Zeynep polislerin arkasından koştu. Yüreği parça parça olmuştu. Arif amcanın bakışları geride bıraktıklarına doğru özlemle ve hasretleydi. Zeynep hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. İlk kez baba şefkatini hissetmişti Arif amcanın kollarında. İlk kez derinliklerine kadar baba demek istemişti bu adama.
Hızla koştu arkasından. Polislerin ellerine asılarak ayırdı elleri birbirinden ve Arif amcanın kucağına atladı.
“Baba, babacığım, bırakma beni babacığım!” Polisler Zeynep’in kimi zaman hıçkırıklı ağlamasından kesilen, kimi zamansa boğazına düğümlenen o hüzün dolu sözleri en içten hissettiler. Arif amcanın elinden tutan diğer polis Zeynep’i zoraki kucağına alarak Arif amcadan ayırdı. Arif amca kırklı yaşlarda boyu uzun sesi her seferinde uykudan kalkmış gibi kalın, saçları kıvırcıktı. O temiz suratına kan kırmızısına dönen gözlerinden bir çift damla yaş süzüldü. İçler parçalayıcı bir şekilde ağlıyordu Arif amca. “Kızım...” diye seslendi ağlayarak Zeynep’in arkasından. “... abine iyi bak sizi asla yalnız bırakmayacağım en kısa zamanda tekrar sizinle olacağım.” Gülsüm teyze ve Zeynep ağlayarak izlediler Arif amcanın gidişini. Zeynep hastaneye koştu. Gülsüm teyze tutamamıştı Zeynep’i. “ Kızım dur nereye gidiyorsun?”
Zeynep durmak bilmiyordu koştu ve koştu. En sonunda abisinin odasına heyecanla girdi. “ Abi, babamızı polisler götürdü.” Ömer pek umursamamıştı. Ancak Zeynep’in böyle yıkkın olduğunu görünce de içi içine sığmamıştı. Zeynep ve annesi onun için her şeydi. “ Bırak kardeşim. Allah bilir yine ne haltlar karıştırmış, kimlere kötülük etmiştir.” Zeynep çocuk olduğu için hiç düşünmeden sözlerine devam etti. “ Hayır abi babam annemizi öldürdü. Bizim bundan sonraki ailemiz Arif amcalar ve Arif amcayı da polisler götürdü. Ne olur abi bir şey yap!” Zeynep’in ağlayışını gördükçe Ömer yıkıldı. Sözlerini işittiğinde daha çok yerin dibine battı. Annesi onun her şeyiydi. Onu ayakta tutan tek parçaydı annesi ve o cani adam annesini elinden almıştı. Duraksadı Ömer. O sıra içeri Gülsüm teyze girdi. Ömer’in durgun bakışlarını görünce içinden mırıldandı. “ Kızım sen ne yaptın?”. Ömer yattığı yerden doğruldu. “ Baba!” dedi umutla. Onun için zamanından ve hayatından feragat eden Arif amca artık onun canı bildiğiydi. Sığınmak için tek dayanağıydı. Böyle acı bir günde kardeşine ve kendisine sahip çıktığı gibi o da babasına sahip çıkacaktı.
Gülsüm teyze olanlara şaşkındı. Ömer öfkeyle ve azimle yatağından kalktı. “ Anne babamı almaya gidiyoruz bana yardım et!”
Onlar şimdiden Arif amca ve Gülsüm teyzeyi sahiplenmişlerdi. Gülsüm teyzenin yüzü saadet ile dolmuştu. Ömer’in hastanede kalmasını istese de kocasına tekrar sarılmak, yeni ailesiyle evinde huzurlu huzurlu oturmak istiyordu. Yardım etti Ömer’ e. Ömer otobüsten iner inmez karakola doğru hırçın adımlarla yürüyordu. Bakışları sert, yüreğine inancı sonsuzdu. Annesinin kanını yerde bırakmayacak, kendisine evladım diye sahip çıkan Arif amcayı yalnız koymayacaktı. İçeri girdi ve “ Ben Arif ERDEM’ in oğluyum babamı görebilir miyim? Polisler Ömer’in omzuna elini atarak “ Dur bakalım evlat nereye? Bize ilk olarak ismini söyle” dedi.
“ Ömer benim adım, Ömer Aksoy. O benim üvey babam ama ben hiç onu üvey bilmedim.”
Polisler çocuğun ismini duyunca çok şaşırmışlardı. İhbar da ‘Arif ERDEM Ömer AKSOY’u öldürmeye teşebbüs etti’ diye ismi verilen mağdur şimdi “ O benim babam” diyordu. Polis yere eğildi ve Ömer’in gözlerine baktı. “ Oğlum bize ihbar Arif ERDEM’ in seni öldürmeye çalıştığına dairdi. Emin misin?
Ömer öfkeyle hakikati söyledi. “ Memur bey beni Arif ERDEM değil. Öz babam olan Semih AKSOY öldürmek istedi.”
Ömer tüm nefretini ses tonuyla dökmüştü.
Polisler şaşkınlık ve can parçalayıcı bu kelimelerle birbirlerinin gözlerine baktılar. İşler tamamen sarpa sarmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen de Ö(z)lüyor musun?
RomanceYanan bir odunun ateşi tekrar geri sönemez, Asla aynı yağmur damlası aynı yere inemez, Dert dertsizle giderilmez. Korku kaçtıkların kadardır. Cesaret yüzleştiklerin. Vicdan karakterin. Hayatı yaşadığın kadar mısın? Yoksa acısı kadar mı? Tebes...