8. Bölüm.

1.2K 94 13
                                    


       Asrın, İrem'in sözleri üzerine, önce İrem'i sonra da gergin bir halde arkadaşlarını seyreden iki kızı süzdü. Üç kızında, bu sorudan oldukça rahatsız olduğunu görebiliyordu. Ve bu genç adamın, konuyu daha çok merak etmesine neden oluyordu.

"Sebebi özel değilse, neden olduğunu açıklar mısın?"

İrem karşısında meraklı gözler ile ona bakan adama baktı ve derin bir nefes alıp verdi. Sonra bakışlarını arkadaşlarına çevirdi. Onların yüzündeki ifadeden oldukça rahatsız oldukları belli oluyordu. Diğer iki erkek ise, Asrın gibi merak içinde İrem'in cevabını bekliyordu. İrem güç almak ister gibi kısa bir süre gözlerini kapattı. Açtığında ise, meydan okuyan bakışlar ile gözlerini Asrın'a dikti.

"Benim ailem yok. Tek ailem Selin ve Dilara. Beni yalnız bırakmak istemedikleri için buradalar."

Masada derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. Hiç kimse birbirinin yüzüne bakmıyordu. Genç kız söylediklerinin etkisinin bu şekilde olacağını düşünmemişti. Masadakileri tek tek süzdükten sonra sessizliği bozması gerektiğini anladı.

"Neden hepiniz bu kadar sessizleşti anlamadım?"

Asrın gözlerini genç kızın gözlerine dikti. Hüzünlü bir ses ile onu cevapladı.

"Başın sağ olsun. Özür dilerim amacım seni üzmek değildi."

İrem'in gergin olan sinirleri, karşısındaki adamın cevabı ile bir anda boşalmıştı. Genç kız gülmekten katılmak üzereydi. Gözlerinden yaşlar akıyor ama kendisini durduramıyordu. Selin ve Dilara yerlerinden kalktı ve arkadaşlarının yanına gidip, ona destek olmak için sıkıca sarıldılar.

İrem arkadaşlarının desteği ile bir süre sonra kendisine geldi ve ona şaşkın gözler ile bakan adamlara tek tek baktı ve başını utanarak eğdi.

"Kusura bakmayın. Bir anda sinirlerim boşaldı. Biraz önce ki sözlerimden yanlış sonuç çıkarmakta haklısınız. Bunun için üzgünüm. Benim tek ailem Selin ve Dilara bu kesinlikle doğru. Ama annem ve babam, hatta ablam hayatta ve çok sağlıklı olduklarına da eminim."

Asrın, karşısında utanç içinde kıvranan masum yüzlü kızı uzun süre süzdü. Gözlerindeki hüznün sebebini az çok anlamıştı. İnsanın en büyük servetiydi ailesi ve İrem bunun yokluğunun acısını yaşıyordu. Ama İrem'in verdiği bu cevap genç adama yetmemişti. Hatta genç kızın yaşadıklarını şimdi daha da çok merak ediyordu. Ama daha ileri gidemeyeceğinin de farkındaydı ve soracağı bir tek sorunun aralarını bozacağına da emindi. Utangaç bir gülümseme ile İrem'e,

"Esas ben senden özür dilerim İrem." dedi.

Genç kız Asrın'ın özrünü sadece omuzunu silkerek yanıtladı. Ama Asrın yap boz da ki eksik parçaları yerleştirmek istiyordu.

"Peki neden burada yaşamak istiyorsun İrem? Hatırlarsan asıl sorum buydu?"

İrem, Asrın'ın konuyu değiştirmesi sayesinde rahatlamıştı. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu.

"Burayı çok seviyorum. Havasını, doğasını ve en çok da insanlarını seviyorum. Yıllarca büyük şehrin bunaltıcı ve ruhsuz kalabalığı içinde yaşamaktan bunalmıştım. Burada tanımadığınız insanlar size selam veriyor. Perşembe günü gittiğimiz köylü pazarında, beni ailemden çok daha iyi tanıyan insanlar var. Siz belki köylü diye küçümseyecek siniz ama ben onları başıma taç yaparım. Burada huzur var. Biliyorum, şimdi her iki arkadaşımda işimin ağırlığından dem vuracaklar ama ne kadar zor olursa olsun, ben böyle yaşamaktan çok mutluyum."

Ateş KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin