Ant İçmek

22.8K 389 49
                                    

Organizasyon havası bugün bana her zamankinden daha boğuk geliyordu. Gece yarısına dek düşünme işlevimi sonlandıracak bir dizi çalışmanın içerisine girdim. Kan ter içerisinde nefes nefese odama vardığımdaysa kendimi zar zor duşa attım. Tüm enerjimi çoktan tüketmiş olmama rağmen, yine de kendimi düşünmekten alıkoyamıyordum. Görüntülerin gözlerimin önünde uçuşması ve bana yüklediği duygular durdurulamazdı.

Çıkmak için ceketime uzanmadan kısa bir süre önce başka bir terli beden odaya süzüldü. Ona nereye gittiğimi açıklayacak vaktim de enerjim de vardı. Buna içerlememesini umuyordum. Sorarcasına kalkan kaşlarına cevaben "Döndüğümde." dedim. Döndüğümde sana her şeyi anlatacağım. Şimdiyse hızı olmalı ve daha fazla gecikmeden, organizasyondan çıkmalıydım.

Geçitleri kullanmayı adet edindiğimin, bu sıklıkta bir kullanımda eninde sonunda açığa çıkacağının farkındaydım. Tekrara binen hareketlerimin birinin ilgisini çekmesi olasıydı ve ben başka bir yol bulamayacak kadar sabırsız ve acizdim. Gizli kapılara ulaşmak için tüm kör noktalara sindim ve bakışlarımla etrafı tararken, olabildiğince rahat ve gizli bir geçit kullanmak üzere olduğumu gizleme gayretindeydim.

Sindiğim yerden çıktığımda, hedefime ulaşmak için sadece bahçeyi aşmam gerekirdi ve bahçeyi aşmak koridorlarda yürümekten daha kolaydı. Bize ayrılan binanın koridorlarını aşıp, bağlı olan bir başka binanın çıkışını kullandığımda; mesafeleri azaltıyor, ilgiyi başka bir yöne çekiyordum. Kilitkıranın ana çıkıştan ayrılmadığını, odasında olduğu izlemini vermeliydim. Bilekliğimi odada bırakmıştım. Bu kez gece etrafta dolaştığım bilinsin istemiyordum. Gece çalışmaları ya da gezmeleri bahanesini kullanmayacaktım çünkü bu bahaneleri sırlayacağım adamla birlikte değildim. Muhtemelen de bir daha hiç birlikte olamayacaktım.

Bu düşüncenin beni yıkıp ele geçirmesine izin vermedim. Yerimde doğrulup, ileri atıldığımda; yayından çıkan bir ok gibi fırlamıştım ve geri dönüşümde bu doğrultuda sert olmuştu. Lastik misali itilip geri çekildiğimde, korku ve endişe bedenimi ele geçirdi. Başta beni tutan kişinin, duvara fırlattığını düşündüm fakat çok geçmeden, sırtımın gövdesiyle buluştuğunu kavradım. Yekta... Beni durduran Yekta'ydı. Nefes alışverişlerini, gergin olduğunda kasılan duruşunu; nerede olursam olayım, her ne yapıyor olursam olayım tanıyacağımı biliyordum.

Usulca boynumu büktüğümde, yüzünü görme gayretindeydim. Bu kadar çekindiğim bir karşılaşma olmasına karşın, yüzünü görmek istiyordum. Tutuşunun verdiği ölçüde yüzüne değdim. Saçları dağınıktı, göz çukurları derinleşmişti ve bakışları öncesi kadar parlak değildi. Uyumamıştı. Bir süredir uykusuzdu. Kollarını gevşetmediğinden "Ne yaptığını sorabilir miyim?" dedim. Nefes alabilmem adına beni bırakmalıydı. Kolları düşüp, ondan ayrılmama fırsat yarattığında; kısa bir adımda karşısına geçtim. Bakışları yorgundu.

"Ben de sana bu soruyu sormak istiyordum." Dudaklarımı birbirine kenetledim. Bakışları düz bir çizgi haline gelen dudaklarıma değdiğinde, konuşmayacağımı anlamıştı. Ellerinden birini saçlarından geçirirken iç çekti ve "Gerçekten ne yaptığını anlayamıyorum." dedi, adeta inlercesine. Bu sefer ne yapmaya çalıştığımdan ben de emin değildim. Onu korumaya mı çalışıyordum, gerçekler canını acıtır diye mi endişe ediyordum yoksa kendimi öngörülemez ayrılığın acısından mı koruyordum. Ertelemenin bir faydası olacak mıydı? Geciktiğinde canım daha mı az yanardı?

Peki, ne zaman söyleyecektim; her şey olup bittikten, intikamımı aldıktan sonra mı haberi olacaktı? İç çektim. İç çekişim bir tıslamayı andırıyordu ve konuştuğumda kelimeler iki ucu keskin bir bıçak gibiydi; hem beni hem onu kesen bir bıçak. "Neyi merak ediyorsun?" Oysa bu sorunun cevabı açıktı. Belki sırf bu yüzen bana büyüyen, nemli gözlerle baktı. Sanki bunu sorduğuma inanamıyor gibiydi. Derin bir nefes aldığında, kendini zorlu bir karşılaşma için hazırladığını görebiliyordum fakat bilmediği bir şey vardı; bu karşılaşma benimle değil, kendisiyle yapacağı bir yüzleşmeydi. "Önce neden benden uzak durduğundan başlayalım. Sonra burada ne yaptığına geçebiliriz."

RUH OKUYUCULAR -3-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin