aşk biter mi?

78 3 1
                                    


koltuklara oturmuş çağatayın babamla konuşmasını uslu bir kız çocuğu gibi dinliyordum. nasıl bu noktaya kadar gelebilmişti olaylar? ben özgürlüğümü elde etmek için uğraşırken benden habersiz yeni bir görünmez pranga bağlanıyordu boğazıma. ama mertten de yorulmuştum. her an ne olacak diye yaşamaktan da?ayrıca hayatıma yön verememekten yorulmuştum. çağatay sözünü tutarsa en azından sahte evliliğimle özgürlüğüme kavuşacaktım. ama ne kadar sahte olursa olsun yine de parmağımda taşıdığım yüzüğe ve soyadımın yanına eklenen yeni soyadıma sadık kalmak isteyecektim. bu yüzden de bu evliliği yeni bir esaret gibi görüyordum. çağataya güveniyordum ama ben kimsenin himayesinde olmadan yaşamak istiyordum. neden bazı kadınların kaderi böyleydi? avukat tarafım deli isyanlar içindeydi. nasıl olur da bir erkekten kaçmak için başka bir erkeğe boyun eğersin diye. ama mantıklı bir tarafım vardı ki kaçtığım adamın ne kadar ileri gidebileceğini biliyordu. aslında ben ona teslim olmamak için savaşıyordum. ve çağatayın dediğine göre mert tehlikesi geçince boşanacaktık. şimdi de yakalaşık bir saattir telefonda babamla konuşuyordu. olayları ve bulduğu çözümü babama anlatıyordu. hoparlör açık olduğu için babam ve annemin konuşmalarını duyabiliyordum. başta annem ağlayarak isyan etti. babam sessizce dinledi. çağatay o kadar mantıklı ve güven verici şekilde konuşuyordu ki annemin ağlamaları gittikçe azaldı. çağatayın bir taraftan haklı olduğunu o da biliyordu. babam "çağatay haklı olduğunu biliyorum. kızımı koruyacağını da biliyorum. ama senden böyle bir fedakarlığı nasıl isteyebilirim işte onu bilemiyorum. eğer kızımı kurtarırsan sana minnettar olurum. kızımı ben de korurum ama mertin neler yapabildiğini gördük. defneyi koruyabilmem için onu bir an olsun gözümün önünden ayırmamam gerekir ki bu da bir nevi esaret olur."dedi. çağatay derin bir nefes alıp tekli koltuğa oturup bacaklarını iki yana açtı. elinin biriyle saçlarını geriye doğru attı. "aslında defneyle evlenmek benim için de iyi olabilir. sen açelyayı hatırlarsın, oktay beyin kızı ve benim eski sevgilim. o da şu dönem tekrar beraber olmamız için çok uğraşıyor ve beni de bıktırıyor. abi beni tanırsın ben, beni geride bırakanı tekrar hayatıma dahil edecek bir adam  değilim. açelyaya bu işin olmayacağını ne kadar anlatmaya çalışırsam çalışayım dinlemiyor. ortak tanıdığımız herkesi bu işe bulaştırmaya başladı. bu evlilik beni de açelyanın ısrarından kurtarır diye umuyorum."dediğinde ikimizin de ortak çıkarına olacak bir evlilik fikri beni biraz daha rahatlatmıştı. telefonda babam ve annem de en iyi seçeneğin bu olduğuna ikna olmuşlardı. nitekim babam "eğer defne de seninle aynı fikirdeyse sizin arkanızdayız. hem böylece artık kızımızı da istediğimiz gibi görebiliriz. mertten çekindiğimiz için defnemizi ziyaret edemiyorduk."dedi. o sırada konuşmaları sessizce dinleyen asuman teyze de "merhaba kemal bey, neslihan hanım. çok haklısınız. eminim ki defne de sizi özlemiştir. elimizden geldiğince sizi aratmamaya çalıştık ama ne kadar da olsa sizin yerinizi tutamaz. ayrıca harika bir kızınız var. onun daha fazla yıpranmasını hiçbirimiz istemeyiz. bu yüzen bence de en iyi çözüm evlenmeleri." dedi. çağatay şaşkınlıkla annesine bakıp "o zaman detayları konuşalım. ben yarına yıldırım nikahı yapalım diyorum. üç gün sonra da buradaki lüks mekanlardan birinde sürpriz bir kutlama yapalım. herkes bu kutlamanın işle ilgili bir durum olduğunu düşünecektir. ama biz orada evlendiğimizi açıklarız. merti de davete edeceğiz tabiki."dediğinde hepimiz bu fikirde anlaşmıştık. babam boğazını temizleyip "bence can da evlendiğinizi görse iyi olur. onun da kendine göre defneyle ilgili planları var ki bence can da hiç normal bir adam değil. sırf defneyi üzmek için beste ile