&28

1.4K 194 226
                                    

(Rosé)

"Benimle gelin."

Jimin'in kollarından ayrılır ayrılmaz bay min ho'nun bize bunu demesi beni ürkütmüştü. Korkakça jimin'in gözlerine baktım. Bana 'sorun yok' dercesine baksa da için rahatlamamıştı.

Jimin'i benden ayırabilirdi.

Gururuna yediremeyip sevdiği kadının kızını kendine gelin almak istemeyebilirdi.

Derince nefes alıp bay min ho'nun arkasından gitmeye başladım. Jimin de bir adım ötemden yürüyordu. Sevgili değildik böyle davranması normaldi.

Min ho biraz ilerledikten sonra bir binaya geldiğindr şaşırdım. Neresi burası diye düşünürken bay min ho aklımı okumuş gibi konuştu.

"Burayı yeni satın aldım. Küçük bir daire. Yani rahat davranabilirsiniz."

Arkasına dönmeden ve dalgınca konuşması annemin ölümü yüzünden olmalıydı. Empati yapınca anlayabiliyordum. Hiç kavuşamamıştı anneme...

Giden için kolay kalan için zordu.

Bir kat merdiven çıktıktan sonra cebinden anahtar çıkartıp kapıyı açtı. Sonra da içeri girdi. Onun içeri girmesiyle ben ve jimin de içeri girmiştik.

Küçük dairede hemen salona geçtik. Oturduğumuzda jimin benden olabildiğince uzak kalmaya çalışmıştı.
Kalbim kırılıyordu.

Derince nefes alay bay min ho'ya baktım.

"Ne zamandır birbirinize aşıksınız?"

Sorduğu soruyla gözlerimi kocaman açtım. İkimizde şaşırmıştık. Ve cevap verememiştik.

"Çocuklar, belli ediyosunuz. Ayrıca böyle bir şey olacağını tahmin etmiştim."

Gözümden yaş akmaması için yukarı doğru baktım. Aşık olmak her anlamda acı vericiydi.

"Rosé'yi bilmiyorum. Belki de hiç sevmedi ama ben onu ilk gördüğümden beri seviyorum baba."

Yavaşça ona baktım ve şaşkınca gözlerimi açtım. "Belki de hiç sevmedi mi?"

Yutkunup gözlerini başka yere çevirdiğinde bağırmaya başladım.

"Seni sevdiğimden dolayı ne kadar ağladığımdan haberin var mı!! Senin yüzünden, sana olan aşkım yüzünden gecelerce vicdan azabı çektim haberin var mı!!! Nasıl belki de hiç sevmedi? Aslı sen beni sevmemişsin park jimin!!!"

Bakışlarını hemen benimkilerle buluşturdu. "Nasıl hiç sevmemişim. Annemden bile daha çok sevdim seni ben!! İlk defa bu hayatta birine bu kadar bağlandım. Hatta evlenme kararı aldım. Ama sen gelip hiçbir sebep belirtmeden ayrılıyoruz dedin!!! Benim içimde yaşadığım acılardan haberin yok Park Chaeyoung!"

"Ben bu vicdan azabıyla yaşayamazdım tamam mı?! Annemi yüz üstü bırakamaz..."

"YETER!!"

Bay min ho'nun bağırmasıyla ikimizde sustuk. Boğazımda oluşan yumru ağlama isteği uyandırıyordu.

"Anladım ben anlayacağımı. Siz birbirinize aşıksınız."

Dudağımı kemirmeye başlamıştım. Ortam gittikçe gerginleşiyordu. Jimin bana nasıl öyle birşey diyebilirdi ki!

"Çocuklar, eun ji ölmeden önce bize söyleyebilirdiniz. Size asla bizim kaderimizi yaşatmak istemem. Biz zaten olmamışız, size yol açabilirdik."

Söylediği şeyle birlikte içimde oluşan pişmanlık duygusu beni yiyip bitirmeye başlamıştı.

"Size birbirinize aşık olmayın dememin sebebi eun ji ile bir daha görüşmek istememdi. Zaten öyle de oldu. Bir daha görüşemiyeceğiz..."

Gözleri dolduğunda ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Aniden ayağa kalkarak ona seslendim.
"Bay min ho!"

Omuzundan bana doğru bakınca daha sakin bir ses tonuyla konuştum.
"Özür dilerim."

Derin bir nefes aldı. "Asıl ben özür dilerim Rosé."

Evden çıkıp gittiğinde jimin ile yalnız kalmıştık. Ona doğru döndüm ve yere doğru baktım.

"Affet beni... Jimin..."

Gözümden yaşlar firar etmeye başlamıştı bile. Saçlarımla yüzümü kapatmaya çalışmıştım.

Bedenimde hissettiğim baskı ile Jimin'in bana sarıldığını fark ettim. Hemen kollarımı beline doladım ve yüzümü göğsüne yaslayarak hıçkırıklarla ağlamaya başladım.

Eli saçımı okşamaya başladığında jimin'in üzerindeki tişörtü sıktım. Stresli olduğumda tuttuğum birşeyi sıkmak her zaman yaptığım bir şeydi.

"Ahh Rosé. Çok safsın. Sana demiştim biz imkansız değiliz diye."

Kesik kesik nefes alıp konuştum. "Evet haklısın jimin. Biz i-imkansız değiliz..."

Bir süre hıçkırıklarımın dinmesini bekledim. O sırada jimin saçlarıma ve boynuna minik minik buseler konduruyordu.

Geri çekilip yüzüne baktım. "Affettin mi beni?"

Eliyle yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Yüzüme daha çok yaklaşıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Tabi ki affettim Rosé. Ama lütfen bir daha ayrılmayalım."

"Ayrılmayalım jimin."

Tekrardan ona sıkıca sarıldım.

Yanıldığımızı bilmiyorduk. Aşk her zaman acıdır. Biz bunu sonuna kadar yaşayacaktık...

Coincidence°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin