22. Bölüm.

967 88 8
                                    

      

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar!


Denizin sakinleştirici fısıltılarına, martıların çığlıkları eşlik ediyor ve bu iki sesin birleşiminden, insanı rahatlatan olağan üstü bir senfoni ortaya çıkıyordu. Gün ortası olmasına rağmen, güneş insanları bunaltmak yerine, tatlı bir dokunuş ile onları ısıtıyordu. Sahil kenarı cıvıl, cıvıl insanlarla doluydu. Kimileri piknik yapıyor, kimileri ise, arkadaşları ile denizden gelen yosun kokusu eşliğinde, yürüyüş yapıyordu. İnsanların neşeli kahkahaları ve çocukların koşturmaları sahile neşe katıyordu ama tüm bu güzel ambiyans içinde bir bankta oturmuş ve sessizce gözlerini denize dikmiş genç bir adam vardı.

Adam içinde tarif edemeyeceği kadar büyük bir karmaşa yaşıyor ve düşünceleri ile savaşıyordu. Aklındaki ve kalbindeki korkular gün yüzüne çıkmıştı ve genç adam ne yapacağını bilemiyordu. Kendi iç karmaşasına o kadar dalmıştı ki çarşaf gibi görünen denizin üzerinde sortiler atarak, dans eden martıların çığlıklarını bile duymamıştı. Yan tarafında küçük çocukları ile martılara simit atan aileyi de küçük çocuğun çığlıkları ve neşeli kahkahaları sayesinde fark etti. Yavaşça bakışlarını onlara doğru çevirdi.

Kahkahalarla gülen ufaklık en fazla üç yaşındaydı. Babasının elini tutmuş bir taraftan çekiştirirken, bir taraftan da neşe içinde ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Annesi ise, Asrın'ın yan tarafındaki bankta oturmuş, yüzünde mutlu bir gülümseme ile eşini ve oğlunu izliyordu.

Asrın gördüğü bu güzel manzara karşısında gülümsedi. Acaba o da bir gün baba olabilecek miydi? Onunda böyle şirin bir oğlu veya annesi gibi nazlı ve masum yüzlü bir kızı olabilecek miydi? Sevdiği kadın ve ikisinin parçası olan evlatları ile birlikte, sahilde martılara simit atmak ne kadar güzel olurdu. Genç adam hüzün içinde bakışlarını tekrar denize çevirdi. Onun için her şey belirsizdi. İrem'in vereceği tepkiden korktuğu için onu, orada tek başına bırakıp kaçmıştı. Evet kaçmıştı. Korkak bir adam gibi kaçmıştı. Sevdiği kadının karşısında durup, onun vereceği cevabını duymaktan korkmuştu. Gözlerini sımsıkı yumdu ve dişlerini sıkarak tısladı.

"Sen korkak herifin tekisin! Korkak! Korkak!"

Ama korkularının bir sebebi vardı. İrem'in eskiden gelen bir kalp yarası olduğunu ve etrafına kalın duvarlar ördüğünü fark edecek kadar genç kızı tanıyordu Asrın. Eğer İrem ona duygusal anlamda bir şey hissetmiyorsa, ondan kaçacağını ve ilişkilerinin eskisi gibi olmayacağını da çok iyi biliyordu. Zaten genç adamın korkusunun en büyük sebebi de buydu.

Aslında, bu zamana kadar Asrın'ın da büyük korkuları vardı. O da yıllardır kalbinin kapılarını kapatmış ve hiçbir kadının içeri girmesine izin vermemişti. Birkaç ay önce tanıştığı masum yüzlü, ürkek bakışlı kızın kalbini fethedeceğini ilk başlarda hiç düşünememişti. O sadece genç kızın hüzünlü bakışlarının ardında yatan gizemi merak etmişti. Şimdi ise, o kız hiç farkında olmadan, hayatının merkezine oturmayı başarmıştı. Masum yüzlü, narin ve iyi kalpli, güzel kız! Genç adamın tüm hücrelerine milim milim işlemişti. Gülerken gözlerini hafif kısması, şaşırdığında aynı bir balık gibi ağzını açması ve sinirlendiğinde vahşi bir kedi gibi tırnaklarını çıkarması. Her hali ile öyle doğal ve öyle güzeldi ki. Oysa ki İrem görünüş olarak, Asrın'ın hoşlandığı kadın tipine hiç uymuyordu. Onun bu zamana kadar ilgisini Mısra gibi, esmer kadınlar çekmişti. İrem ise kumraldı. O Mısra gibi gösterişli ve havalı kadınlardan hoşlanırdı ama İrem sakin ve naif bir yapıya sahipti.

Asrın bir anda İrem ile Mısra'yı kıyasladığını fark edince, kendisine okkalı bir küfür savurdu. Asla! Asla, o kadınla İrem'i aynı kefeye koyamazdı. Genç adam, aslında bu zamana kadar Mısra'yı sevmediğini ve ona olan ilgisinin sadece bir gençlik hevesi olduğunu daha yeni fark ediyordu. O kadının bencilliğini ve herkese karşı kendini üstün görmesini, genç adam Mısra'nın kendine olan özgüveni olarak yorumlamıştı. Onun kapkara olmuş kalbini görememiş ve ona âşık olduğuna kendini inandırmıştı. Oysa ki İrem, Asrın'ın gönlüne, dış güzelliği ile değil ruhunun güzelliği ile taht kurmuştu.

Ateş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin