25. Bölüm

982 85 13
                                    

    Merhabalar canlarım. Yeni bir bölüm ile yine karşınızdayım. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlarınız ve oylarınız beni tetikliyor. Yorum gelmediğinde içimden yazmak hiç gelmiyor. Hikayemin beğenilmediğini düşünüyorum. Bu da benim motivasyonumu düşürüyor. Ne kadar yorum yaparsanız ve oy verirseniz, emin olun bölümler o kadar çabuk gelecek. Sizi seviyorum. TAKİP tuşuna basmayı  da unutmayın.


       İrem, karşısında kendisini hayran bakışlar ile süzen adama tiksinerek bakıyordu. Bu adamı görmek genç kızın midesini alt üst etmişti ve sinirden bütün eklemleri titriyordu. Genç kız geçmişinden kurtulmak için ne kadar çabalarsa çabalasın, onun bir pranga gibi ayağına yapıştığını hissediyordu. Bu adam yıllar sonra neden onu bulmuştu ve hangi yüzle karşısına çıkmaya cesaret edebilmişti. Hiç utanması yok muydu bu adamın? O, bu düşünce girdabının içinde boğulmak üzereyken, Harun'un sözleri ile kendine geldi.

"Tamam. Sana dokunmayacağım özür dilerim."

İrem kaşlarını çatmış ve tüm korunma kalkanlarını devreye sokmuştu.

"Neden buradasın Harun? Benim iş yerimi nereden öğrendin?"

Genç adamın dudakları hüzünlü bir gülümseme ile kıvrıldı.

"Sana da çok trajikomik geleceğine emin. Dün annem seninle karşılaştığını söyledi ve bana iş yerinin adresini verdi."

İrem, Harun'un sözleri karşısında, dudaklarından sadece alaycı bir ses çıktı.

"Hah."

Harun karşısındaki kıza özlem ile bakıyordu. Çünkü onu yıllardır unutamamıştı. İrem'i unutmak için çok çabalamış ama yüreğine bir türlü söz geçirememişti. Ne kadar büyük bir hata yaptığını ve İrem'i ne kadar incittiğini, yıllar içinde çok daha iyi anlasa da elinden hiçbir şey gelmemişti. Son pişmanlık gerçekten de fayda etmiyordu. Şimdi ki aklı olsa, sevdiği kızı asla yalnız bırakmazdı ama o zamanlar çok toydu. Aslında Harun yaptığının toyluk değil, korkaklık olduğunu gayet iyi biliyor ama gerçeği bir türlü kabullenmek istemiyordu. Yıllarca gittiği her ortamda gözleri İrem'i aramış ve onunla karşılaşmak için dua etmişti. Eğer sevdiği kızı bulursa, onun kalbini tekrar kazanacak ve ailesi ne kadar karşı çıkarsa çıksın, onu bir daha bırakmayacaktı. Yılardır bu düşünceler içinde sevdiği kızı bulmak için yanıp tutuşan Harun, annesinin bir gün önce yanına gelip, İrem ile karşılaştığını söylemesi ile çok şaşırmıştı. Annesinin sevdiği kızın adresini vermesi ve "Ne yaparsan yap ama gelirken yanında İrem'i de bana gelinim olarak getir." dediğinde ise, genç adamın şaşkınlığı katlanarak artmıştı.

Harun'un, teyzesi ve amcası yerine koyduğu iki insanın, İrem'in anne ve babası olacağı hiç aklına gelmemişti. Çünkü İrem ile tek bağlantıları olan yazlığı, ailesi ertesi yıla kalmadan satmış ve sevdiği kız ile olan tüm bağlarını da kopartmıştı. Sevdiceğinin bu kadar yakınında olacağını, genç adam hiç aklına bile getirmemişti. Şimdi ise, Allah tekrar İrem'i ona hediye olarak göndermişti ve Harun bundan sonra, asla onu üzmeyecek, değerli bir mücevher gibi koruyup kollayacaktı. Onu üzmemek için her istediğini yapacak, bir dediğini ikiletmeyecekti. Yeter ki sevdiği kız onu affetsin, o başka bir şey istemiyordu.

Harun genç kızı hayranlık içinde süzerken, İrem de iş adresini Harun'un annesine kimin vermiş olabileceğini düşünüyordu. Kesin bu işte annesinin de parmağı vardı. Eğer adresini annesi verdi ise, bunu annesine tek bir kişi verebilirdi o da çok sevgili kuzeniydi. Genç kız dişlerinin arasında tısladı.

"Özge abla.."

Harun İrem'in sözleri ile kendini toparladı ve hayran bakışlarını genç kızdan çekmek zorunda kaldı.

Ateş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin