Nico'nun eti pişirmesi biraz zaman aldı. Bu esnada Ruh Kurtları bölgede volta attıkları için rahat rahat yemeklerini yediler. Ardından ateş söndürüldü ve uyundu. Sabahın ilk ışıklarına kadar sırayla nöbet tuttular. Kurtlar, pişen geyiğin kokusuna gelmeye çalışan avcıları belki engelleyebilirlerdi ama Sınır'ın dışında hala dibinize kadar sinsice sokulabilecek tehlikeli varlıklar vardı. Bu sebeple tüm güvenliği onlara emanet etmek uygun olmayacağı için bir veya iki kişinin mutlaka nöbet tutması gerekiyordu. Bu nöbetler sırasında kimse kendini Yume'ye emanet etmek istemediği için o her zaman deliksiz bir şekilde uyumuş, nöbet için asla uyandırılmak zorunda kalmamıştır. Sadece güvenilmez olması değil, beklemekten çabucak canı sıkıldığı için delice bir şeyler yapma ihtimalinin de yüksek olması ya da kendi kendine gevezelik yapıp durduğu için kimseyi uyutmaması da bu nöbet işinden azat edilişinin sebeplerindendi.
Güneş henüz doğmadan, gökyüzünün siyahtan mora geçiş yaptığı saatlerde tekrar yola koyuldular. Planladıkları gibi Yeşil Gök Ormanı'nın etrafından dolaşıyorlardı. Eğer on dokuz gün boyunca Amasia'nın uyanmasını beklemeselerdi büyük ihtimalle varmış olacaklardı. Ama Lulu onun ne kadar güçlü olduğunu anladığı için kendisini onunla birlikteyken daha güvende hissediyordu. Bu yüzden de yirmi veya otuz gün beklemenin bir kayıp olmadığı fikrindeydi. Kara Köpek'i gördükten sonra asıl önemli olanın hızlı gitmek değil, hayatta kalarak gitmek olduğunu bir kez daha anlamıştı.
Kurtların sırtında yol aldıkları anlardan birinde "Sizce Cadı Avcıları'na ne oldu?" diye sordu Jakaranda. Daniel başını ona doğru çevirip konuşmaya başladı. "Görevimizin amacı bu soruya cevap bulmak değil mi zaten? Eğer cevabı bilseydik..." derken Jakaranda sözünü kesmişti.
"Onu demiyorum! Sizce ne olmuş olabilir? Yani Kuzey Kralı'nı dinlerken kafamda o kadar fazla soru işareti oluştu ki bu durum beni huzursuz ediyor. Her şeyi baştan alalım, tamam mı? Cadılar tüm kıtadaki herkese hükmedecek kadar güçlüler, daha sonra ise üç tane çocuk geliyor ve tüm denge değişiyor."
Derin bir nefes aldı ve parmakları ile üç yaparak, "Bu çocuklar nereden gelmiş olabilir ki?" diye sordu. Herkesi sessizlik bürümüştü. Jakaranda buradaki çoğu kişinin bu soruyu kendilerine bir kere bile sormadıklarından neredeyse emin olsa da en azından Evan'dan bir cevap bekliyordu. Ama umduğunu bulamamıştı. Kimse ağzını açmayınca Jakaranda sözüne "Amasia'yı gördükten sonra bu kişilerin güçleri az çok kafamda şekillenmeye başladı diyebilirim." diye devam etti. Yume gülmüş ve "Kara Köpek onu ısırabilseydi asıl o zaman görürdün gücü. O yaratıktan dağ kadar kül çıkardı haa içinde ne güzel yuvarlanırdık." demişti. Jakaranda her zamanki gibi sivri dillilikten ödün vermeyerek, "Bir kasaba kadar kül gördüğüm de olmuştu Batı'nın Prensesi. O yüzden çok şaşıracağımı zannetmiyorum." dedi. Ortam buz kesmişti. Amasia derin bir nefes çekip sakin kalmaya çalıştı. Burada çıkartacağı bir kavga sadece onların zararına olurdu bunu biliyordu. Tabii Yume onun kadar olgun değildi. Elini büyü taşlarını koyduğu çantaya attığını gören Jakaranda bir anlığına panik yapsa da kendisine gelenin bir ateş topundan ziyade büyü taşının kendisi olduğunu fark edince savunmaya geçmedi. Taş zırhına çarpıp bir çınlama meydana getirmiş, oradan da yere düşmüştü. "Bana prenses deme diye kaç kere söyleyeceğim sana be!" diye bağırdı Yume. Daniel "Hayatımda ilk kez büyü taşını fırlatan birini gördüm!" dedi. Kendisine garip garip bakan insanları fark eden Yume "Ne var?! Sonuçta taş değil mi yani, hiç mi hayatınızda taş fırlatmadınız?!" dedi. Herkes kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Yume sinirlenip bu sefer ateş topları atmaya karar verince hep bir ağızdan onu sakinleştirdiler.
"Her neyse!" dedi Jakaranda. İnsanların dikkati tekrar onda toplanmıştı.
"Tamam, Cadı Avcıları'nın nereden geldiğini bilmiyoruz. Peki onlara ne olmuş olabilir? Yani tam olarak ne yaşandı da onlardan geriye sadece taşlar kaldı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)
Fantasy"Sana hep ağlamamanı söylüyordum ya, hepsini unut gitsin. Neyi fark ettim biliyor musun Ugo? Bu bizi biz yapan şey galiba. O böcekler değil, yaratıklar değil, cadılar değil!! SADECE İNSANLAR AĞLIYOR!" IRON BONDS macerası ikinci kitabı -SİS- ile kald...