Güneş, ışıklarını yaymaya başlamadan hemen önce ayaklandılar. Hazırlıklar yapıldı ve yola koyuldu. Manik çoğu zaman olduğu gibi çocukları geride bırakıp yarığa doğru ilerliyordu ama bu sefer farklıydı. Çoğu zaman onu uğurlamak için şu an durdukları yere geçen tüm yoldaşlarının kalbi de farklı hislerle çarpıyordu. Biraz uzaklaşınca arkasını döndü ve "Ron!" diye bağırdı. İçlerinden en uzun boylu ve hafif kavruk tenli olan bir çocuk Manik'in kendisine seslendiğini duyunca boynunu havaya dikti. Manik el sallıyordu."Eğer olur da geri dönemezsek buralar sana emanet!"
Ona el sallamaya hazırlanan Ron'un boğazına bir şey takılır gibi olmuştu. Diğer çocuklar da böyle bir cümleyi kaldırabilecek gibi gözükmüyorlardı. Kapkara hayatlarına güneş gibi doğan kişiydi Manik. Karınlarına yemek ve su girmesini sağladığı için değil, kalplerini umutla doldurduğu için; daha uzun yaşayacaklarını, bir köşede kimsesiz bir şekilde ölmeyeceklerini vadettiği için değil, ancak bir şeyler uğruna yaşarlarsa yaşamış olacaklarını öğrettiği için kahramanıydı onların! Şimdi onun parıldayan yüzünü ve siyah bandanasını bir daha göremeyebileceklerini, herkesi güldüren tatlı şakalarını bir daha duyamayabileceklerini ima eden bu cümle de neydi? Kızlardan birkaçı ağlamaya başlamışlardı bile. Manik ise kıkırdayarak önüne döndü. Almas'ı kızgın kızgın ona bakarken bulunca "Ne var?" manasında bir kaş göz hareketi yaptı. "Bu çok acımasızcaydı Manik! Sana ne kadar kıymet verdiklerini bilmiyor musun? Şimdi seni tekrar görünceye kadar geçirdikleri tüm zaman onlara işkence gibi gelecek!" dedi Almas. Aslında, bu herkes tarafından kurulabilecekmiş gibi duran cümlenin arkasında küçüklüğü ava giden babasının yolunu gözlemekle geçmiş küçük bir kızın hisleri vardı. Manik omuz silmiş ve sanki kendisi koca bir adammış gibi "Böyle daha çabuk büyürler!" demişti. Bu söylediği herkesi güldürmüş, Daniel hafifçe kulağını çekerken Evan başını okşamıştı. Lulu ise surat asıyordu. "Tek yaptığı olayı dramatize etmek ödleğin!" dedi. Tam o anda Amasia ile göz göze gelmiş hemen bakışlarını kaçırıp hiçbir şey söylememiş gibi yapmıştı. Bir kalkan büyüsüyle preslenmeyi tekrar istemediği çok açıktı.
Upuzun bir vadide bir süre yürüdükten sonra "Geldik!" dedi Manik. Parmağı ile bir yönü gösterdi. Dikkatlice baktıklarında o yöndeki toprakta bir tepelenme, tepenin zirvesinde de bir yarık gözüküyordu. "Orası yeraltı şehrinin girişi." dedi ve birkaç adım kenara çekilip yere çömeldi. "Ama fazla göze batacağı için ön kapıyı çok tercih etmiyoruz!"
Elini toprağın biraz altına daldırdı ve gizli girişi örten kapağı kaldırdı. O kadar ustaca saklanmıştı ki Evan hariç hiç kimse orada bir tünel olduğunu fark edememişti. Siyah bandanasının kafasında düzgün durup durmadığını kontrol eden Manik, çoğunu emek emek kendisi kazdığı tünelleri kısa sürede hayranı olduğu Evan abisine göstermekten çok mutlu oluyor, bunun haklı gururunu yaşıyordu. Bu sebeple yüzündeki engel olamadığı tebessümle birlikte ayaklarını tünelden içeri soktu ve "Sizi aşağıda bekliyor olacağım, son gelen kapağı kapatsın!" dedi ve aşağı doğru kaymaya başladı. Çocukça bir şekilde "Vuhuuu!" diye bağırmış, bu ardından kayacak insanları bu işin eğlenceli olduğuna iyice ikna etmişti. Ondan sonra ileri atılan Lupi ekipten tünele giren ilk kişi olmuştu. Nedense yüzüstü kaymayı deneyen Nico onu takip etmiş, Lulu ondan sonra atlamış, Jakaranda da kendinden beklenmeyen bir şekilde gülümseyerek giriş yapmıştı. Almas onun arkasından gidecekti ki Daniel hızlı davranıp yolunu kesti. "Önce ben gideyim!" deyip ayaklarını içeri soktu. Almas hafifçe eğilmiş ve "Sana üzücü bir haberim var, zırhın batacak Daniel!" demişti. Daniel kaymadan hemen önce ona doğru döndü ve gülümseyerek "Çok komik!" diye karşılık verdi. Cümlesi biter bitmez kendisini karanlığa doğru bırakmış, Manik'e benzer bir ses çıkartmayı da ihmal etmemişti. Az önce yaptığı espriye hala kendince gülmeye devam eden Almas da kayıp gidince geriye sadece Evan ve Amasia kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)
Fantasy"Sana hep ağlamamanı söylüyordum ya, hepsini unut gitsin. Neyi fark ettim biliyor musun Ugo? Bu bizi biz yapan şey galiba. O böcekler değil, yaratıklar değil, cadılar değil!! SADECE İNSANLAR AĞLIYOR!" IRON BONDS macerası ikinci kitabı -SİS- ile kald...