Ainhina halkı kasaba meydanına toplanmıştı. Koca kalabalığa rağmen sertçe esen rüzgar dışında tek bir çıt dahi duyulmuyordu. Tüm geceyi sabah uyandıklarında Almas'ı bir direğe bağlanmış oklanmayı beklerken bulacakları o görüntüyü düşünerek geçiren insanlar şimdi meydana serilmiş iki ölüye bakıyorlardı. Daniel'in gırtlaklarını kestiği bu iki nöbetçinin üstleri bir çarşafla örtülmüştü. Onların hemen yanında ise üzeri pullar ve benzersiz işlemelerle donatılmış ahşap, kısa bir sütun vardı. Sütunun üzerinde kırmızı, altın sarısı püskülleri olan bir yastık, yastığın üzerinde ise bir insan kafası kadar büyük olan üzeri benekli bir yumurta duruyordu. Aylar öncesinden çaldıkları bu ejder yumurta çatlayacak ve herkesin dört gözle beklediği yılın en iyi okçusunu belirleyecek Ejderha Töreni'ni başlatacaktı.Behbud'un çadırından fırlamasıyla herkes dikkat kesildi. Hızla meydanın ortasına yürüyen heybetli adam bir saniye bile durmadan yumurtayı avuçladı ve havaya kaldırdı. Öfkeyle bağırdı ve yere vurdu. Çatırtıyla kırılan şeyin tüm sıvısı etrafa saçılmıştı. Gözleri önünde yaşanan bu olayla yerlerinden sıçrayan halk gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi liderlerine bakıyorlardı. Eliyle ağzını kapatan kadınlar, dişlerini sıkan erkekler, ne olduğunu anlamadan ayaklanan insanlar kendi aralarında fısıldaşıyorlardı.
"Bu sene Ejderha Töreni yok!" diye bağırdı Behbud. Birkaç adım ilerleyip öfkeli gözlerini dolaştırdı. "Bana Almas'ın kafasını getirin!"
Herkes ayaklanmış ve bağırmaya, yumruklarını havaya dikip savaş naraları atmaya başlamıştı. "Ve onu kaçıran haini, Daniel Slanzar'ı!" diye ekledi lider. Kalabalığın içinde heyecan ve coşkuyla bağırmayan tek kişi vardı; Dasa Teyze.
** ** *** ** **
Yume yavru bir ceylan gibi sekerek Evan'ın yanına geldi. Heyecanı ve neşesi yüzünden okunuyordu. Yumruk yaptığı ellerini Evan'a uzattı ve "Evan, Evan, Evan bir elimde çakıl taşı diğer elimde de yaprak var söyle bakalım yaprak hangisinde?" diye sordu. Evan gülümsemiş ve bayık bir sesle "İki elin de boş Yume." diye cevap vermişti. Yume arkasını döndü ve ellerini havaya kaldırdı. Aynı Evan'ın söylediği gibi ellerinde bir şey yoktu. "Bu müthiş!!" diye bağırdı. Belki onuncu defa yaptığı bu şeyden herkese gına gelmişti. "Kes artık şunu Yume!" dedi Lupi.
Amasia ve Evan, insanlara Evan'ın başına gelen son şeyi aktardıklarında ekibin bunu kabullenmesi uzun zaman aldı. İnsanların kafasındaki soru işaretlerinin yok olması için Yume'nin yaptığına benzer birkaç şey ortaya koymak bile gerekmişti. Tabii Yume'nin bunu bir oyun haline getirmesi sinir bozucuydu.
"Adam her şeyin içini görüyor!! Her şeyin içini!!"
"Görmüyor Yume!" dedi Amasia. "Kaç kere açıklayacağız! Hissediyor!"
Herkesin bu duruma tepkisi farklı olmuştu. Lulu başta abisi böyle muhteşem bir gücü kazandığı için çok sevinmiş, onu bu güçle yüceltmenin ve halkların gözünde insanüstü bir yere getirmenin planlarını kurmaya bile başlamıştı. Bu esnada her zaman olduğu gibi hislerini perdeleme yoluna gidiyor, içindeki coşkunun yüzde birini bile dışarı yansıtmıyordu. Bunu yaparken aklına dank eden şeyle kıpkırmızı kesildi. Artık böyle bir şey yapmasının, duygularını içinde yaşamasının lüzumu, bir faydası yoktu. Çünkü Evan ona baktığında yoğun abi sevgisini hissedebilecekti. Belki de çoktan hissetmişti. Ellerini yüzüne kapattı Lulu. Hatta şu anki utancı bile abisine malum oluyor olabilirdi. Birkaç gün ne yapacağını şaşırmış şekilde dolaştı durdu.
Yume ise bunu bir eğlence aracı olarak görmekten ileri gitmiyordu. Garip gurup oyunlarla Evan'ın başında bitiyor, canı sıkıldıkça aklından "Evan bir salaktır!" cümlesini defalarca geçirip duruyordu. Özellikle Amasia, ama onun dışındaki herkes de bu oyuncu tutumdan sıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)
Fantasy"Sana hep ağlamamanı söylüyordum ya, hepsini unut gitsin. Neyi fark ettim biliyor musun Ugo? Bu bizi biz yapan şey galiba. O böcekler değil, yaratıklar değil, cadılar değil!! SADECE İNSANLAR AĞLIYOR!" IRON BONDS macerası ikinci kitabı -SİS- ile kald...