31.Bölüm

818 70 9
                                    


Merhaba canlarım. Uzun bir ara verdiğim için üzgünüm. İnşallah bundan sonraki bölümler daha hızlı gelecek. Karantina psikolojisi ve wattpad de yaşadığım sorunlar nedeniyle sizleri bekletmek zorunda kaldım. Yorumlarızı ve oylarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar.


Afet kızlarımız güne her ne kadar stresli ve üzgün başlamış olsalar da Dilara'nın aldığı karar ile keyifleri bir anda yerine gelmişti. İrem hem Dilara'nın kararının sevinci hem de fikrinden vazgeçme korkusu ile çığlıklar eşliğinde Selin'i uyandırdı. Selin uyku mahmurluğu ile ilk önce ne olduğunu algılayamasa da sonrasında o da İrem'in coşkusuna ortak olmuş ve birlikte arkadaşlarını sevdiği adam için hazırlamışlardı. Selin ve İrem hummalı bir çalışmadan sonra, Dilara'yı hayranlık dolu bakışlarla süzerken, Selin uzun bir ıslık çaldı.

"Bebeğim şimdi adın gibi tam bir afet oldun. Doğan'ın seni gördüğündeki yüz ifadesini çok merak ediyorum. Keşke yanınızda olabilseydim. Bana onunla dalga geçmek için en az bir yıllık malzeme çıkardı." dedi, yüzüne en muzip ifadesini takınarak.

Dilara aynadaki aksine bir kez daha baktıktan sonra, derin bir iç çekti.

"Çok heyecanlıyım kızlar! Baksanıza bütün vücudum titriyor. Sizce doğru bir karar mı aldım?"

Dilara dakikalar geçtikçe aldığı kararı sorgulamaya başlamıştı ve bu yüzden de korkuları yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyordu.

Selin ve İrem arkadaşlarının her an fikir değiştireceğini fark edince, onu kollarından çekiştirip, sokak kapısına doğru sürüklediler.

"Hadi! Hadi! Burada ağaç gibi dikileceğine, sevgilinin yanına git ve haftaların özlemini gider. Biz senin en doğru kararı aldığına eminiz. Boşu boşuna ikinizde acı çekiyorsunuz. Hem kendini hem de Doğan'ı bu kadar üzdüğün yeter." dedikten sonra, İrem telefonuna gelen bildirim sesini duydu ve telefonuna gelen mesajı okudu.

"Ay! Dur bende seninle geliyorum. Asrın gelmiş. Aşağıda beni bekliyormuş."

İrem'in gerginliği bir anda hat safhaya ulaşmıştı. Dilara'nın telaşı ile babası ile yapacakları kahvaltıyı unutmuştu. Şimdi ise, aynı stres tekrar gün yüzüne çıkmıştı. İki kızın gerginliği de yüzlerinden rahatlıkla okunuyordu. Selin onlara güç vermek için sıkı sıkı sarılıp, öptükten sonra sırıtarak yanaklarını sıktı.

"Beni meraktan delirtmeyin. İkinizden de en kısa sürede rapor bekliyorum. Tamam mı?"

İki kız da arkadaşlarını sessizce onayladıktan sonra, evden ayrılıp asansörle aşağı indiler. Bu süre içinde ne Dilara'dan ne de İrem'den tek bir kelime çıkmamıştı. Dilara dudaklarını, İrem ise tırnaklarını kemirmekle meşguldü. Aşağı indiklerinde, kızları kendisine aşık eden gülümsemesi ile Asrın'ın arabaya yaslanmış, İrem'i bekliyordu. Kızlar Asrın'ı gördüklerinde sakin adımlarla ona doğru yürürken, İrem karşısındaki adama bakarken derin bir iç çekti. Bu adam her zaman bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı? Hele ki o gülüşü bir gün genç kızın kalpten gitmesine sebep olacaktı. İrem kendisini toparladıktan sonra, aynı Dilara gibi gülümseyerek, genç adamın yanına gitti ve nişanlısının onu kolları arasına almasına izin verdi. Asrın sevdiği kıza sarıldıktan sonra, Dilara'yı süzerek aynı Selin gibi uzun bir ıslık çaldı.

"Hayırdır baldız? Sabah sabah bu ne şıklık? "

Dilara heyecandan al al olmuş bir halde, eli ile yüzünü yelpazelerken cevap verdi.

"Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Doğru mu yapıyorum, yanlış mı yapıyorum? Onu en kısa zamanda göreceğim. Hadi size iyi günler." dedikten sonra, aracına bindi ve yanlarından ayrıldı.

Ateş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin