" Asrın Bey! Asrın Bey!"
Genç adam haftanın yorgunluğu ile odasından çıkmış, dalgın bir şekilde asansöre doğru yürüyordu. Sekreterinin sesi ile bıkkın bir nefes verdi ve yapmacık bir gülümseme ile sekreterine döndü.
" Buyurun Yaren Hanım."
Genç kadın patronunun bezgin yüzünü kısa bir süre süzdükten sonra, yüzünde mahcup bir gülümseme belirdi.
" Şey, efendim. Bu evrakları imzalamayı unutmuşsunuz."
Asrın karşısındaki kadının mahcup tavrı ile, yorgun bir gülümseme yolladı sekreterine.
" Bugün, gerçekten de çok yorucu bir gündü Yaren. Hatırlattığın için teşekkür ederim." dedikten sonra, Yaren'in elindeki evrakları hızlıca imzaladı.
"Benden bu kadar Yaren. Beni arayan olursa Astral seyahatte olduğumu söylersin." dedikten sonra, asansöre bindi ve ona şaşkın gözler ile bakan sekreterine, gülümseyerek göz kırptı.
Asansörden indiğinde, şirketin dışında park halinde olan aracına bindi ve hızla evine doğru yola çıktı. Bu hafta genç adam için çok yoğun ve yorucu geçmişti. Hele bugün Asrın için sanki cehennem azabı gibiydi. Yapılması gereken tüm işler ve terslikler aynı günü bulmuştu. Bir taraftan üretici firma ile görüşüp ürünleri teslim süresine kadar yetiştirmeleri için zorlamış, diğer yandan da gümrükte çıkan karışıklıkla uğraşmıştı. Ama her zamanki gibi üstün iş zekâsı ve dayanılmaz ikna gücü ile tüm sorunların üstesinden gelmeyi başarmıştı. Bu da Asrın'a stres ve yorgunluk olarak geri dönmüştü. Artık o da pek genç sayılmazdı. İki ay sonra otuz üç yaşında olacaktı. Derin bir iç çektikten sonra, aklına gelen fikir ile arkadaşı Doğan'ı aradı.
" Alo. Doğan!"
" Selam kaptan! Nasılsın?"
" Çok yorgunum usta! Çok yorucu bir gündü. Dinlenmeye ve beynimi boşaltmaya çok ihtiyacım var. Seni de bu yüzden aradım. Sinan'ı da arasak, hafta sonunu Ağva da ki evde geçirsek nasıl olur? Üçümüze de iyi gelir diye düşündüm. Ne zamandır bir araya gelip kafa dinlemiyoruz. "
" Bana uyar Asrın. Ben Sinan'a haber veririm."
"Tamam dostum. O zaman orada buluşuruz. Ha, senden bir isteğim daha olacak. Gelmeden önce benim eve uğrayıp, Ares'i de alır mısın? Ben motorla gitmek istiyorum."
" Ya oğlum o koca şapşal, arabamın her yerine salyalarını akıtacak!"
Asrın arkadaşının sözleri ile gülümsedi.
" Oğluma hakaret etme Doğan! Dua et seni seviyor. Sevmediklerine nasıl davrandığını çok iyi biliyorsun. "
" Tamam abicim. Tamam! Savaş tanrısının arabama teşrif etmesi, benim için bir onurdur."
" Hadi oğlum, hadi. Gevezeliği kes de Sinan'ı ara. Ben önce eve gidiyorum. Oradan motoru alıp yola çıkarım. Anahtar her zaman ki yerinde."
" Tamam abi orada görüşürüz."
Asrın evin kapısını açıp içeri girdiğinde, üzerine atlayan atmış kiloluk dev cüssesi ile Ares, onu karşıladı. Ares, Rottwieler cinsi bir köpekti. Görünüşü her ne kadar ürkütücü olsa da tanıdığı ve sevdiği insanlara karşı aynı bir çocuk gibiydi. Sürekli ilgi ve oyun isteyen afacan bir çocuk. Genç adam onu henüz birkaç aylıkken almıştı ve dört senedir ikisi, birbirlerine can yoldaşı olmuştu. Asrın yüzüne bulaşmış olan Ares'in salyalarını silerken, bir taraftan da köpeğin başını okşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Kuşu
General FictionFarklı kültürler olmasa da, farklı iki aileden gelen iki insanın hayat hikayesi. Birisi sevgi ve şefkat ile büyütülen bir adam . Diğeri ise sevgiyi başkalarında aramış bir kadın. Bakalım ikisinin hayatı, bir şekilde kesişince neler olacak.