para karşılığı nişanlısı gibi davranmasını istemiş." dediğinde bir kez daha canı hayatımda istemediğime karar verdiğim için mutluydum. çağatay bir ıslık çalıp ortamı yumuşatmak adına sevimli bir tarzda "boşuna dememişler kemal baba bir kızı bin kişi ister bir kişi alır diye. gelsin bakalım can bey de" dediğinde babama baba dediği için hem şaşırmıştım hem de garip bir duyguyla utanmıştım. biliyordum ki evlilik oyununu gerçek göstermek için yapılan bir adımdı. bana da annemle babama "anne ve baba de" demek istiyordu. onun en ince ayrıntısına kadar her şeyi düşünebiliyor olması içimi rahatlatıyordu. biliyordum ki çağatay bana en iyi şekilde yol gösterecekti. babam "defne umarım her şey çözülecek ve sen istediğin hayata kavuşacaksın. ben çağataya güveniyorum. bu güne kadar söz verip de yapmadığı hiçbir şeyi görmedim. bizim iş çevresinde de dürüstlüğü ile tanınır. biraz daha zorluk çekeceksin belki ama her şey iyi olacak."dedi. annem de "asuman hanım kızıma çok iyi baktığınızı biliyorum. beni her şeyden haberdar ettiniz. tekrar her şey için hepinize teşekkür ederim. kuzum, defnem az kaldı inşallah üç gün sonra yanındayım annecim. seninle ne kadar gurur duysam azdır bebeğim." dediğinde içimde derinlere saklamaya çalıştığım o özlem duygusu her şeyiyle gün yüzüne çıkmıştı. ben de hasretle "ben de sizin kızınız olduğum için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. heyecanla gelmenizi bekleyeceğim. sizi görmeme az kaldı." dedim. gerçekten de az kalmıştı. çağatay "kemal baba, evliliğimizi herkese açıkladıktan sonra defne de benim şirketimde çalışır. böylece ona daha çok göz kulak olabilirim hem de defne mesleğini tekrar yapmaya başlamış olur. eminim ki çalışmak ona iyi gelecektir."dedi bana bakıp onay ister bir edayla. ben gözlerim parlayarak başımı olumlu anlamda sallayıp minnetle çağataya baktım. babam da duygulandığı her halinden belli olan sesiyle "teşekkür ederim evladım. gerçekten çok düşüncelisin." dedi. telefonları kapattığımızda çağatay sırtını koltuğa iyice yasladı. "sayende hayatım çok heyecan verici ufaklık. garip gelebilir ama eğlendiğimi bile söyleyebilirim."dedi gözleri kapalıyken. "yaa zaten her şey senin yaşlı hayatına biraz renk getirmek içindi"dediğimde asuman teyze "aaa oğlumun nesi yaşlı? aslan gibi maşallah."dediğinde güldüm. "evet aslan gibi asuman teyze. ben sadece şaka yapıyordum"dedim ama çağatay tek gözünü açıp bana bakınca asuman teyzeyi kontrol ederek ona dil çıkardım. o ise hafif yerinde doğrulup erkeksi bir edayla dilini dudaklarının üzerinde gezdirip bana göz kırptı. bu hareketi kızarmama sebep olunca da gülmeye başladı. asuman teyze ayağa kalkıp "ben eve gidiyorum. babana durumu anlatıp hazırlıklara başlayayım. ayrıca defneyi gelinliksiz nikaha götürmeyeceğini umuyorum. sabah hemen bizim aytenin butiğine gidip defneye gelinlik alıp onu kuaföre götürürüm. sen de damatlık alıp iyice hazırlanıp gel nikaha. madem bir iş yapıyoruz tam yapalım. orada nikah fotoğraflarınızı, videonuzu çekeriz. onları da partide davetlilerle paylaşırız." dediğinde "iyi ki varsınız asuman teyze. sizlerin hakkınızı nasıl öderim hiç bilmiyorum." dediğimde gözleri parladı "ben bir yolunu biliyorum da şimdi söylemeyeyim nasılsa su akar yolunu bulur"dedi. anlamaz gözlerle ona bakınca "hadi kızım sen de çok geç yatma. sabah erkenden gelir seniz alırız faruk amcanla. ay pardon faruk babanla"dedi gülerek. ben de gülümseyerek "tamam asuman anneciğim"dedim onun oyununa katılarak. ben böyle söyleyince bana öyle şefkatle baktı ki içimde bir yerlerin acıdığını hissettim. gelip bana sıkıca sarıldı ve "bir kızım da sensin benim. ne olursa olsun."dedi. ben de ona sarılıp "biliyorum ve inan bu ayrıcalığı sonuna kadar kullanacağım"dedim daha da duygusallaşmayalım diye. 

kimsesiz yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin