Bölüm 43; bize hislerinden bahset!

412 79 115
                                    




Etrafını kuşatmış, kendisine eskortluk etmekle görevlendirilen asker birliği ile birlikte kasabasına doğru yol alıyordu. Zihni, diğer üç dostu gibi düşüncelerle doluydu. Kalbi, esen rüzgarla yarışırcasına koşturan atında, eyeri üzerinde bir aşağı bir yukarı zıplayan kendisiyle birlikte, içine boca edilmiş yoğun duygularla çalkalanıyordu. Kasabanın gözükmesiyle atlıların en önündeki asker küçük bir borazan çıkartıp öttürdü. Birkaç saniye sonra kasaba girişindeki kuleden aynı tonda bir cevap geldi. Surlarla çevrili Towarz Kasabası'nın büyükçe kapısı açıldı ve onları içeri aldı. Sokaklara dökülmüş insanları umursamadan meydana kadar atlarını sürmeye devam ettiler.

Askerler görevlerini icra etmiş olmanın tatminkar hissiyle geri çekilmiş; sahneyi Justin, Henrick, Vanne ve Molero'ya bırakmıştı. Molero, babasının, kasaba lideri Galvan Towarz'ın mağrur bakışları altında atından indi. Vakit kaybetmeden çantasındaki silindir ahşap kutuyu çıkartıp "Toplantının raporu." dedi. Galvan gülmüş ve silindir kutuyu pas geçerek oğlunun başını okşamıştı.

"Rapor bekleyebilir Molero. Bize hislerinden bahset!"

Hisler. Hislerle doluydu. Derin bir nefes çekip bıraktı. Elini babasının saçlarını karıştırdıktan sonra omzuna indirdiği elinin üzerine koydu ve "Muhteşem!" dedi. "Muhteşem hissediyorum!"

Toplantının son bulmasıyla Evan ve diğerlerinin Beyaz Diyar'daki işleri bitmiş, Kuzey Krallığı'na girdikten sonra Towarzlı'lar ile vedalaşıp Yuva'ya yol almışlardı. Artık önlerinde hiçbir engel kalmamıştı. Tek bir saniye daha beklemeden Sınır dışına çıkmak ve Cadı Avcıları'nı bulana kadar da dönmek istemiyorlardı. Hatta at yerine her zamanki gibi kurtlarından birisi üzerinde seyreden Lulu kralın at arabasının onları yavaşlatmasından bile şikayetçiydi. Yine de hiçbiri Beyaz Diyar'a yaptıkları bu ziyareti zaman kaybı olarak görmüyordu. Oradan kesin bir zaferle ayrılmalarının da bunda etkisi vardı tabii ki ama Yonca Nilüferi'nde yaşanan olaylar bir şeyi tekrar hatırlamalarını sağlamıştı. Her biri için ayrı ayrı düşününce bile şu an buradaysalar bu Evan'ın sayesindeydi. Evan, bu birbiri içine girip çıkan demir bağların merkezinde oturan kişiydi. Ve şimdi dediği gibi de olmuş, kalplerden kalplere yol alan o bağlar bir anda tüm kıtayı kuşatıvermişti. Evan artık sadece bir savaşçı, bir Sınır Kurdu değildi. Sadece Kara Çekiç'inin bir demircisi değildi, Ugo'nun çırağı değildi. O Doğu Krallığı'nın kahramanı değildi. Bu sıfatları geride bırakıp göklere yükselmiş, tüm kralların da Kadim Göl Kurulu'nun da tepesinde, henüz adı konmamış bir makamda oturuyordu. Onun tahtı yüreklerdeydi. Otağını kalplere kurmuştu. Tüm insanlık öteye onunla birlikte yürüyordu. Bunlar bugünden başlayarak dört yana hızla yayılacak hislerdi. Herkes içinde bu duyguları barındıracak, ipler gerilecek, bağlar sıkılaşacak ve tüm insanlar tek yürek haline gelecekti. Aynı Büyük Savaş'tan önceki gibi.

Kuzey Krallığı'nın kızıl bayrağı tüm ihtişamıyla dalgalanıyor, Yuva'nın girişine gelen dostlarını selamlıyordu. Kralın at arabası önderliğinde içeri girildi ve öten borazanlar eşliğinde karşılama merasimi başladı. Evan meydanı daha önce hiç bu kadar kalabalık görmemişti. Yuva'da bu kadar çok insan olduğunu da hiç zannetmiyordu, bu işte bir iş vardı. Dikkatli baktığında kalabalığın çoğunun daha önce hiç görmediği insanlardan oluştuğunu fark etti. Çevre kasabalardan insanlar da kralı karşılamaya gelmişler gibi gözüküyordu.

Kral'ın arabasından inmesiyle insanların coşkulu çığlıkları meydanı kuşattı. Bu çığlıklar kralın yavaş adımlarla ilerledikten sonra Evan'ın atının ipinden tutup elini havaya kaldırmasıyla son buldu. Evan arkadaşlarına baktıktan sonra garipser bir şekilde krala döndü. Ne yapmaya çalıştığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Kral elini indirip gücü yettiğince bağırarak "Göreve çıkıyoruz, Cadı Avcıları'nı bulacağız!" dedi. İnsanların heyecanı öncekinden de şiddetli bir şekilde yeniden doğmuştu. Evan şaşkınlık içinde "Herkesin haberi var, nasıl?" diye sordu. Kral, "Sana işimi ciddiye alan bir adamım demiştim değil mi demirci?" dedi. "Eğer diğer krallara gerçekleri açıklamalarını söyleyeceksem önce Kuzey Kralı olarak kendi insanlarıma aynısını yapmam gerek. Bugüne kadar kendim yapmadığım bir şeyi asla başkalarına söylemedim!"

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin