döngü

69 5 0
                                    

çağatayın "defne ben çıkıyorum"demesiyle başımı bilgisayardan kaldırdım. önemli bir davam vardı yarın. efe, çağatayın eski bir arkadaşı olması dışında önemli bir grafik tasarımcıydı ve çağatayların yürüttüğü bir projenin de tasarımını yapmıştı. ancak efenin tasarımı piyasaya sürüldükten belli bir zaman sonra adını duymadığımız bir tasarımcı, bu tasarımı daha önce sosyal medya hesabında paylaştığını söyleyerek bize dava açmıştı. tasarımı bizim şirkettekiler gördüklerinde çok şaşırmışlardı çünkü hemen hemen aynı tasarımdı.efe bu duruma inanamamış maruz kaldığı duruma çok şaşırmıştı.kendisi  o sosyal medya hesabını bile bilmiyordu. ikisinin birbirinden habersiz bu kadar yakın sürelerle aynı şeyi tasarlaması çok zor bir ihtimaldi. burnumuza kötü kokular gelmişti ve bu işin gerçek yüzünü aydınlatıp efeyi temize çıkarmamız gerekiyordu. efe bu süreçte çok zor zamanlar geçirmişti. her şekilde suçlu görünüyordu ve suçlandığı şey sahtekarlıktı. ama biz efeye inanıyorduk. bu yüzden detaylı bir araştırma yaptık. davayı açan salihin çevresini, akrabalarını ve özel hayatını da araştırdık. salih grafik tasarım mezunuydu ama istikrarsız kişiliğinden ve saldırganlığından dolayı çalıştığı kurumlarda çok başarılı olamamıştı. suçlandığı davaları incelerken ilginç bir bilgiyle kaşılaşmıştım. salih şantaj yaptığı iddiası ile yargılanmış sonra davayı açan kişinin davadan "bir anlık sinirle iftira attım" diyerek davasını geri çekmesiyle salih aklanmıştı. bu dava üzerinde araştırma yaparken de davalının kız kardeşinin adı ve soy adı çok tanıdık geldi. sanki şirkette çalışanlardan biriydi. bu yüzden şirket çalışanlarının listesine baktığımda o kişinin bizim şirkette, hem de efenin asistanı olarak çalıştığını görünce de bir şeyler yerine oturmaya başlamıştı. kameralardan nilin olduğu kayıtları incelemiş ve onun tasarım bittikten sonraki günlerden birinde, tedirgin bir şekilde çalışma saati bittikten sonra efenin odasına girdiği görüntüleri bulmuştuk. bu görüntüleri gösterip nille konuştuğumuzda ağlayarak her şeyi itiraf etmişti. salihin eski nişanlısıymış. salihle beraber sevişirken salih nilin videosunu çekmiş ve nile şantaj yapmaya başlamış.  nil yaşamına son vermek istediği bir an şans eseri abisi onu kurtarmış ve olanları öğrenmiş. salihi önce bir güzel dövmüş, onu tehdit etmiş. sonra da polise şikayette bulunmuş. ama salih yine bir pislik yapıp şikayetlerini çekmezlerse nilin videosunu sosyal medyaya sızdırmakla tehdit edince abisi kardeşinin yaşayacağı duygusal çöküntüyü göze alamayıp davadan vaz geçmiş. salihten kurtulmak için videolar karşılığı  kredi çekmişler ve ona yüklü bir para ödemişler. bu sırada nil de önceden başvurduğu bizim şirketteki boş pozisyon için aranmış. her şey yoluna girdi diye düşünürken salih gelip nile  videonun kopyalarının hepsini silmediğini söyleyip videoyu göstermiş. çünkü nilin işe girdiği şirketi öğrenmiş. nili de efenin en son tasarladığı ve piyasada paylaşmadığı tasarımını çalmazsa videoları sosyal medyada yayınlarım diye tehdit etmiş. nil çok korkmuş ama abisinin kendisi için yaptığı fedakarlıkları düşününce onu bir daha hayal kırıklığına uğratmamak, salihle karşı karşıya kalmasını engellemek için kabul etmiş. nil, salih tilki gibi bir adam demişti. nil tasarımın kopyasının olduğu belleği salihe verince, salih gülüp "hem açacağım davadan çok para kazanacağım hem de efe gibi ünlü bir tasarımcının tasarımını çaldığı adı duyulmamış bir tasarımcı görüntüsüyle insanların sempatisini kazanıp beni