&5

2.9K 281 147
                                    

(Rosé)

Yine Park Jimin'in dersinden çıkmıştık. Bizimkilerle oturuyorduk. Jungkook yine benim hakkımda hipotezler uydurup duruyordu.

"Belki de jiminle kardeşinizdir?"

"Saçmalama jungkook. Hiç benziyorlar mı sence?" dedi Lisa.

Jungkook tekrar düşünüp konuştu. "Belki de üveydir."

Aniden ayağa kalkıp onlara baktım. "Yeter artık ben dayanamıyorum. Gidip sorucam."

Tam gidicekken jungkook kolumdan tuttu. "Dur bizde gelelim."

Başımı hızlıca salladım ve omzumdan bakarak konuştum. "Gerek yok. Belki de yalnız konuşmak ister. Hemen gelicem."

Sınıftan hızlıca çıktım ve onun odasına yürümeye başladım. Gerçekten bu durumdan sıkılmıştım ve herşeyi öğrenmek istiyordum.

Odasının önüne geldiğimde kapıyı hızlıca tıkladım. İçeriden gel sesi gelince içeriye girdim.

Park jimin beni görünce şaşırmıştı. Ne yani normal bir öğrenciydim neydi bu kadar şaşırılacak.

"Hocam. Rahatsız ettiysem özür dilerim ama size bir soru sormam gerek"dedim soğukça.

Kafasıyla beni onaylayıp koltuklardan birini gösterdi. Hemen oraya doğru yürüyüp oturdum.

Yanıma geldiğinde direk konuyu açmak için konuşacaktım ki beni durdurup kendisi konuştu.

"Öncelikle sana bir şey söylemem gerekiyor. Bana hocam deme. Sadece Jimin desende olur. "

Dediği şeyle kaşlarımı hafifçe çattım. Çok fazla üstelemeden konuştum. "Tamam jimin."

Dudağımı ıslatarak konuşmaya başladım. "Jimin benim hakkımda birşeyler biliyorsun. Bunu biliyorum. Özellikle annem hakkında. Gerçekten neler olduğunu bilmek istiyorum artık."

Sitemkar bir şekilde konuşunca jimin derin bir nefes aldı. "Rosé. Senin hakkında bir şeyler biliyorum. Ama bunu benden öğrenmeni istemiyorum o yüzden söyliyemeyeceğim."

Göz devirip saçımı arkaya attım. Bu iş gerçekten canımı sıkmıştı ve sinirlenmiştim.

"Jimin. N'olur söyle. Yoksa sinirden kendimi camdan aşağı falan atıcam."

Bıkkınca nefes verip gözlerini yerde gezdirdi. Garip bir şekilde ona sinirli olmam gerekirken olamıyordum.

Ayrıca gözlerimide ondan alamıyordum.

Hadi ama!!!

Gözlerini bana çıkartıp konuştu. "Tamam her şeyi öğreniceksin. Ama benden değil ben öğrenmende yardımcı olucağım."

Gözlerimi kısıp ona baktım. "Nasıl yani?"

Bana en içten bakışını atarak konuştu. "Yarın, derslerden sonra evime gel. Yanında da anne ve babanın eski fotoğrafları olduğu bir albüm getir. Ondan sonra herşeyi anlarsın."

Cidden herşey çok karmaşık bir hale geliyordu ve ben delirmek üzereydim. Niye kendim öğrenicektim ki. Ya da fotoğraf albümü ne alakaydı.

"Şimdi bana telefon numaranı ver. Yarın sana konum atarım."

Telefonunu bana uzattığında ona hafiften sert bir atış attım. Ama bu uzun süremedi. Kahretsin ona kötü davranamıyordum.

Telefonunu elinden alıp kendi telefon numaramı girdim. Ardından da ismimi 'Rosé' diye kaydederek telefonu Jimin'e uzattım.

Ayağa kalkıp çıkmaya yeltenmişken tekrar arkamı dönüp konuştum.

"Hoc- ay Jimin sana bir sorum daha olacak."

Yaptığım hatadan ötürü gülümseyip bana baktı. "Söyle Rosé."

Dudağımı ısırıp konuştum. "Aramızda kan bağı var mı?"

Dişlerini gösterip konuştu. "Hayır Rosé. Hiç bir şekilde yok. Bu ikimizin değil aile büyüklerimizin arasındaki bir mesele."

Kafamı sallayıp dışarı çıktım. Elimi göğsüme bastırarak heyecanımı dindirmeye çalıştım.

Jungkook'un uydurduğu çoğu hipotez bu sayede çürümüş oluyordu. Aramızda kan bağı yoktu.

İyi ki de yoktu.

Lisaların beni beklediği aklıma gelince sınıfa doğru yürümeye başladım. Kesin Jungkook yarın gelmek isteyecekti. Bundan eminim.

Sınıfın kapısından girdiğimde beni gören iki çift göz bana doru heyecanla baktılar. Bende onlara 'sakin olun' gibisinden bir işaret yapıp yanlarına yürüdüm.

Yine her zamanki yerim Jungkook'un yanına oturduğumda Lisa bana bakıp konuştu.

"Ne çabuk döndün."

Hızlıca cevapladım. "Direk konuya girdim. O da üstelemeden cevapladı."

Jungkook bana sinsi bir bakış atarak konuştu. "Ne biliyim. Birazcık bişeyler yaparsınız diye düşünmüştük."

Lisa'ya göz kırpıp kıkırdadıklarında ikisininde kulağından tutup yukarı doğru çektim.

"Bana bakın. Sizinle uğraşamıyacağım minik şeyler. Eğer bir daha dalga geçerseniz sizi döverim."

İkiside ahlayarak başlarını salladıklarında kulaklarını bıraktım. Lisa bana sert bir bakış atarken jungkook kulağını ovuşturuyordu.

"Ee ne dedi peki?"

Derin bir nefes alarak konuştum. "Ona herşeyi öğrenmek istediğim hakkında ısrar edince beni evine davet etti. Yarın gidiceğim.

Bir de ona kan bağımız olup olmadığını sordum. Olmadığını, bunun büyüklerimiz arasındaki bir mesele olduğunu söyledi."

Sözümü bitirdiğimde ikiside birbiriyle bakıştılar. Sonra Jungkook yerinde rahatça yayılarak bana baktı.

"Tamam. Herşeyi anlatırsın o zaman."

Şaşkınca ona baktım. "Hayret benimle gelmek istemiyor musun?"

Omuz silkip konuştu. "Şimdi siz bir şeyeler yaparsınız. Vıcık vıcık hiiç aranıza girmek istemem."

Anında yanımda olan su şişesini alıp ona fırlatmak için döndüğümde çoktan kaçtığını gördüm.

Elime bir kere geçse onu öldürecektim.

Böyle bir şey olması imkansızdı. Aramızda sadece hoca öğrenci ilişkisi vardı.

Ya da ben kendimi kandırıyordum.

Coincidence°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin