(Rosé)
Odamda oturmuş yaklaşık yarım saatir ağlıyordum. Babam nikahı biraz daha öne çekmiş ve yarın olmasına karar vermişti.
Taehyung da benim gibi üzgündü. Ama ağlamıyordu. Neden olduğunu sorduğumda sevdiği bir kız olmadığını fakat sevmediği bir kızla da evlenmek istemediğini söylemişti.
Herkes benim için heyecanlanıyordu. Jungkook bile. Eğer jimin ile evlenseymişim beni hep üzeceği hakkında birkaç şey gevelemişti. Ben de bunları söylediğine inanamayıp onunla kavga etmiştim.
Lisa ise aklıma bir sürü türlü oyun getirmişti. Çocuğun biyolojik olarak jimin'den olabilirdi. Bu durumda teknik olarak Taehyung'u aldatıyordum. Ama bunu babamın duyma ihtimali olduğu için vazgeçmiştim.
Jisoo ve Jin benim yanımda durmuşlardı. Onlara minnettardım. Ayrıca Taehyung'un kardeşleri Namjoon ve Jennie de benim yanımda olduklarını dile getirmişti. Hatta Jennie ile uzun bir sohbet etmiş ve çok iyi arkadaş olmuştuk.
Ama bunlar şu anda umrumda değildi. Çünkü geri dönüşü olmayan bir şeydi bu. Babama bu konuyu açmıştım. Sevdiğim birisi olduğunu ve onunla evlenmek istediğimi söylemiştim. Eğer bu olay annemin ölümünden önce olsaydı muhtemelen Taehyung ile evlenmeme müsaade etmezdi. Fakat annemin ölümüyle birden değişen babam Taehyung'un gayet iyi bir damat adayı olduğunu ve onu kendisine damat almak istediğini söylemişti.
Kısacası beni kullanıyordu.
Dizlerimi kendime daha çok çektim ve başımın ağrısına aldırmadan ağlamaya ve düşünmeye devam ettim.
Jimin yarın evlenceğimizi duymuştu. Bay min ho olanların hepsini jungkook'a anlatmıştı. Jungkook da bana.Bütün gece odasına kapanıp içtiğini söylemiş bay min ho. Sürekli bir kaç şeyin kırıldığını duymuş. Sabahleyin de etrafın kırık eşyalarla dolu olduğunı söylemiş. Jimin'in ise vücudunda birkaç morluk varmış. Yani sinirini eşyalardan çıkarırken kenidisine de zarar vermiş. Hemen hastaneye yetiştirmişler. Doktorlar ise sinir hastası olduğunu söylemiş.
Artık jimin benim yüzümden sinir hastasıydı. En az onun üzüldüğü kadar ben de üzülüyordum. İkimizin de hayatı garip bir duygu yüzünden mahvolmuştu.
Aşk.
Bir de insanların tesadüf dediği olay var tabi.
Biz tesadüf ve aşkın birleştiği çizgide duruyorduk. Annemin kaderini yaşamak tesadüftü. Onun da babasının kaderini yaşaması tesadüftü.
Hem de ciddi bir tesadüftü.
Buna rağmen jimin ile mutlu olabildiğim zamanlar vardı. Beraber pamuk şeker yediğimiz zamanı bile dün gibi hatırlıyordum. Jimin hayatımın en büyük aşkı ve tesadüfüydü.
"Rosé?"
Taehyung ve Jennie'nin odama girmesiyle birlikte yüzümden akan gözyaşlarını silip onlara gülümseyerek baktım.
"Gelsenize."
İkiside benim yanıma yaklaştılar. Jennie elimden tutup okşamaya başladı. Taehyung ise bakışlarını kaçırıyordu sürekli.
"Ne oldu Taehyung?"
Gözleri sonunda beni bulduğunda bıkkınca nefes verip ensesini kaşıdı.
"Gelinlik modeli seçmemiz için dışarı çıkmamız gerekiyormuş."
Buna inanamıyordum. Babam bir de istemediğim bir evlilik için gelinlik de mi istemişti? Benim bildiğim babalar kızlarının evlenmemesi için elinden geleni yapardı.
Derin bir nefes alıp titreteyen sesinle konuştum. "Ben gelinlik giymek istemiyorum. Sade bir elbise yeter."
Bıraksalar pijamayla bile gidebilirdim. Bu evlilik gıdım umrumda değildi.
Aklıma gelen şeyle birlikte gözlerimi taehyung'a çıkardım.
"Taehyung. Ben çocuk istemiyorum. Bundan kurtulamaz mıyız?"
Jennie kaçamak bakışlarını Taehyung'a gönderirken Taehyung da düşünceli bir şekilde gözlerini ikimiz arasında gezdiriyordu.
Jennie derin nefes alıp bana döndü ve gülümsedi. "Aslında aklımıza bir şey geliyor."
Merakla ona baktım. Ne diyeceğini bilemez bir şekilde etrafa bakınırken en sonunda cesaretini toplamış gibi konuşmaya başladı.
"Yarın gece, jimin'in yanına gitsen, sonra...birlikte olsan ve Taehyung'dan olduğunu düşünseler?"
İkisininde meraklı bakışları benim üzerimde olduğunda kafamı olumsuzca salladım.
"Babamın fark etme ihtimali çok yüksek. Olmaz yani."
"O zaman yapılabilecek bir şey yok. Belki babamla konuşup onu babanı ikna etme konusunda ısrar etmesini isteyebilirim. Bunun dışında buna razı gelmeliyiz."
Taehyung yüzüne gülümsemesi yerleştirip odadan çıktı. Jennie yine aynı gülümsemeyle bana bakıp konuştu.
"Hadi yat da dinlen. Biliyorsun yarın büyük gün."
Evet yarın büyük gündü. 6 yıl boyunca hapis hayatı yaşayacağım hayatın başlangıcıydı.
Finale son 6!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...