(Jimin)
Ne yapacaktım şimdi?
Yine mi ayrılacaktık biz?
Niye imkansızdı bu kadar?
Yaşamak neden bu kadar imkansızdı?
Rosé'nin babası Rosé'yi alıp gitmişti. Sahilde tek başımaydım. Gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.
Ağlamalı mıydım?
Yoksa sarhoşlar gibi durumuma gülmeli miydim?
Sevdiğim kıza neden kavuşamıyordum? Niye sürekli önüme engeller çıkıyordu? Yetmemiş miydi bizim bu kadar acı çektiğimiz?
Kimse... Kimse bilemezdi benim çektiğim acıları. Anlayamazlardı. Hayatımda en çok sevdiğim insanı sürekli kaybediyordum. Sürekli önüme engeller çıkıyordu.
Yüzüne bakmaya bile kıyamadığım insan hayatımdan çıkıp gidiyordu. Hiç birşey demeden!
Engel olmam lazımdı. Artık onu bırakamazdım. Bir daha bu acıya dayanamazdım.
Babam. Babama gitmeliydim. Hem de acilen. Kendime gelmeye çalıştığımda ağlamış ve yere çökmüş olarak buldum kendimi. Acıyordu. Kalbim çok acıyordu.
Nefes alamıyordum. Ağladığımı bile yeni fark etmiştim gerçi. Kendimi kaybediyordum!
Rosé'yi de öyle...
Başımın dönmesine aldırmayarak arabaya doğru yürümeye çalıştım. Etraftaki insanlar bana bakıyordu. Bakmaları normaldi. İçmediğim halde içmiş gibi sarhoştum.
Bütün şehri yakasım vardı. Rosé'le ne birlikte olabiliyorduk ne de terk edebiliyorduk. Nasıl bir aşkın içine düşmüştüm ben.
Arabayı hiç bekletmeden çalıştırdım ve hızlı hızlı sürmeye başladım. Vitesi o kadar hızlı değiştiriyordum ki vites kopmak üzereydi.
Ellerim titriyordu kendime hakim olamıyordum.
Olamayacaktım. Olmamalıydım!
Rosé'yi bir daha kaybetmeye dayanamazdım.
Yüzümdeki ıslaklık beni rahatsız etmeye başlayınca üzerimdeki kabanın koluna gözyaşlarımı sildim. Arabayı daha da hızlandırdım.
Babamın evine geldiğimde hızlı hareketlerle eve doğru yürümeye başladım.
Büyük adımlar atarak vardığım evin kapısına hızlıca vurmaya başladım. Bir elimle zile basıyor bir elimle kapıya vuruyordum.
Kapı aniden babm tarafından açıldı. Beni görünce şaşkın bakışlarıyla bana bakmaya başladı.
"Oğlum bu halin ne böyle?"
Kesik kesik nefesler alarak babama baktım. "Baba. Rosé evleniyo!!"
Ağlamaya devam ettiğimde evin kapısından bir adım atarak bana baktı. "Kimle evleniyor??"
"Bilmiyorum. Taehyung diye bir çocukla. Ama ben delirmek üzereyim!!! "
Elimi saçlarıma daldırdığımda babam yanıma gelerek omuzlarımdan tuttu. Sonra aniden sarıldı. Uzun zamandır ilk defa birbirimize sarılıyorduk.
"Yardım et baba. Nolur. Yardım et..."
Nefeslerim artık hıçkırıkla ağlamaya dönüşmüştü. Aynı zamanda bağırıyordum.
"Bir daha onu kaybetmek istemiyorum! Nolur birşeyler yap. Aklımı yitirmek üzereyim!"
Babam geri çekilerek bana baktı. "Geç arabaya ve Rosé'lere sür."
Kaşlarımı çatarak baktım. "Ne?!"
"Artık yapacak başka birşey kalmadı. Ben konuşucam onlarla."
"Teşekkür ederim baba..."
Arabaya doğru koşmaya başladım. Babam da arkadan bana yetişmeye çalışıyordu.
Koltuğa oturduğumda babam da gelmişti. Bekletmeden arabayı Rosé'nin evine sürmeye başladım.
Biz ne ara bu hale gelmiştik?!
Sürerken aklıma Rosé'nin gidişi geliyordu. Bu saçmalık! Hangi devirdeyiz de aileler evleneceğimiz insana karışıyor?!
Elimi sertçe direksiyona vurup yolu sürmeye devam ettim. Babam sakinleşmem için birşeyler diyordu fakat gerçekten tam anlamıyla onu anlamıyordum.
Gerçekten aklımı yitiriyordum.
Boktan beter bir hayatım olmuştu.
Ölmek istiyordum.
Rosé'nin evine geldiğimde hızlıca arabayı park ettim. Babamla birlikte aynı anda arabadan indik ve eve doğru yürümeye başladık.
Tam zile basacaktım ki babam beni durdurdu. "Bekle. Sen şimdi kapıyı falan kırarsın. Ben hallederim."
Nazikçe kapının ziline bastığında göz devirdim. Allahtan çok bekletmeden açılmıştı kapı.
Hizmetçi benzeri biri bize şaşkınca bakıyordu. "Buyrun. Kime bakmıştınız?"
"Rosé'yle görüşmek istiyorum."
Aniden atıldığım için babam bacağımı cimciklemişti. Kadın ise merdivenlerden yukarı doğru Rosé'ye seslendi.
Bu anı fırsat bilerek içeri girdim. Babam da hiç itiraz etmeden benimle birlikte girmişti. Kadının dili tutulmuştu. Bize engel olamamıştı.
Direk salona geçtiğimde Rose'nin babası merakla ayağa kalkarak bize baktı.
"Siz kimsiniz? Aa sen rosé'nin..."
"Sevgilisiyim efendim. Ve bu çocuğu dövmeye dövmeye geldim."
Taehyung denen çocuğun üstüne yürümeye başladığımda onun babası beni durdurdu. "Hop hop yavaş gel."
"Jimin!?"
Rosé'nin sesini duyduğumda arkamı döndüm. O da ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerle bana bakıyordu.
"Meleğim." tam ona doğru yürüyecekken Rosé'nin babası Rosé'nin önüne geçmiş ve beni durdurmuştu.
"Min seo hanım. Rosé'yi odasına çıkartın."
Bize kapıyı açan kadın Rosé'nin kollarından tutup götürmeye çalıştığında Rosé itiraz etmeye başladı.
"Ben o çocukla evlenmiyeceğim baba. Bırakın beni ben jimin'i seviyorum!!"
Babam bir anda önüme geçtiğinde söyliyeceğim sözü söylememe engel olmuştu.
"Bak. Ben eun ji'yi ne kdar seviyordum bilemezsin. Senin yüzünden ayrılmıştık. Şimdi senin yüzünden çocukları ayıramam. O yüzden bırakta çocuklar ayrılmasın."
Adam çok sert duruyordu bir anda arkadan iki smokinli adam gelince şaşırdım. Babamla beni tutup evden çıkartamaya çalıştılar.
Kadın ise Rosé'yi merdivenlerden çıkartmaya çalışıyordu. İkimizde ağlıyorduk.
Tam kapıdan çıkacakken ona bağırdım "Rosé!!!"
"Jimin!!!"
Adamlarla cebeleşirken bizi evden çıkartmayı başarmışlardı. Tam kapı kapanmak üzereyken Rosé bana ağlamaktan titreyen sesiyle bağırdı.
"Seni seviyorum jimin..."
Ve kapı yüzüme kapanmıştı...
Finale son 9!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...