Masadaki tüm gözler şaşkınca İrem'e odaklanmıştı. İrem'in sözleri masadaki üç genç içinde, inanması oldukça zor olan sözlerdi. Bu dakikaya kadar yaşadığı şehri ne kadar sevdiğini gözleri parlayarak anlatan kişi o değil miydi? Daha birkaç saat önce, büyük şehirlerin ruhsuz kalabalığından nefret ettiğini söyleyen kişide karşılarında duran kızdı. Peki, bir anda ne değişmişti de İrem bu kararı almıştı? Önce şaka yaptığını düşünseler de genç kızın sözlerinde ne kadar ciddi olduğu her halinden belli oluyordu.
Selin arkadaşının bu kararının altında yatan gerçeği elbet öğrenecekti. İrem, bu kadar çabuk karar veren biri asla olmamıştı. O alacağı bir çorabı bile, saatlerce düşünen ve ince eleyip, sık dokuyan bir kızdı. Onun âşık olduğu şehirden vazgeçmesini sağlayan sebebi, çok merak ediyordu.
"Asrın, biliyorum ani bir karar oldu ve seni asla zorlamak istemem. Emin ol, kararın her ne olursa olsun kesinlikle alınmam. Sonuçta beni çok iyi tanımıyorsun."
Asrın genç kızın sözleri ile kendisine geldi. Genç kız karşısında mahcup bir ifade ile onun cevabını bekliyordu. Genç adamın yüzü bir anda aydınlandı ve sevimli bir gülümseme ile İrem'e cevap verdi.
"Seninle çalışmaktan gurur duyarım İrem. Bu teklifin beni çok sevindirdi. Aslında aynı teklifi sana yapmak aklımda geçmedi değil ama senin buradan ayrılmak istemediğini düşündüm. Ve hala aynı şekilde düşünüyorum. Gerçekten çok merak ediyorum. Senin bu kararı almana ne sebep oldu?"
Genç kızın gözlerinden hüzün bulutları geçti.
"Sadece ne kadar bencil olduğumu fark ettim diyelim. Olur mu?"
Genç adam İrem'in sözlerini olgunlukla karşıladı ve başı ile onu onayladı. Sebep her ne olursa olsun üç kızın İstanbul'a taşınacak olması, onu gerçekten mutlu etmişti. Mutluluğunun en büyük sebebi ise, can dostunun Dilara'ya olan hislerinin yoğunluğu idi. Tabi ki İrem ile çalışmakta onu mutlu edecekti. Genç kız ile çok kısa bir süre önce tanışmış olsa da arkadaşlarının anlattıklarından ve İrem'in tavırlarından, onun dürüst ve güvenilir bir olduğunu anlayabiliyordu. Onunda ihtiyaç duyduğu böyle bir yardımcıydı.
Selin arkadaşını merak ve endişe içinde incelerken, yanlarına gelen mutsuz çifti fark etti. Doğan'ın da Dilara'nın da yüzlerinden mutsuzluk akıyordu. İki genç sessizce yerlerine oturdu. Sinan da aynı Selin gibi onlardaki tuhaflığı fark etmişti.
"Sizin suratınız neden sirke satıyor bilmiyorum ama bizim keyfimizi bozmanıza asla izin veremem. Size müjdeli haberi büyük bir zevk ile ben vermek istiyorum. Belki asık olan yüzleriniz biraz olsun düzelir. İrem bundan sonra Asrın'ın şirketinde işe başlıyor."
"Ne?"
"Ne?"
İki genç, masada gülümseyerek onlara bakan arkadaşlarına aptal aptal bakıyordu. Sinan yanında oturan Selin'e döndü.
"Bak Selin baştan anlaşalım. İrem, Asrın ile çalışacaksa, sende bizim büroda çalışacaksın. Senin gibi iyi bir avukatı asla Kerem'e kaptırmam."
Sonra gülümseyerek Doğan'a döndü.
"Arkadaş, bize de Asrın'ın şeytan tüyünden az da olsun bulaşmış. Baksana eğer Kerem sabah erkenden gitmek zorunda olmasaydı, işimiz epey zor olurdu."
Doğan'ın keyfi bir anda yerine gelmişti. Biraz önce ki bir karış surat ile oturan adam gitmiş, yerine etrafa gülücükler saçan bir adam gelmişti. Sinan'ın sözleri üzerine, neşeli bir kahkaha patlattı genç adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Kuşu
General FictionFarklı kültürler olmasa da, farklı iki aileden gelen iki insanın hayat hikayesi. Birisi sevgi ve şefkat ile büyütülen bir adam . Diğeri ise sevgiyi başkalarında aramış bir kadın. Bakalım ikisinin hayatı, bir şekilde kesişince neler olacak.