tanımalarını sağlamış olacağım" demiş. tasarımı ufak değişikliklerle kendisininmiş gibi bizden önce sosyal  medya hesabında paylaşıp sinsi planını harekete geçireceği zamanı beklemiş. nil olanları anlatırken suçluluk duygusuyla çok ağladı. kendisinden utandığı çok belliydi. "siz yakalamamış olsanız bile bu vicdan azabıyla zaten ben her şeyi itiraf ederdim"demişti. yaptığı yanlışın hiçbir bahanesi olmasa da çaresizlik insana yapmam dediği bir çok şeyi yaptırabiliyordu. bu yüzden tepkilerimi kontrol altında tutabilmiştim. efe ve çağatay benim kadar sakin olamadıkları için davanın yararı için nilden kesinlikle uzak durmaları gerektiklerini söylemiştim. bu sırada nile bana yardım etmesi gerektiğini söyledim. salihe kurdukları planı itiraf ettirip ses kaydına almalıydı. nil vicdan azabıyla yaşayacağına o kasetin utancıyla yaşarım dediğinde ona bu kasetlerin sosyal medyada paylaşılmayacağının garantisini verdim. pislik adam genç bir kızın saf duygularını, aşkını kullanıp böyle iğrenç bir şantaj yapmıştı. birine aşık olmak aşık olduğunla en özelini paylaşmak yanlış bir şey değildi. yanlış olan genç kızların onları hak etmeyen adamlara aşık olduklarını sanarak sonrasını düşünmeden vücutlarını onlarla paylaşmalarıydı. cinsellik sadece vücutların birleşmesi değildi. kadınlar için ruha uzanan bir serüvendi aynı zamanda. bu yüzden yanlış adamlar kadınlarda derin mutsuzluklara sebep oluyorlardı. dilerim nil yüzünü güldürecek gerçek aşkını bulurdu. yanlış yaptığını bilip bunu bir vicdan hesabına dönüştürüyorsa biri ondan vaz geçmemeli insan. insan olarak onu sarmalamalı daha çok batağa batmasını engellemeliyiz. ona inan biri olmadığını düşünürse kişi, hatalarına duyarsızlaşmaya başlar ve hayatını berbat bir hale getirebilir. böyle olduğunda biten o hayatın suç ortaklarından biri de biz oluruz. ve çoğu zaman bunu fark etmeyiz bile. o yüzden verdiği karar ne kadar yanlış olursa olsun, hatalarından dolayı utanabilen nilin de kayıp giden o hayatlardan olmaması için uğraşacaktım. belki de sadece bir an bile bir kişiye umut olmak için doğmuşuzdur. belki varlığımızın anlamı o insanlara umut olmaktır kim bilir. davadan önce, nil üstüne düşen görevi en iyi şekilde yapmıştı. salihin kendini beğenmişliğini kullanıp yaptıklarıyla övünmesini sağlamış böylece salih gerim gerim gerilerek efeyi nasıl alt ettiğini anlatmıştı. bu sırada da nil onun ses kaydını almıştı. salih gibiler zekası büyük aklı küçük insanlardı. sahip oldukları zekaya bir hakaret gibilerdi. ve akılsızlığının cezasını ödeyecekti. davada nil de şahit olarak dinlenecekti. tabi ki salih suçlamaları kabul etmeyecekti ama hakim kabul ederse ses kaydı işimizi çok kolaylaştıracaktı. bu davayla uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. son kez dosyalara baktım ve eşyalarımı topladım. çağatay efeyle buluşmaya gitmişti. bir fincan filtre kahve bana iyi geleceği için kendime kahve demledim ve televizyondaki komedi programlarından birini kahve keyfiyle izlemeye başladım. birinin yüzüme eğildiğini hissetmemle panikle gözlerimi açtım. çağatayın "korkma bebeğim, benim. burada uyayakalmışsın"demesiyle kollarımı boynuna doladım. o da beni kucağına alıp yatak odamıza götürmeye başladı. tabi ki ben bu sırada rahat durmuyordum. "canına kastın mı var defne? beni zorluyorsun güzelim."demesiyle kıkırdadım"yemin ederim sonum ellerinden olacak"deyip hırsla beni öpmeye başladı çağatay. sırtım sert bir şekilde yatakla buluştuğunda başıma gelecekleri az çok tahmin etmiştim.

kimsesiz yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin