Doğu Krallığı'ndan el kaldıran birisi öfkeli gözlerini Jakaranda'ya dikerek "Orada durun Güney Krallığı Prens'i!" dedi. "Az önce Ulusal Kahramanlığı uydurma olan gibi bir ifade kullandınız. Bizim adımıza böyle bir şey söyleme hakkını size kim veriyor?"Jakaranda konuşan sözcüye dönerek "Duymadınız mı?" dedi. "Cadıyı Evan falan öldürmemiş! Sizi kandırıyor!"
Ayaklanan başka bir Doğu Krallığı sözcüsü "Kimse tarafından kandırıldığımız yok! Siz buradaki şeyleri ilk kez duyuyor olabilirsiniz ama biz Kor Taşı'ndan da Cadı Avcıları'ndan da haberdarız. Evan, Vontrade kasabasında her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı." dedi.
Jakaranda şaşırmıştı. "Madem cadıyı onun öldürmediğini biliyordunuz neden onu Ulusal Kahraman ilan ettiniz?" diye sordu.
"Olayları çok yanlış değerlendiriyorsunuz Sir Jakaranda." dedi sözcü. "Kendisi inkar etse de cadıyı öldüren Evan Vickers'dır. Hatta o sadece cadıyı öldürmekle kalmamış, çok daha fazlasını yapmıştır! Doğu Krallığı tekrardan doğrulma gücünü onun hikayesiyle bulmuştur."
Jakaranda göğsünü kabartarak, burnunu salonun tavanına dikerek "Bu şanlı hikayeyi ben de dinlemek isterim!" dedi.
Evan konunun yine kendisi etrafında dönüp durmaya başlamasından rahatsız olmuştu. Ayaklanmak, insanları susturmak istedi ama kolundan yakalayan kız kardeşinin keskin bakışları ona başka bir şey söylüyordu; "Bana kendimi tekrar ettirme!"
Tamak'ın Evan'la alakalı bir meseleye açıklık getirme durumunu başka bir sözcüye bırakması söz konusu değildi. Ne söz alarak ne de ayağa kalkarak, oturduğu yerden ve bakışları boşluğa dalıp gitmiş bir şekilde "Sir Jakaranda!" dedi. "Az önce bahsettiğiniz, Güney Krallığı'ndaki, içindeki tüm insanlar ve binalarla birlikte yok olmuş kasabayı ziyaret ettiniz mi?" diye sordu. Jakaranda derince iç çektikten sonra "Evet." dedi. Tamak hala başını hafifçe eğmiş, önüne doğru bakıyordu. Aynı ses tonuyla "Tüm o külleri gördüğünüzde ne hissettiniz?" diye sordu. Jakaranda bir iç daha çekmiş, yutkunmuş, ağzında bir şeyler gevelemiş ama konuşamamıştı. "Korktunuz değil mi?" dedi Tamak. Bu fazlaca dobra soruyla sarsılan salon, burnundan kıl aldırdığı görülmemiş prensin vereceği cevabı bekliyordu ama Jakaranda bir şey söylemedi. Söyleyemedi çünkü Tamak hedefi tam on ikiden vurmuştu. Derince bir iç daha çekti ve tekrar yutkundu. "Ben söyleyeyim o zaman." diye devam etti Tamak. Sanki donup kalmış gibi öylece oturuyor, ağzı dışında vücudunda kıpırdayan pek bir tarafı olmuyordu. "Kasabamın meydanına onlarca ölünün ve köpek leşlerinin serildiği, kulaklarımın yanan ve yıkılan binaların arasında kaçışan insanların çığlıklarıyla çınladığı, kan ve is kokusunun ciğerlerime dolduğu o gün; korktum. Tüm ailemin toprağa verdiğim o gün, sadece bir tane cadının yapabileceği şeylerden çok korktum."
Gözüne bir anda dolan yaş, yanaklarından dökülüp gidiverdi. Çatallaşan sesiyle "Ama o korkmadı." dedi. Bir anda ayağa fırlayıp Jakaranda'ya döndü ve "Onu kendini öldürtmemesi için bir direğe bağladılar ama yine de ömründe ilk kez kılıç tutmuş bedenini cadının karşısına çıkarttı!" diye bağırdı.
"Birkaç krallık dolaştın diye kendini her şeyi biliyormuş zannetme velet! Cadıyı öldüren de tüm krallığı tuğla tuğla tekrar inşa eden de Evan Vickers'dır!"
Kolunu Kuzey Krallığı'na doğru kaldırdı. Kolunun ucundaki işaret parmağı birazdan yayından fırlayacak bir ok gibi Evan'ı gösteriyordu.
"Ona kahramanımız diyorsak bu öyle olduğu içindir!"
Jakaranda'nın bir hayli etkilenmiş olduğu, kendisine "velet" diye hitap edilmesinden sonra deliye dönüp ortalığı birbirine katmayışından anlaşılıyordu ama şu an daha çok meraka boğulmuş bir durumdaydı. Basit bir kasaba liderini gelecek Güney Kralı'na kafa tutacak kadar ileri götüre şey neydi? Bu insanları Evan'a bu kadar bağlayan şey neydi? Kafasında kahramanlıkları, cadıya meydan okuması, mütevaziliği gibi bazı şeyler beliriyor ama parçalar tam yerine oturmuyordu. Evan'da söyledikleri ve anlattıklarından fazlası olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)
Fantasy"Sana hep ağlamamanı söylüyordum ya, hepsini unut gitsin. Neyi fark ettim biliyor musun Ugo? Bu bizi biz yapan şey galiba. O böcekler değil, yaratıklar değil, cadılar değil!! SADECE İNSANLAR AĞLIYOR!" IRON BONDS macerası ikinci kitabı -SİS- ile kald...