Meral hanım gün boyu gözlerini oğlundan ve Selin den bir an olsun ayırmamıştı. Oğlunun çapkınlığının dillere destan olduğunu çok iyi biliyordu ama bu zamana kadar onun bakışlarında Selin'e karşı bir kez olsun art niyet sezmemişti. Bunun verdiği rahatlık ile yıllar geçmişti ama bugünkü sezgileri her şeyin değiştiğini avaz, avaz bağırıyordu. Çünkü, çapkın oğlunun sözlerindeki imalar, Selin'e olan bakışları ve yüzünde oluşan her mimik, genç kıza olan ilgisini bas bas bağırıyor ve bunların hepsi Dinçer ve Selin cephesinde bir şeylerin değiştiğini gösteriyordu. Ne olmuştu da Selin bu kadar yıldan sonra, Dinçer'in dikkatini çekmişti? Meral hanım misafirleri ile ilgilenirken, bu düşünceler keşmekeşi içinde bocalıyordu. Kimseye belli etmeden Selin, Dinçer ve Yaren üçlüsünü göz hapsine almıştı. Bu üçlü arasında anlam veremediği bir oyun dönüyordu. Dinçer her ne kadar Yaren'e yakın davranıyor gibi görünse de oğlunun gözleri Selin'in üzerindeydi. Dinçer'in, Selin'e bakışları da çok farklıydı. Bir insanın ilgisi ve bakışları ayrı, ayrı kişilerde ise, bunda büyük bir problem vardı ve Dinçer oğlu olsa da Meral Hanım, oğlunun iki kızı da üzmesine asla göz yummayacaktı.
Bakışlarını muhteşem üçlüden çekip, ilgisini Aslı Hanım ve arkadaşının sohbetine verdi. Aslı Hanım gerçekten, oldukça kibar ve bilgili bir kadındı ve Meral hanımda, aynı Ayşe Hanım gibi, onun sohbetinden büyük keyif almıştı. Aslı hanımın anlattıklarını ilgi ile dinlerken, gözü önce odayı terk eden Selin'e, sonra da onun arkasından giden oğluna takıldı. İki kadının sohbetinden iyice kopmuş ve aklı dışarı çıkan iki gençte kalmıştı. Onları takip etmek istemese de neler olduğunu öğrenmeli ve oğluna dur demeliydi. Sohbet eden ikiliye belli etmemek için elinden gelen tüm çabasını kullanarak gülümsedi ve onlardan izin isteyerek yanlarından ayrıldı. Yavaş adımlarla dışarı çıkarken, tüm dileği kuşkularının yersiz olması idi ama banyonun önünde gördüğü görüntü, şüphelerini doğrular nitelikteydi. Gördüğü manzara karşısında gözlerini sımsıkı yumdu ve sakinleşmek için, içinden yavaş yavaş saymaya başladı. Gözlerini açmak istemiyordu. Çünkü gözleri açtığında gördüğü gerçeklikten ve soracağı sorulardan alacağı cevaplar, onu korkutuyordu. Gözlerini açtığında gördüklerinin hayal olmasını ümit ederek, yavaşça araladı ama içindeki tüm ümit kırıntıları da yerle bir olmuştu.
Zorlukla yutkundu ve sesini bulabilmek için genzini temizledi ama ne oğlu ne de Selin onu fark etmişti. İkisi de dünyadan soyutlanmış ve etraflarında olan bitenden habersizdi. Bunların hiç mi korkusu yoktu. Onun yerinde Ayşe veya Recep de olabilirdi. Bu düşüncenin verdiği panikle oğluna seslendi.
"Dinçer!"
Selin, duyduğu ses ile sevdiği adamı tüm kuvveti ile omuzlarından ittirdi. Genç kız panik ve utanç içinde ne yapacağını şaşırırken, Dinçer yakalanmanın verdiği gerginlikle, okkalı bir küfür savurdu ve arkasını döndü. Karşısında onu öldürecek gibi bakan kadını görünce, önce yutkundu. Annesine bu şekilde yakalanmayı asla istemezdi ama olan olmuştu. Hem annesinin Selin'e beslediği hisleri bilmesinde de bir sorun yoktu. Genç adamın yüzündeki çapkın gülümseme tekrar yerini alırken, her zamanki rahat tavrı ile annesini cevapladı.
"Efendim validem!"
Meral hanım oğlunun lakayt gülümsemesini gördüğünde, kaşları daha da çatıldı.
"Bana burada neler olduğunu hemen açıklıyorsun?"
Dinçer bakışlarını annesinden çekti ve başını öne eğmiş olan sevgilisine baktı ve genç kızı belinden tutup kendisine doğru çekti.
"Bir şey olduğu yok validem. Sevgilim çok dik başlı ve inatçı biri olduğu için günlerdir beni süründürüyor. Bende, ona cezamın ne zaman biteceğini soruyordum." dediğinde, Selin genç adamın boşluğuna dirsek attı ve onun kollarından sıyrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Kuşu
General FictionFarklı kültürler olmasa da, farklı iki aileden gelen iki insanın hayat hikayesi. Birisi sevgi ve şefkat ile büyütülen bir adam . Diğeri ise sevgiyi başkalarında aramış bir kadın. Bakalım ikisinin hayatı, bir şekilde kesişince neler olacak.