bir hafta geçmişti. Bir süre sonra telefonu çalarak onu içinde bulunduğu karamsarlıktan çekip çıkarmıştı.

Emine kızı, yazı İstanbul'da geçiren bir arkadaşına yönlendirmişti. Zeynep fakülteden arkadaşıydı, soğuk mesafeli bir kız olsa da, güvenilirdi. Asya'nın da zaten bir dosttan önce güvenebileceği birine ihtiyacı vardı. Yalnız Zeynep prensipleri olan bir kızdı ve dünya kadar zorluğa göğüs gererek okuduğu bu yabancı şehirde, en azından mesleğini yapmaya başlayana kadar, sırf başkalarına yardım etmek için kendini sıkıntıya sokmayacaktı.

Yazın çalışmak zorunda olduğu için memleketine gitmemiş, geçen yıl ki ev arkadaşları okullar kapanınca istanbuldan ayrılmışlar ve koca evin masrafı Zeynep'e kalmıştı. Bütün yaz kendisi gibi burada kalmış ve ev arayan bir arkadaş bulmayı ummuş ama olmamıştı. Emine kendini arayıp Asya'dan bahsedince başta her hangi bir geliri olmayan bu kızı istememişti ancak, Emine teminat vermiş, Asya'nın çok çalışkan bir kız olduğunu ve en kısa sürede bir iş bulup ona yük olmayacağını söyleyince, pekte parlak olmayan maddi durumunu göz önüne alarak, prensiplerine ters düşse de kabul etmişti.

Asya Emine'yi yalancı çıkarmamış, geldiğinin ertesi günü iş aramaya başlamıştı. Bir hafta iş bulmak için yeterli bir süre değildi ama Asya, Zeynep'in mesafeli tavrını gördükçe bunu henüz ortak olamadığı ev giderlerine bağlıyor ve kendini sığıntı gibi hissediyordu. Bu hissi biraz olsun gidermek ve bu ev için onun da bir şeyler yaptığını göstermek için sabah kalktığından beri temizlik yapmış, akşam için yemekler hazırlamıştı.

Şimdi salondaki kanepenin üzerine oturmuş, yapılacak başka bir iş var mı diye etrafa bakınıyordu. Bir şeylerle uğraşması gerekiyordu. Hem bedenini hem zihnini meşgul etmesi gerekiyordu. Yoksa Keremi arayacak ve onu artık geride bırakmış bu adama; döndüğünü, nasıl dayanılmaz bir özlem duyduğunu söyleyecek, hatta belki nasıl vaz geçersin diye hesap soracaktı.

Bu düşüncelerle oflayarak oturduğu yerde arkasına yaslanarak tavanı izlemeye başladı. Tabii ki aramayacaktı.

Ama bunun için mücadele vermekten yorulmuştu. Konuşmasa bile, nasıl olduğunu bilmeyi çok istiyordu. Bir kere görse, ne yaptığını bilse, gerçekten unutup unutmadığını anlasa yada Kereme dair başka bir ufacık bilgi edinebilmek için delice bir istek duyuyordu.

Aysunu arayacaktı. Ne giderken, ne döndükten sonra kızı aramamıştı, yüzü yoktu belki ama ondan Keremle ilgili bilgi alabilirdi. Böyle düşünmek içini utançla dolduruyordu ancak içinde bulunduğu stresle başedebilmek için tutunacak bir dal olacaktı Kereme dair her bir kelime.

Tahmin ettiği gibi olmuş, Aysun uzun uzun sitem etmiş ama sonunda her şeyi anlatması şartıyla arkadaşını affetmişti. Asya Keremle ilgili kısımları anlatmamayı planlamıştı aslında ama bir kez konuşmaya başlayınca kaçmış bir ilmek gibi sökülmüştü tamamını hikayenin.

"Biliyordum aranızda bişey olduğunu. Söz verdim affedeceğim diye ama kırgınlığım katlandı bunlardan bana hiç bahsetmediğin için"

"Aysun haklısın ama her şey o kadar hızlı gelişti ki anlatamadım. Ben de böyle olsun istemezdim" Asya'nın sesi öyle üzgün geliyordu ki, Aysun daha fazla uzatmaya gerek görmedi.

"Tamam üzülme geçti. Sen söylemesen de ben anlamıştım aranızda bir şey olduğunu" diyerek güldü ve anlattı, Asya'nın gitmeden önceki halindeki değişimden, Keremle birbirlerine nasıl baktıklarını farketmesinden, Asya gittikten sonra Keremin çıldırmış hallerinden, defalarca kızdan haberi olup olmadığını sormasından... Asya bunları göz yaşlarının akmasına engel olamadan dinledi. Kalbi bir kuş gibi çırpınmaya başlamıştı yeniden.

KırılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin