O kadar zaman sonra tekrar Sevdayı görmenin verdiği huzur ile bambaşka hissetmişti Semih. Ancak parmaklarının ucundayken yine sarılamamıştı ona. Nefes nefese kalmıştı. Ağlayarak koşmuştu yanına ama yetişememişti. Kadının verdiği kartı eline alarak aradı numarayı.
“ Merhaba ben otelinizde kalmak için arıyorum da yardımcı olabilir misiniz?”
Sevda’nın yıllar sonra böyle zengin bir çevreye sahip olmasını aklı almıyordu. Telefondaki kadın cevap verdi.
“ Efendim son bir kişilik odamız kalmış otelimize gelirseniz yer ayırtabilirsiniz.”
Semih otelin yerini öğrenir öğrenmez başka bir otobüse binerek hızla vardı oraya. Otelde kalmak için değil Sevdayı bir umut görebilmek için gitmişti. Sekretere otelin yöneticisiyle konuşmak istediğini söyledi. Tam o sıra otelin yöneticisi Zafer bey otele giriş yapıyordu. Sekreter Zafer beyi göstererek “ Yöneticimiz daha yeni geldi. Dilerseniz taleplerinizi ona iletebilirsiniz” Semih adamın yanına o perişan ve hüsran haliyle gitti. Üstü kirlenmiş gözlerinin altı ağlamaktan şişmişti. Her ne kadar Zafer beye seslense de adam duymazdan geldi. En sonunda Semih sesini yükselterek “ Ben Sevda’nın yakın arkadaşıyım onu tanıyor musunuz?” dedi. Adam aniden bakışlarını Semih’e yöneltti. Yakasına yapışarak “ Senin gibi fakir bir adam nasıl benim kızımın ismini ağzına alır kimsin sen!” diye haykırdı. Semih kızım dediğini duyunca adamın sahtekar birisi olduğunu anlamıştı. İçindeki özlemle bağırdı adama. “ Senin gibi zalim bir adam Sevda’nın babası olamaz. Sevda paraya düşkün birisi değildir.”
Adam Semih’in sözlerini işittikçe daha çok sinirlendi. Korumalarına işaret ederek Semih’i dövdürmeye başladı. Semih ağzı yüzü kan içindeyken yüreğini de parçalayan o sesi işitmişti. “ Baba dur. Ben Semih’i tanıyorum o iyi birisi.”
Sevda kan içinde olan Semih’in koluna girerek “ İyi misin?” diye sordu. Semih yıllar boyunca başından geçen ne varsa hepsini ağlayarak Sevda’ya anlattı. Sevda’nın gözleri dolmuştu. Semih sözlerine devam etti. “ O senin gerçekten baban mı?” Sevda yutkundu gözlerinden bir çift damla yaş süzüldü. “ Sana anlatmam gerekenler var.. .” Derken az önce otobüste Semih’e kartı uzatan kadın Sevdayı kolundan tutarak “ Kızım hadi gidelim babanı yine sinirlendirmeyelim.” Dedi ve oradan uzaklaştırdı. Sevda’nın annesi Semih’in Sevda için çırpınışlarını gördükçe daha çok seviyordu onu ama eşinin kızına eziyet etmemesi için onu oradan uzaklaştırmalıydı. Semih “ Gitme!” diyerek bağırdı Sevda’nın arkasından. Sevda göz yaşlarıyla baktı arkasına son kez ve arabaya bindi. Zafer bey Semih’i dışlayarak otelin önünden kovdu. “ Defol git miskin herif! Bir daha seni otelimin çevresinde görmeyeyim. Semih yumruğunu ve dişlerini sıkarak uzaklaştı oradan. Bir çift karton alıp otelin önündeki bahçeye yattı. Her gün Sevdayı orada tekrar görebilmeyi umut ediyordu. Sevda’nın sözleri aklına kazınmıştı. Anlatacağım şeyler var dediğinde yüreği sıcak su buharının aynaya vurmasını ardından buğulanması gibi buğulanmıştı. Günlerce bekledi Semih Sevdayı. Artık parka gelenler onu tanır olmuşlardı. Bulunduğu civarın dilencisi olarak adı çıkmıştı. Semih’in tek derdi Sevda’nın anlatacağı şeyleri dinlemekti. Acaba kendisi de Semihten mi hoşlanıyordu? Belki de sevgisini böyle zalim bir babası olduğu için korkusuyla hep içinde saklamıştı. İşte bir umutla bekliyordu Semih Sevdayı.
Yine bir gün kuşların cıvıltısıyla yeni bir güne gözlerini açan Semih’in karton kağıtlar üzerinde yatmaktan boynu tutulmuştu. Eliyle boynunu ovalayarak otelin önüne baktı. Zafer bey korumalarıyla yine oteline gelmişti. Artık sabredemeyerek seri bir şekilde yürüdü yanına. Sert elleriyle adamın boğazına yapıştı. “ Bana Sevda’mı ver pislik herif, bana onun yerini söyle!”. Adam hemen korumalara işaret ederek Semih’i hareketsiz hale getirdi. Semih öfke dolu gözlerle yalvararak adama bakıyordu. “ Ne olur yalvarırım Sevda’nın yerini söyle dayanamıyorum artık” Semih hüsran bir haldeydi. Adam korumalarına işaret ederek “ Bana bak dilenci? Ben seni bir daha otelimin çevresinde görmeyeceğim demedim mi? Ne arıyorsun burada hala?” dedi ve ölesiye dövmelerini istedi. Sonra tekrar elini havaya kaldırarak durmalarını işaret etti. Semih kanlanmış gözleriyle adama bakıyordu. Zafer’in telefonu çalmıştı. Arayanın kim olduğunu merak ederek pür dikkat telefona odaklanmıştı. Adamın konuştuğu kişi karısı olmalıydı ve tam o sıra Sevda’nın yerini ağzından kaçırdı. “ Sevda’ya söyle bugün yemeğimizi Grand restorantta yiyeceğiz.”
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Ö(z)lüyor musun?
RomanceYanan bir odunun ateşi tekrar geri sönemez, Asla aynı yağmur damlası aynı yere inemez, Dert dertsizle giderilmez. Korku kaçtıkların kadardır. Cesaret yüzleştiklerin. Vicdan karakterin. Hayatı yaşadığın kadar mısın? Yoksa acısı kadar mı? Tebes...