23. Bölüm.

933 86 14
                                    


      Genç kız gerçekten de duygusal anlamda fırtınalı bir gün yaşamıştı. Hüzünlenmiş, aile özlemi çekmiş, hakarete uğramış, korkmuş ve sonunda da sevdiği adamın da onu sevdiğini öğrenip mutlu sona ulaşmıştı. Asrın'ın da kendisine karşı aynı duyguları beslediğini öğrenmek, İrem'i sevinçten deliye döndürmüştü. Tek istediği bugünü bitirmek ve gün boyu yaşadığı olumsuz her detayı unutup, yastığına başını koyduğu an, sevdiğinin hayali ile gözlerini kapatmaktı. Ama her zamanki gibi kader yine ağlarını örmüş ve onun mutlu olmasına izin vermemişti.

Karşısında duran bu iki kadın yüzünden, yıllarca hayatı kendine zindan etmişti. Ama onun yaşadıkları, bu iki kadının pek de umurlarında olmuş gibi durmuyordu. Onlar gencecik bir kızın hayata olan tüm ümitlerini hiç düşünmeden yok etmişlerdi. Ama her ne olursa olsun, İrem ayakta kalmış ve bir anka kuşu gibi küllerinden tekrar doğmuştu.

Hayat ne kadar acımasız olsa da bazen hiç ummadığınız anda size güzel hediyeler de verebiliyordu. Genç kızda en kötü günlerinden birinde almıştı o iki güzel hediyeyi ve onlar sayesinde hayata tutunmuştu. Onlar genç kızın dostu, kardeşi ve kabul ettiği tek ailesi olmuştu. Şimdi karşısındaki kadına, her ne kadar anne dese de aslında içi bomboş bir kelimeden ibaretti. Birçokları için anne kelimesi, koşulsuz insanı koruyan, kollayan ve sevgi veren kucak anlamına gelse de İrem için o kucak Afet kızların sevgi dolu, şefkatli kucakları olmuştu. O yüzden, her ne kadar annesini gördüğünde duygu karmaşası yaşasa da dışarı çıktığında ona teselli verecek kolların olduğunu bilmek, İrem'in içini rahatlatıyordu. Genç kız annesinin sorusu ile dikkatini topladı ve ona yapmacık bir gülümseme gönderdi.

"Nasılsın İrem? Seninle çok uzun zamandır görüşemiyoruz kızım."

İrem başını hafifçe arkaya çevirdi ve iki can dostuna baktı. Onların bakışlarında gördüğü sevgi ve destek İrem'in tek güç kaynağıydı. Genç kız arkadaşlarına hüzünlü bir tebessüm gönderdikten sonra, tekrar annesine döndü.

"Gördüğün gibi gayet iyiyim anne. Peki sen nasılsın? Babam nasıl?"

"Bende iyiyim kızım. Baban Ankara da her zamanki gibi hastalarını bırakamadı. Sen İstanbul'a mı taşındın? Ben seni Muğla'da biliyordum."

Genç kız, annesini küçümseyerek süzdü ve aynı yapmacık gülümseme ile onu cevapladı.

"Her zaman çok ilgili bir anne olduğun için, bu o kadar da şaşırtıcı gelmedi bana." dedikten sonra, başı ile annesini selamladı.

"İzninizle. İyi..."

İrem lafını bitiremeden, annesi sözünü kesti ve yanındaki kadını işaret ederek "Seni arkadaşımla tanıştırayım." dedi.

Annesinin sözleri İrem için son noktaydı. Sinirden ellerini yumruk yapmıştı. Bilinçsiz olarak dişlerini gıcırdattıktan sonra, iki elini önündeki masaya koydu ve annesine doğru eğildi.

"Biliyor musun anne arkadaşlarında aynı sana benziyor. Onun için tanıştırmana hiç gerek yok. Sana küçük bir sır vereyim mi? Bu karşında oturan kadın var ya, bir zamanlar senin kızını orospulukla itham edip, evinden kovmuştu. Sana ve babama ağıza alınmayacak hakaretler etmişti ama sizin hakkınızda söylediklerinde ne kadar haklı olduğunu, şimdi daha iyi anlıyorum. Tam da kendine göre dostlar bulmuşsun. Tebrik ederim."

İrem'in sözleri üzerine, annesi önce şaşkın bakışlarını, karşısında mahcup bir şekilde oturan arkadaşına çevirdi. Daha sonra da aynı bakışlarla kızına döndü. Kadın ne olduğunu anlamaya çalışırken, İrem'in de tüm enerjisi tükenmişti. Genç kızın hemen arkasında duran Asrın, sevdiği kızın titrediğini fark etti ve İrem'e destek olmak için onu kollarının arasına aldı. Genç adam sevgilisini en kısa sürede o ortamdan çıkarması gerektiğini anlamıştı. Eğer İrem biraz daha bu kadınlarla bir arada kalırsa, daha kötü olacaktı. Genç adam kolları arasındaki kızı, oradan çıkarmak için yönlendirdiğinde, masadaki kadının sorusu ile onlara döndü.

Ateş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin