Henüz Değil

23K 401 60
                                    

İçeri taşındığımı, fayanslardan ayrıldığımı kalçamın buluştuğu yumuşak yatakla birlikte kavradım. Göz kapaklarım aralandığında, hissettiğim yanma hissiyle birlikte tekrar kısıldılar. Kapı çalıyordu. Ardıma dönmeden, boynumu meşakkatle çevirdiğimde Usal'ın kapıya yönelmek üzere olduğunu gördüm. Göz ucuyla bana değmesine neden olarak, hırıltılı sesimle konuştum. "Gitmek istemiyorum." Kapıya yöneldiğinde hiçbir şey söylemedi. Dışarı çıkıp kapıyı ardından kapattığında, sesi kulaklarıma bir fısıltı gibi ulaştı. "Biraz üşütmüş." dedi, Usal. "Bugün dinlense iyi olur." Yekta'nın endişe yüklü sesini, revire gitmekle ilgili bir şeyler söylediğini duyabiliyordum. Hepsini özenle kulak ardı ettiğim kelimeler kesildi ve Usal geri döndüğünde yastığıma gömülmüştüm.

Hafif adımlarıyla yakınıma geldiğini biliyordum. Yatağın kenarına yerleşip, elini sırtıma yerleştirdi. "İyi misin?" Başımı gömdüğüm yerden kaldırmadım. İyi miydim? İçi boşalmış bir kabuk gibi hissediyordum. Sanki dünyadaki bedenim ruhuma ev sahipliği yapmayı çok uzun bir zaman önce bırakmıştı. "Konuşmak ister misin?" Cevap alamayan Usal'ın benim için endişelendiğini, dün geceden sonra neler olduğunu merak ettiğini biliyordum. "Henüz değil." diye mırıldandım, yastık yüzünden boğuk çıkan sesimle. Rüyamda bir şey gördüğümü tahmin ediyor olmalıydı. Üstüme gelmemesine minnettardım. Sırtımdaki eli ritmik olarak hareket ederken, tekrar uykuya daldım. Fırsatını bulduğum taktirde uzun bir süre yataktan çıkamayacağımı biliyordum.

Kahvaltı saatini uyuyarak geçirip, yataktan güçlükle ayrıldım. Şiş gözlerime bir çare bulamadığımda, banyodan ayrılıp; üzerimi giyindim. Midem allak bullaktı, bir şey yiyemeyecek kadar kötü hissediyordum. Bunun için mutfakta oyalanmak yerine ceketimi kapıp, salonlara yöneldim. Veys'in karakter bunalımlarına ya da aile dramalarına karşı bir toleransı yoktu. Onun için tek parçaysan çalışabilir, yeri geldiğinde savaşabilirsin demekti. Yerdeki kalçamı güçlükle zeminden ayırdığımda, bakışlarında acıma yoktu. Ruh halim sendelediğinde bu hale geliyordum. Kendimi çalışmaların altından kalkamaz, artık kolaylıkla başa çıktığım Veys'ten darbe üstüne darbe yerken buluyordum.

Bunu biliyordu. Ruh halim kötüleştiğinde, başıma gelenleri biliyordu ve bilerek üstüme geliyordu. Her seferinde bu durumdan acilen çıkmam gerektiğini bana hatırlatıyor, vücudumda bıraktığı çürüklerle gösteriyordu. Harekete geçmek için terlemeye ve birden çok ağrıyan uzva sahip olmam gerektiğini fark etmemiştim. Bu pek sağlıklı bir yol gibi görünmese de arayışlarımın çözüme bağlamak için de bulunduğum karmaşık süreçlerden sıyrılmak için de ter dökmem ve gücüm tükenene dek saldırmam gerekiyordu. Bu eylem burada spor yapmak gibiydi; koşmak kadar kolay bir spor. Sorunlarımı halletmek için saldırı sporlarına bu denli yüklenmek sonunda beni gerçek bir vahşi yapabilirdi fakat bunu umursamayacak kadar dolu hissediyordum. Baştan ayağı sorunlarla doluydum ve bunun büyük bir bölümü yana yakıla aradığım; soruların cevaplarıydı.

Öğle molası için Veys'ten ayrıldığımda, kararımı çoktan vermiştim. Annemle buluşmalıydım. Ona gördüklerimi anlatmalı, izleyeceğim yolda onunla birlikte hareket etmeliydim. Yalnız halledemeyeceğimin ve annemin de bunu bilmeye hakkı olduğunun farkındaydım. Bunun üstesinden birlikte gelmeliydik, alınacak bir intikam varsa bunu birlikte yapmalıydık. Ama bekleyemezdim. Ne bir sonraki toplantıyı ne de görevin gelişini bekleyemezdim. Hissettiğim yük an be an artarken, bunu yapamazdım.

Adımlarım hızlanırken bunun kafamın içinde dönüp duran düşüncelerin eseri olduğunu ancak duraksamak zoruna kaldığımda fark ettim. Bahçedeydim. Yemekhaneye girmek için binalar topluluğunun ucunda kalan iki kapıdan birini kullanmam gerekiyordu ve o yönde ertelediğim karşılaşmam duruyordu. Oraya gidemezdim. Açlıktan ölecek olsam bile, o kapıya ulaşıp Yekta ile karşılaşamazdım. Beni fark etmişti. Yerinde doğrulduğunda, bana doğru yürümek üzere olduğunu biliyordum. Adımlarım geri gitmek için can atarken, tuhaf davrandığımı fark edip kendimi dizginliyordum. Bakışlarımla çevreyi taradım. Beni bu andan kurtarabilecek herhangi bir detay aradım ve bakışlarım değdiği kişi, geri çekilişimi daha tuhaf kılacak olan nadir biri oldu.

RUH OKUYUCULAR -3-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin