14. Bölüm.

1K 82 17
                                    

Keyifli okumalar diliyorum. Oylarınızı ve yorumlarınızı merakla bekliyorum. Beni takip etmeyi unutmayın!

"Ne!"

"Ne!"

Evet! İrem iki can dostundan da aynı tepkiyi çığlıklar eşliğinde almıştı. Üç kız da imkansızlıklarla sınandıklarını düşünmeye başlamışlardı. Selin duydukları karşısında veryansın etti.

"Bu nasıl bir şey ya! Şaka gibi! Hiç utanmaları yok mu bunların? Birbirlerinin yüzüne nasıl bakabiliyorlar? Sana sarf edilen o kadar hakaretin, onlar için hiç mi önemi yok?"

İrem hüzünlü bir gülümseme ile ailem dediği iki can dostuna baktı. Dudaklarında acı bir gülümseme vardı.

"Benden nefret eden ve görmeye tenezzül dahi etmeyen tüm insanlar bir masaya toplanmıştı."

Genç kız başını eğdi ve bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar konuşmasına devam etti.

"Asıl acı olan şey ne biliyor musunuz? Asıl acı olan şey, o masadaki beş kişinin de içlerinde bir gram sevgi olmaması ve onların bencilliği sayesinde, tek zarar gören kişi de ben oldum. Onlar gülüp eğlenirken, ben hala onların bıraktığı travmalar ile yaşıyorum."

Selin ve Dilara yerlerinden kalktı ve arkadaşlarına güç vermek ister gibi, İrem'e sıkı sıkı sarıldı. Selin arkadaşına sarılırken aklından, arkadaşının Harun'u gördüğündeki hislerinin ne olduğunu öğrenmek geçse de onu üzmemek için sormamayı tercih etti. Dilara ise, arkadaşının saçını bir taraftan sevgi ve şefkat ile okşarken bir taraftan da ona teselli vermeye çalışıyordu.

"Kuzum! Seni çok iyi anlıyorum ama sende artık at gözlüklerini çıkar ve etrafına bak. Bir elin parmaklarını geçmeyen birkaç kendini bilmez için hayatını karartma. O insanların ne kadar onursuz ve gurursuz olduğunu da bu gece görmüş oldun. Sence bu insanlar için hayatını mahvetmeye değer mi? Her zaman söylediğim gibi, önüne gelen herkesi onlarla bir tutma. Herkes onlar gibi sevgisiz değil ki. Bizim ailelerimizin içindesin. Onların seni nasıl sevdiklerini de biliyorsun. Hem senin de söylediğin gibi senin tek ailen biziz. Bu yüzden lütfen seni sevenleri üzme."

İrem arkadaşlarının kollarında çıktı ve gözünden süzülen yaşları sildi. İki can dostuna sevgi ve minnetle ile baktıktan sonra, zorlukla gülümsedi. Ortamı yumuşatmak çabası ile arkadaşlarına takıldı.

"Aileden olmak o kadar kolay değil. Sizin ailenize girmem için kardeşlerinizden biri ile evlenmem şart."

Selin yamuk bir gülümseme ile arkadaşını süzdü.

"Benim abim yok ama Pelin'i istersen onu gözü kapalı sana vermeye razıyım."

İrem burnunu çekerek kıkırdadı.

"Aman Allah yazdıysa bozsun. Senin çatlak kardeşini kim ne yapsın ama Dinçer'e asla hayır demem. Adam Yunan tanrıları gibi ortalarda salınıp duruyor. Kim olsa o adama bakar be kardeşim. Bir doksanlık boyu, kapkara gözleri ve çenesindeki ayva gamzesi ile adam bütün kadınların hayalini süslüyor. Onu gören tüm hemcinslerimiz, karşısında güneşi gören kar gibi eriyor."

Dilara arkadaşının sözleri üzerine neşeli bir kahkaha attı.

"Dinçer'i öyle bir anlattın ki, abim olmasa ben bile âşık olacağım."

Selin'in yüzü farkında olmadan asılmıştı. Dilara ve İrem arkadaşlarının yürek ağrısının hala devam ettiğini görünce, ona belli etmeden birbirlerine kısa bir bakış attılar.

"Aman İrem! Bir Selin olayını daha kaldıramam. Ama istersen ben seni nikahıma alabilirim."

"Aman canım. Ne seni ne de o ego yığını abini isterim. Ama biraz önceki sözlerinde çok haklısın. Bundan sonra etrafıma duvar örmeyeceğim ve gelen teklifleri asla karşılıksız bırakmayacağım. Hem bakarsın karşıma beyaz atlı prensim çıkar. Ne dersin?"

Ateş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin