Evan ve Daniel, Yume ve Amasia'nın başına gelenlerden habersiz kasabaya giriş yapmışlardı. Vontrade, geçen iki yıl boyunca nereden bakarsan bak büyümüş ve gelişmişti. O acı olayda birçok insanın ölmesine rağmen ortalık bir şekilde eskisine göre daha kalabalık gözüküyordu. Yıkılan onca bina yerine dikilmekle kalmamış, sanki eski binalara da şekil verilmiş, çoğu baştan boyanmış hatta birkaç kat daha çıkılmış gibiydi. Evan'a sokaklar tanıdık gelse de birçok şeyin değiştiği belliydi.
"Ee söyle bakalım demirci, ilk nereye gidiyoruz?" diye sordu Daniel. İlginç bir şekilde zırhını çıkartmış ve atına yüklemişti. Üzerindeki beyaz, yakasız giysi ile çok sade gözükse de saçları her zamanki gibi ışık saçıyordu.
"Zırhını çıkarttığına inanamıyorum Daniel." dedi Evan.
"Şu an görevde falan değiliz, bunu ziyaret olarak düşünüyorum resmi olmaya gerek yok. Kendi evime gittiğimde de zırhla dolaşıyor değilim."
Evan elini arkadaşının beline atıp Zümrüt Kesen'in kabzasını kavradı.
"Yine de kılıç hala senle ha?"
Daniel gülümsedi ve "Sürekli çekiç taşıyan biri olarak bu söylediklerini takmalı mıyım?" diye karşılık verdi.
"Ben en azından çekicime sarılıp uyumuyorum."
"Ama onunla sohbet ediyorsun."
Evan bir anda paniklemiş, yüzü kulaklarına kadar kızarmıştı.
"Ne?! Nerden biliyorsun?! Ne zaman duydun?!"
"Herkes biliyor Evan." dedi Daniel. "İnsanlar deli mi diye soruyorlar ben de sadece aptal olduğunu söylüyorum."
"Çok sağ ol!!!!"
Daniel güldü, ellerini saçında dolaştırdı ve tekrar Evan'a döndü.
"Eee ne zaman boş boş yürümeyi keseceğiz. Eve mi gidiyoruz demirciye mi?"
Evan derince bir iç çekti.
"Eve gidelim. Yaşayanlar önce gelir, ölüler bir yere kaçmıyor nasıl olsa."
"Anneni tamamen iyileşmiş görmek için sabırsızlanıyorsun değil mi?"
"Hem de nasıl!! Acaba Lulu neler yapıyor?"
"Ah! Doğru ya, baş belası bir kardeşin de vardı senin!"
"Acaba boyu falan uzadı mı?"
"Çok sanmıyorum. Neyse Chibi ile ne zaman görüşeceğiz?"
"Adamı germesene Daniel. Şurada evime gelmeyeli iki yıl olmuş, bir ara gideriz işte."
"Ama bak söylüyorum bu seferde bize gidin güçlenin veletler gibi bir şey derse beni tutmayacaksın anlaştık mı?"
"Öyle bir şey yapacağını sanmıyorum."
Muhabbet devam ederken evlerinin olduğu sokağa girmişlerdi. Evan'ın derin bir nefes çekişi ile Daniel gülümsedi. Evan'ın anıları canlanıyordu. Başını hafif sağa yatırdı, penceresini görebiliyordu. Tüyleri diken diken olmuştu. Oradan kaç kez atlamıştı acaba? Evleri önünde durdular. Başını yukarı kaldırdı. İçindeki tırmanma isteğini zor bastırıyordu. Kapıyı tıklattı. İçerden ne bir cevap ne de bir ses gelmeyince biraz zorladı ama kapı açılmıyordu. Daniel'e garip bir bakış attı, ama onun da bir fikri yoktu. Sokağın karşısındaki dükkan sahibi kapının iki genç tarafından zorlandığını görünce işini gücünü bırakıp onlara doğru yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)
Fantastik"Sana hep ağlamamanı söylüyordum ya, hepsini unut gitsin. Neyi fark ettim biliyor musun Ugo? Bu bizi biz yapan şey galiba. O böcekler değil, yaratıklar değil, cadılar değil!! SADECE İNSANLAR AĞLIYOR!" IRON BONDS macerası ikinci kitabı -SİS- ile kald...