24. Bölüm.

975 85 16
                                    

 Merhaba canlarım, sizleri beklettiğim için çok üzgünüm ama bunu telafi etmek için uzun bir bölüm ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin ve beni takip edin. Seviliyorsunuz.


Dinçer günün ilk ışıkları ile gözlerini açmıştı. Hafta sonu olmasına rağmen, erkenden uyanmış ve kendisini dışarı atmıştı. İçinde bitmek tükenmek bilmeyen bir coşku hissediyordu. Genç adam kabına bir türlü sığamıyordu. Zeytin gözlü dilberinin de ona karşı yoğun hisler beslediğini bilmek, içindeki coşkuyu daha da körüklüyordu. Sevdiği kıza, ona olan hislerini anlatmak ve Selin'i kollarının arasına almak için yanıp tutuşuyordu Dinçer. Selin'e bundan sonra uzaktan bakıp iç çekmek ve sadece uykularında ateşini söndürmek istemiyordu. Onu her an yanında olmak, bağımlısı olduğu muhteşem kokusu ve sıcak teni ile harmanlanmak istiyordu. Artık asi güzeli sadece hayallerini süslemeyecekti. Dinçer ona dokunabilecek, o güzel dolgun dudaklarının tadına bakabilecekti. Aylardır bunun hayali ile uykuya dalmıştı ve şimdi bu hayallerinin gerçek olmasına sadece bir adım kalmıştı. Küçücük bir adım.

Bu düşünceler yüzünden de sabahın erken saatlerinde kalkmış ve üzerindeki heyecanı atmak için sahilde uzun bir süre koşmuştu. Koşu ona her ne kadar iyi gelse de eve geldikten sonra zaman bir türlü geçmek bilmemiş ve aynı gerginlik ile heyecan ruhunu sıkıştırmaya başlamıştı. Her ne kadar akşam yaşanan gerginlik yüzünden kızları yalnız bırakmak ve onlara zaman vermek istese de dakikalar geçtikçe yerinde duramaz hale gelmişti. Sakinleşmek için müziği ve kitaplara sığınmak istemiş ama ne müziğin güzel ahengi onu yatıştırmış ne de okuduğu kitabın bir kelimesini anlamıştı. Düşünce okyanusunda yüzerken ona hiçbir şey fayda etmiyordu. Genç adam sevdiği kızla yüzleşmediği sürece de fayda etmeyecekti.

Sonunda kendisine yaptığı işkenceyi bitirmesi gerektiğine karar verdi. Selinle konuşmalı ve hislerini sevdiği kıza anlatmalıydı. Yerinden kalktı ve heyecan içinde soluğu kızların kapısında aldı. Zile basıp kapının açılmasını beklerken, sevdiği kızın onu kırgın ve buğulu gözler ile karşılayacağı hiç aklına gelmemişti. Genç adam karşısında gördüğü manzara yüzünden bir an kalbinin sıkıştığını hissetti. Kim üzmüştü sevdiceğini? Kimin yüzünden o güzel gözleri bulutlanmıştı? Hele ki, Selin'in ona karşı tutumu hem genç adamı kızdırmış hem de kırmıştı. Dinçer ne hayaller içinde onun yanına gelirken, Selin onun hem yüzünü görmek istemediğini hem de hayatında istemediğini söylemişti.

Dinçer her ne kadar karşısında duran, gözleri yaşlı kıza kırılmış olsa da onu bu şekilde üzgün görmek içini acıtmıştı. Sevdiği kıza bir adım attı ve elini yavaşça uzatıp Selin'in yüzünden süzülen göz yaşlarını sevgi ile sildi. Burada bir şeyler döndüğünü ve bunun Selin'i üzdüğünü anlamıştı ve bunu en kısa sürede öğrenecekti.

Genç adam bakışlarını ondan kaçıran kızın yüzünü iki elinin arasına aldı ve ona bakmasını sağladı. Ona kırgın bakan gözlere, gözlerini kilitledi ve tüm aşkını göstermek ister gibi genç kıza baktı.

"Sen benim güzelimsin ve ölene kadar da öyle kalacaksın Selin. Şimdi bana ne olduğunu söyler misin?"

Selin kızarmış burnunu çekerken, Dinçer'in bakışları Selin'in arkasında muzip bir sırıtışla onları izleyen kardeşine kaydı. Dinçer kardeşine soran gözlerle baktığında, Dilara omuzunu silkti ve hiçbir şey olmamış gibi sırıtmaya devam etti.

"Dilara! Neden Selin'in ağladığını söyler misin?"

Dilara'nın yüzü bir anda değişti ve kendisinden beklenmeyecek bir performans sergileyerek arkadaşının yanına geldi.

Ateş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin