(Rosé)
Gözlerimi açtığımda etrafta saçılan beyaz ışık tekrar gözlerimi kapatmama sebep olmuştu. Çok fazla beyaz vardı.
Gözlerimi alıştıra alıştıra açtım. Beyazlık her taraftaydı. Belki de etrafta olmayan tek beyaz benim ten rengimdi.
Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırarak derin bir nefes aldım ve etrafı incelemeye başladım.Jimin yanımda yatıyordu.
"Hey jimin. Kalksana."
O da benim gibi gözlerini açmakta zorlandı. Biraz süre geçince o da merakla bana baktı.
"Rosé? Biz neredeyiz??"
"Bilmiyorum ama bu beyazlık canımı sıkmaya başladı."
Ayağa kalkarak etrafımda bir tur attım. Harry Potter'ın son filmindeki Harry ölüm gibi bir şey yaşadığı zaman geldiği yere benziyordu.
Jimin;
"Hey burası tanıdık geliyor."
"Evet bana da. Sanırsam ikimizde Harry Potter'ı hatırladık."
"Hayır, wattpad sorun çıkardığı zaman bildirimler kutusu aynen burası kadar beyaz oluyor."
Omuzlarımı düşürüp Jimin'e baktım ama o hala etrafı inceleyip kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.
"Watty dünyanın en tembel şeysi. Bu inanılmaz ama benden de tembel. Hayır birisiyle mesajlaşmak istiyorum mesaj bir gün sonra gidip geliyor. Bir de bir bildirim üç dakika sonra gelir mi yya..."
Söylenmeye devam ederken göz devirip yürümeye başladım. Kendiimi ormanda hissediyordum. Her yer tıpa tıp birbirine benziyordu. Ayrıca hiçbir eşya benzeri bir şey yoktu.
Etrafa meraklıca bakınırken Jimin yanıma gelip söylenmeye devam etti.
"Hey you tube'u daha çok seviyorum. Hem emin ol Ayku El..."
"Şşşt kapa çeneni!!"
"Neden ki?"
"Reklama giriyor."
"Heeee"
Aramızda kısa bir sessizlik olunca Jimin devam etti. "Neyse biz devam edelim. Konuşma sırası sende galiba."
Başımı olumlu anlamda sallayıp konuştum.
"Biz neredeyiz Jimin??"
"Benimle evlenir misin?"
"Ne?!"
"Aa dur o başka kitaptı."
Başını kaşıyıp suçlu çocuk gibi bana baktı. "Ne demem gerekiyordu?"
"Ahh konuşmanı ezberlemedin mi aptal?!"
"Rosé... Üşendim."
"Belli"
Gözlerimi uzun süre kapatıp sinirimin dinmesini bekledim. Azıcık da olsa sinirim yatıştığında derin bir nefes alıp konuştum.
"En son neredeydik hatırlıyor musun demen gerekiyordu!"
"Heeee tamam."
Yutkunup bana döndü. "En son neredeydik hatırlıyor musun?"
"Jimin... Galiba arabadaydık. Vee bir araba gelip bize çarpıyordu."
"Öyle miydi???"
Masumca bana baktığında elimi yumruk yapıp ona vurmaya başladım.
"Seni... Gerizekalı... Aptal... Niye... Özel bölümün... İçine.... Ediyorsun???"
"Ahh tamam vurma! Doğaçlama yapalım."
Doğrulup üstümdekileri düzelttim. Jimin belini okşarken ben ona göz devirmekle yetindim.
"Cennete benziyor."
Söylediği şeyle birlikte gözlerini kocaman açıp Jimin'e baktım. "Öldük mü??"
Omuz silkip dudak büzdü. "Yazarın işi. Yazar bilir."
Dediği şeye kafa sallayıp yukarı doğru baktım. Herhangi cevap gelmeyince tekrar Jimin'e döndüm.
"Cevap vereceğini sanmıyorum."
Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Neden ki??"
"Yeteri değeri almıyor diye üzülüyor. İlk başta onun destekçisi olanların çoğu artık yanında değil."
Dudak büzüp üzgünce başımı salladım. "Bence haklı. Umarım biz gerçekten ölmemişizdir."
"Evet. Yoksa şu anda onun destekçisi olanlar üzülürler. Neyse ki okuyucularını üzmeyi sevmiyor."
"Ama okuyucuları onu üzüyor. Bu haksızlık."
İkimizde bıkkınca nefes alıp birbirimize baktık. Bir anda karnıma giren sancı ile birlikte eğildim.
"Jimin... Geliyor."
"Ne geliyor??"
"Bebek!"
"Sen hamile miydin!?"
"Ne bileyim ben!!"
"Vay be yazar büyücü herhalde"
......
"Jimin kalk geliyo."
"Aman allahım!"
Yerinden sıçrayan Jimin'e kahkahalarla güldüm. Bana sinirlice bakarken ben hala gülüyordum.
"Sakin ol aşkıım. Daha sekiz aylık bu"
Hala kıkırdarken o saçını geriye attı. Sinirliydi ama benim gülmeme dayanamayıp beni gıdıklamaya başladı.
"Sen beni kandırırmıymışsın he? Yerim senii."
Kıkırdarken devam ettim. "Ye."
Dudağıma yaklaşıp kelebek öpücüğü denilen öpücüğü bıraktı. "Oğlumuz dünyaya gelsin onu da yaparım."
Gülümseyip karnımı okşadım. "Aynı rüya mı??"
"Evet..."
O günden beri sürekli aynı rüyaları görüyorduk. Bu biraz saçmaydı belki ama hoşumuza gidiyordu.
"Birşey sorabilir miyim?"
Merakla baktığında başımı salladım. "Wattpad ne?"
Kıkırdayıp karnıma baktım. "Bilmiyorum ben de."
Yutkunup ona baktım. "Bir şeyler var aramızda. Bunu çözmemiz lazım Jimin. Niye aynı rüyaları görüyoruz?"
Elimi tutup masum gözlerle bana baktı. "Bir şeyi çözmemize gerek yok Rosé. Biz birbirinizin tesadüfüyüz."
Sırıtıp karnımı okşamaya devam ettim.
Haklıydı.
Biz birbirimi için yaratılmıştık.
Ve birbirimizin tesadüfüydük.
.....
Özlediniz mi bari ndkdkdk?
Bu arada bilmeyenler için coincidence tesadüf demek. O yüzden hikayede bu kadar çok tesadüf kelimesi geçiyor.
Neyse beğendiniz mi yorum yapın.
I seviyorum you
Ben love sizi
Galp galp❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfic"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...