Merhaba arkadaşlar! Yeni hikayem Ateş Kuşunun ilk bölümü ile sizlerleyim. Daha önce Afet Kızlar olarak yayınlamıştım ama ismi ve kapağı hikayeme uymadığı için değiştirdim. Umarım ki, bu hikayemi de severek ve beğenerek okursunuz. Bu hikayemde de diğerlerinde de olduğu gibi, gerçek hayattan alınmış yaşan hikayeleri olacak.
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin ve beni takip etmeye devam edin. Sizi seviyorum.
Sabahın ilk ışıkları gökyüzünü aydınlatırken, genç kız uykusunun en derin ve tatlı yerindeydi. Rüyasında, bir ormanın içinde geziniyordu. Yeşilin bütün tonlarını hayranlık içinde seyrederken, güzel kuş cıvıltıları da ona eşlik ediyordu. Bir taraftan etrafında ki rengarenk kır çiçeklerini kokluyor, bir taraftan da kuş cıvıltılarını dinlemeye devam ediyordu. Burası buram, buram huzur kokuyordu. Bir an durdu ve etrafına bakındı ama hiçbir yerde tek bir kuş dahi göremedi.
" Peki bu kuş sesleri nereden geliyor?" diye düşünse de bir yaban gülünün üzerine konmuş muhteşem güzellikteki kelebeği görünce, aklındaki tüm düşünceleri bir yana bıraktı ve kelebeğe dokunmak için elini uzattı. Ama kelebek bir anda ortadan kayboldu. Genç kız hayal kırıklığı içinde dudaklarını büzdü ve sakin adımlarla ormanın içinde yürümeye devam etti. O yürüdükçe, kuş sesleri de yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Hatta bu sesler öyle çoğaldı ki, beyninin içini zorlamaya başlamıştı. Genç kız iki kulağını sıkıca kapattı ama duyduğu kuş sesleri bir türlü bitmek bilmiyordu. Sonunda, huzursuz bir şekilde gözlerini aralamak zorunda kaldı ama hala rüyasında duyduğu kuş sesleri, kulağının içinde yankılanmaya devam ediyordu. Kulaklarını tıkadı ve yastığını kafasına çekti ama pek bir faydası olmadı. Hem gözüne giren gün ışığı hem de bitmek bilmeyen kuş sesleri yüzünden tüm uykusu kaçmıştı. Bir süre sonra, dayanamayarak yerinden kalktı. Sinirli bir şekilde, ayağını sürüyerek sokak kapısına doğru yöneldi. Rüyasında duyduğu kuş seslerinin kapısının ziline ait olduğunu anlamıştı. Kapıda büyük bir inatla zile basmaya devam eden kişiye ağız dolusu bir küfür savurdu.
Kapıyı uykusunu alamamış olmanın verdiği sinirle açtığında, karşısında gördüğü kişiler ile homurdandı. Sonrada aynı sinirle gelenlerin yüzüne kapıyı kapattı. Ama kapıyı kapatamadan, kapının arasına giren bir ayak ile genç kızın tüm hayalleri suya düştü.
Bugün, günlerden cumartesi idi ve İrem'in tatil günüydü. Bir gün olsun geç kalkmak ve dinlenmek istiyordu. Ama her zaman ki gibi bu iki cadı, bunu ona çok görmüştü. Sabahın köründe daha kargalar bokunu yemeden, her zaman olduğu gibi, soluğu onun evinde almışlardı.
" Bunlar cadı falan değil. Kesin zombi bunlar, zombi. İnsan olsalardı, bu saatte kalkıp beni rahatsız etmezlerdi." diye söylendi genç kız.
Kapının itilmesi ile içeri giren iki kız, sanki gün ortasındaymış gibi, neşeli ve dinç görünüyordu. Genç kız sinirle yanaklarını şişirdi ve kollarını göğsünün altında kavuşturdu. Tek ayağı ile ritim tutarken, onu umursamadan mutfağa geçen iki arkadaşına kaşlarını çatarak baktı." Saatin kaç olduğundan haberiniz var mı sizin? Ayrıca sizin eviniz yok mu? Her dakika buradasınız?"
İrem'im sorusunu duymazdan gelen iki kız, birbirleri ile muhabbet ediyor ve İrem'i çekiştiriyordu. Karşısında, onun ne düşündüğünü umursamayan iki cadı vardı ve o ne söylerse söylesin bu iki cadı, genç kızı yok sayarak hareket ediyordu.
İrem delirmek üzere olduğunu hissetti. Sinirden saçlarını yolmak üzereydi. Bu kızlar yüzünden bir gün olsun huzurlu bir uyku uyumayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Kuşu
General FictionFarklı kültürler olmasa da, farklı iki aileden gelen iki insanın hayat hikayesi. Birisi sevgi ve şefkat ile büyütülen bir adam . Diğeri ise sevgiyi başkalarında aramış bir kadın. Bakalım ikisinin hayatı, bir şekilde kesişince neler olacak.