(Rosé)
{Gerçekler}Jimin'in kokusuyla uyandığımda derin bir iç çektim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Gördüğüm rüyadan olsa gerekti.
Jimin'in kollarından doğrularak ona baktım. Bir melek güzelliğindeki yüzü ve kar güzelliğindeki teni ile bir hayli çekiciydi dünyanın en şanslı kızı olmalıydım.
O da aniden gözlerini açtığında bana korkmuş bir şekilde bakmaya başladı. Bir anda yüzümü buruşturup ona baktım.
"Ne o? Yoksa çok mu çirkinim? Offf sabahları baze..."
Beni kolumdan çekip dudaklarıma yapıştığında şok olmuştum. O nazikçe öperken ben onun öpmesine izin veriyordum.
Birkaç gün önce Çin'den, iş seyahatinden dönmüştü. Bu yüzden arada bir sarılıyor ve öpüyordu. Bu ani hareketlerine alışamamış olmam garip bir konuydu.
Geri çekildiğimde kolumdan destek alarak ona bakmaya başladım. O ise bir elini yanağıma koymuş okşuyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimizi denkleştirdi.
"Sen çirkin falan değilsin Rosé. Sen dünyanın en güzel kızısın. Ve de benim eşim olduğun için çok şanslıyım."
Bana yaklaşıp alnıma dudaklarını bastırdığında gülümsedim. Aynı hisleri onun için hissettiğimden haberi yoktu.
Geri çekildiğinde elini saçlarıma daldırıp okşamaya başladı. "Sadece seninle ve benimle ilgili garip bir rüya gördüm. Bu yüzden seni öpmek istedim."
Kocaman gülümseyip gözlerimi kıstım. "Biliyor musun ben de ikimizle ilgili garip bir rüya gördüm."
Kaşlarını çatıp muzipçe gülümsedi. "Önce sen anlat o zaman."
Kıkırdayıp anlatmaya başladım. "Bak şimdi. Şöyle ki ben senden altı yaş küçü..."
"Uyanın bakalım aşk melekleri. Yarım saat sonra çıkacağız."
Lisa'nın kapı arkasından bize bağırmasıyla göz devirdim. Ardından Jimin'e bakıp konuştum.
"Senin babanlara gideceğiz daha. Sonra anlatırım rüyamı."
Başını olumlu anlamda salladığında geri çekilip yataktan kalktım. Saatin on bir olduğunu gördüğümde bıkkınca nefes verdim. Jungkook-Lisa, Jimin-Rosé dörtlüsü olarak geç saatlere kadar pijama partisi yaparsak olacağı buydu.
Hemen üstüme yazlık elbisemi geçirdim. Ardından masama geçerek makyaj yapmaya başladım. Jimin de aynadan görebileceğim şekilde giyiniyordu.
Saçımı hafiften dalgalandırdım ve tam yaz havasına göre makyaj yaptım. Jimin çoktan hazırlanmış telefonla oyalanıyordu.
Kalkıp askılıktan çantamı alarak ona döndüm. "Ben hazırım."
Ayağa kalkıp yanıma geldi ve bir kolunu belime destek olurmuşcasına koyarak yanağımdan öptü.
"Hadi gidelim."
Önden giderek odadan çıktım. Jungkook, Jimin ve Jin'in ortak malı olan bu ev çok büyüktü. Üçü de zengindi gerçi başka nasıl bir ev bekleyebilirdim ki?
Jin ve Jisoo dün bize katılmayı reddetmişlerdi. Önemli işleri varmış(!)
Merdivenin son basamağından indiğimde Jungkook ve Lisa'nın küçük bir çocuk gibi yakalamaca oynadıklarını fark ettim. Alaycı bir şekilde gülümseyerek onlara seslendim.
"Biz çıkıyoruz veletler. Oyununuzu bölmek istemem ama gitmemiz lazım."
Durup bana elinden lolipopu alınmış çocuklar gibi baktıklarında kıkırdadım. Lisa çok geçmeden yanıma geldi ve koluma girip beni yürütmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fiksi Penggemar"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...