Bölüm 45; Evan'ın en büyük sırrını anlatayın, olur mu?

390 78 158
                                    


Tam o sırada kılıçtan Jakaranda'nın zırhına sıçrayan ufak bir yıldırım onun canını yaktı. Dişlerini sıkarak hızla birkaç adım geri çekildi. Evan ne olduğunu tam olarak anlayamasa da tedbirli davranmaya çalışıyordu. Jakaranda kılıcından fırlayan başka bir şimşeğin kolunda şaklamasıyla inledi. Kılıcı elektrikle yüklediğinde ama bu elektriği bir yere boşaltmadığında bu oluyordu. Bu saldırıyı çoğu zaman kılıcını yaratıklara veya dağ ırkının savaşçılarına sapladıktan sonra kullanır, basit bir kılıç darbesinin öldüremeyeceği varlıkların içine yıldırımlar boşaltırdı. Ama aynı ölümcül strateji hiç dokunamadığı bir rakibe karşı onu dezavantajlı hale düşürüyordu. Yani bu şekilde savaşmanın bir süre sınırı vardı ve bedenine doğru patlayan her şimşek sürenin dolduğuna işaret ediyordu. Bir Sınır Kurdu olduğu için büyü bilgisi kıt olan, öyle olmasaydı bile şu an şaşkın bakışlarla kendini izleyen Dişsiz Kurtlar gibi kılıcına ve ona ne olduğunu anlamayacak olan Evan'dan yeterince uzaklaştığını düşünüp kılıcını toprağa sapladı. Kontrolden çıkmaya başlayan büyünün beyaz rengi anında yok olmuştu. Kılıcını yıldırım büyüsü ile güçlendirdiğinde onu tekrar eski haline getirmenin yollarından biri de buydu. Ama bu durum karşı tarafa açık vermesine sebep oluyordu. Geri çekilebildiği kadar uzaklaşmasının sebebi de buydu ama Evan onun düşündüğünün aksine hızlı bir şekilde tepki vermiş, Jakaranda kılıcı yere saplar saplamaz ona doğru koşmaya başlamıştı. Jakaranda kılıcını topraktan çekip çıkaracak vakit bulamamıştı. Bu yüzden de kellesini almak üzere savrulmuş kılıçtan silahını orada öylece bırakarak sola doğru attığı bir taklayla kurtulmuştu. Evan'ın arka arkaya savurduğu iki kılıç hamlesinden ucu ucuna sıyrıldıktan sonra gözleri turuncuya dönmüş, iki elinin içinde oluşturduğu iki ateş topunu fırlatmaya hazırlanmıştı. Evan birkaç adım geri çekilmiş, peş peşe kendisine doğru gelen alev parçalarının birinin sağından diğerinin solundan geçip rakibine doğru koşmaya devam etmişti. Evan kılıcını havadan savurmuş, ama Jakaranda sol kolu önünde oluşturduğu bir kalkan ile kendisini savunmuştu. İki savaşçı da tüm güçlerini birbirlerini ittirmek için harcıyordu. Ayakları toprak zeminde kıpırdaşıyor, bastıkları yerler çukurlaşıyordu.

Evan, "Neden ışınlanmıyorsun Jakaranda? Yoksa hiç yeşil büyü taşın kalmadı mı?" dedi.

Jakaranda "Büyülerim ışınlanmaktan ibaret değil!" diye karşılık vermiş, gözleri mora dönmüştü. Evan korkuyla kılıcını geri çekti. Büyünün mor rengiydi bu. Yume'nin de Amasia'nın da çok tercih etmediği bu teknik, saldırı büyülerinin en ölümcülü, darbe büyüsüydü. Evan gözlerini rakibinin ellerine odakladı. Birinde veya her ikisinde bir halka belirecek, Evan da halkanın nerede olduğuna ya da ne yöne baktığına göre kaçacaktı. Ama Jakaranda'nın büyüleri hep sürprizlerle doluydu. Evan'ın çoktan bunu bilmiş olması gerekiyordu. Hiçbir halka oluşmamasına rağmen Evan'a doğru atılan Jakaranda sağ yumruğunu ona doğru savurdu. Evan bunun bir şaşırtmaca olduğunu, halkanın diğer elinde oluşacağını düşünmüş ama yanılmıştı. Jakaranda'nın orta parmağına taktığı yüzüğünde bir terslik vardı. Mor bir şekilde parlıyordu. Evan son anda kaçındığı yumruğun yaydığı titreşimleri yüzünde hissetmişti. Uzaklaşmaya çalışsa da Jakaranda ileri doğru atılmış ve onu yakasından yakalamıştı.

"Öldün!" diye fısıldadı ve yumruğunu Evan'ın karnına indirdi. Evan patlayan darbe büyüsüyle havaya uçtu. Yerden o kadar yükselmişti ki insanlar kafalarını havaya dikip onun süzülüşünü ve yere çakılışını izlediler. Evan yerde kıpırdamadan yatıyor, insanlar ölüm sessizliğine bürünmüş şekilde Jakaranda'nın kahkahalarını dinliyordu.

"Yumruk dediğin işte böyle olur seni çakma kahraman!"

Ellerini tekrar alnında birleştirerek dağılmış saçlarını dikleştirdi.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin