Bölüm 33; dönmüşsün

316 77 39
                                    


Birbirine yakın binaların daralttığı sokaklar arasında, rüzgara kapılıp gitmiş bir yaprak gibi bir o yana bir bu yana savruluyordu. Ulaşmayı planladığı bir varış noktası olmadığı gibi, kafasında yapmayı düşündüğü bir şey de yoktu. Ellerini arkasında bağlamış bir şekilde ayaklarını öylece ileri savurup duruyor, yoldaki başıboş taş parçalarını tekmeleyerek yürüyordu.

Aklında sevdiği adamdan başka hiçbir şey yoktu; Evan'dan. Bir heyecanla ondan ayrılıp Lulu'yla Yuva'ya dönmüştü ama kalbi acıyordu. Aldığı nefesler ciğerlerini sıkıyor, yaşamağa isteği ve heyecanı günden güne azalıyor, gözlerini her yumduğunda Evan'ın gülümseyen suratı önünde beliriyordu. Aşkının onu böyle esareti altına aldığını nereden bilebilirdi ki? Evan onu Sahipsiz Meyve Bahçelerinde bulduğundan beri bir gün bile ayrı kalmamış olduklarından şimdi bu üç beş günlük yokluğu kaldıramıyordu. Ayağına prangaları vurulmuş bir özlem mahkumuydu, göğsüne yediği tekmeyle hasretin kuyusuna yuvarlanmıştı ve battıkça batıyordu. Tanışmaları normal olmamıştı. Evan'ı normal sevmiyordu bunu bir kez daha anlamıştı. Bu taşkınlar gibi aşkı biraz daha kamçılanırsa Kuzey Krallığı'nın bir ucundan diğer ucuna kadar uçacak ve sevdiğine kavuşacaktı. Sokakta onunla birlikte yürüyen insanların tamamını görmezden gelip "Özledim!!" diye bağırdı. Herkes bir saniyeliğine durup ona baktıktan sonra tekrar işlerine koyuldular.

Burası, Kuzey Krallığı, özellikle de Yuva garip insanlarla doluydu. Normal olarak gelenler de zamanla diğerleriyle aynı havayı soluyarak kimyasal değişime giriyor, yavaş yavaş anormalleşmeye ve inceden inceden delirmeye başlıyorlardı. Bunun en büyük örneklerinden biri de Amasia'ydı. Delilerin şahı, şüphesiz buraların en belalı ve en hasta ruhlu kişisiyle, Yume'yle odasını paylaştığı için ara sıra kendi karakterini yansıtmayan hareketler sergiliyor, tekrar özüne dönmesi biraz zaman alabiliyordu.

Sabırsızlık temalı çılgınca fikirler Amasia'nın beyin hücrelerini ele geçire dursun; Yume, avına doğru adımlayan bir avcı gibi ona yaklaşıyordu. Kolunu birden boynuna doladığı arkadaşının kafasını aşağıya bastırıp "Amasia!! Ben geldim!!" diye bağırdı. Amasia daha ne olduğunu anlayamamıştı ki kolundaki saç tokasının ustaca bir hamleyle bileğinden kayıp gittiğini hissetti. Yume attığı çocukça bir kahkahanın ardından "Hadi yakalamacılık!" diye seslendi ve koşmaya başladı.

Amasia hiç oyun oynayacak ruh halinde değildi. "Yume! Tokamı geri ver!!" diye bağırdı ama Yume oralı olacakmış gibi durmuyordu.

"Gel de al!" dedi umursamaz bir tavırla.

Amasia dişlerini sıkıp gevşetti ve "Sen kaşındın." diye fısıldadı. Gözlerinin saçtığı yeşil ışıklar arasında ortadan kayboldu. Kuzey Krallığı'nda hareket büyülerini, hele de ışınlanmayı Amasia kadar ustaca kullanabilen yoktu. Çünkü herkes bu konuda bir tasarrufa ve temkinli davranmaya mecburken onun kaybedeceği hiçbir şey yoktu. İçinde, kıtanın bir ucundan diğer ucuna uçarak gidebilecek kadar çok yeşil büyü taşı vardı. Durum buyken Yume'nin bile ona aşık atması mümkün değildi.

Yume, birkaç ışınlanma hamlesiyle önünde beliren Amasia karşısında hiç de şaşkınlığa düşmemişti, hatta bunu bekliyormuş gibi bir hali vardı. Amasia tek kelime etmeden bu haylaz kızın elinde tuttuğu tokasına uzandı ama bu sırada Yume'nin de çantasından bir büyü taşı avuçladığından habersizdi. Rakibini tuş ettiğini düşünen Amasia'nın parmakları, Yume'nin de kendisi gibi ışınlanmasıyla boşluğa düşmüş, tokasını geri alacağından emin olsa da havayı avuçlamıştı. Arkasından gelen arkadaşının sesiyle kudurmuşçasına ona doğru dönen Amasia gözlerinden ateş saçıyordu.

"Ne oldu Cadı Kız? Yeşil büyü taşlarına bir tek sen mi sahipsin sanıyorsun?"

Yume çantasından çıkardığı başka bir hareket büyüsünü kullanarak sokak boyunca uzanıp giden binalardan birinin duvarına sıçradı. Orada bir saniyeden kısa bir süre durup yolun karşısına uçtu ve tekrar yere iniş yaptı. Yume her zaman ışınlanmak yerine bacak kuvvetlendirme büyüsünü tercih ederdi. İnsanlarla dolu sokakta çekirgenin bir yapraktan diğerine zıplaması rahatlığında fink atmasını da bu büyüyle yaptığı pratiklere borçluydu.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin