&17

1.7K 221 96
                                    

(Rosé)

Bavulumu yanımda sürüklerken aynı zamanda gözümden akan yaşları siliyordum.

Saat gece iki civarıydı. Seul sokakaları her zamankinden daha sessizdi. Belki de benim içindi.

Aniden unuttuğum şeyle beraber telefonu elime aldım. Jimin ve annemden bir sürü arama ve bildirim vardı. Çok fazla umursamayıp uçak moduna aldım.

Rahatsız edilmek istemiyordum.

Kimse tarafından.

Sokağın başındaki jungkook'un evini gördüğümde koşar adımlarla oraya yürüdüm.

Gözüme dolan yaşlar önümü görmemi engelliyordu. Bu yüzfrn zar zor yürüyordum.

Jungkook'un uyanık olmasını dileyerek zile bastım. Az bir süre içinde kapı açılmıştı.

Beni görünce yüz halini aniden değiştiren jungkook şaşkın bir şekilde bana doğru yürüdü.

"Rosé? Senin ne işin var burada? Neden ağlıyorsun?"

Sessizce ağlamaya devam ettiğimde jungkook koluma girdi. "Tamam içeri gir. Üşüme. "

Beni içeri doğru sürükleyip kapıyı kapattı. Bense bavulumu kapıda bırakıp salona geçtim.

Lisa'yı karşımda görünce ben de az önce jungkook'un verdiği tepkinin aynısını verdim. Onun burada ne işi vardı ki?

Yanıma doğru yürüyüp ellerini gözyaşlarıma götürdü. "Rosé. Sen busan da değil miydin? Ne oldu sana böyle?"

Başımı sallayıp koltuğa oturdum. Lisa'nın bu saatte jungkook'un evinde olmasını şu anda sorgulamayacaktım.
Lisa bir yanıma jungkook da diğer yanıma oturmuştu. Benden bir cevap bekliyorlardı ama yaşadığım şokla hemen konuşamayacak gibiydim.

Jungkook aniden kaşlarını çatıp sesli bir nefes alınca ona baktım. "Ne olduğu hakkında tek atış yapıyım mi?"

Başımı olumlu anlamda salladığımda konuştu. "Jimin bir halt etti. Sen de bu yüzden üzülüyorsun."

Tekrar başımı salladığımda jungkook tahmini tuttuğu için sevinip lisa'ya eline çak yapması için uzattı. Lisa ise donuk bir şekilde ona bakmıştı.

Jungkook hemen sevinçli yüzünü düşürüp arkasını yaslandı. Lisa ise elimi tutup üzgünce konuştu.

"Ne yaptı sana da alel acele seoule döndün? Anlatsana."

Burnumu çekip konuşmaya başlayacaktım ki jungkook arkamdan söylenmeye başladı.

"O adamda bir sorun olduğunu biliyordum zaten. İnsanlara kötü davranan bencilin teki. Ben sana söyledim rose. O adamla görüşmeyecektin. Zaten tipsizin te..."

"Jungkook!!!!"

Lisa'nın kızgın bir bakış atmasıyla jungkook susmayı başarabilmişti.

Ben de derin bir nefes alarak söze başladım.

"Bak lisa. Bu busana gittiğimiz gün varya. Giderken ara vermiştik. Bay minho yanımızda yoktu. Ona neden onları buluşturduğumuzu sorduğumda senden hoşlanıyorum, dedi."

Burnumu çekmek için ara verdiğimde lisa'nın gözleri faltaşı gibi olmuştu.

"Sonra o gece ben jungkook'u aradım açmadı. Seni tam arayacakken jimin odama geldi. Beni öptü falan..."

"Ne?!!!" ikisininde sağır edici bağırmasıyla onlara ne var anlamında baktım.

"Normal birşeymiş gibi söylüyorsun. Farkında mısın?" dedi jungkook.

Omuz silkip umursamazca cevap verdim. "Artık alıştım. İki de bir gelip öpüyo."

Jungkook küçümser bir şekilde gülüp arkasını yaslandı. Lisa ise meraklı bir şekilde benim diyeceklerimi bekliyordu.

"İşte sonraki günde otelin bahçesinde konuşuyorduk falan. Bana bir anda çıkma teklifi etti. Ben de dayanamayıp buraya geldim."

Lisa ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu. Jungkook ise sinirli sinirli soluyup duruyordu.

"Ee bundan Annenin ya da jimin'in haberi var mı?"

Başımı olumsuzca salladım. "Jimin'e söylemiyeceğim. Ama anneme birazdan söylerim."

Arada kısa bir sessizlik olduktan sonra jungkook yerinden doğrularak bana baktı.

"Ama pazartesi günü okulda karşılaşıcaksınız. O zaman ne diyeceksin?" dedi jungkook.

Bilmiyorum manasında dudaklarımı büzüp kafamı geriye attım. Niye bu kadar zordu ki herşey?

Lisa "İyi de çıkmamanda ki sebep ne?" dedi.

Bıkkınca nefes alıp cevap verdim. "Çünkü annem ve onun babası bizim birbirimize aşık olmamızı istemiyorlar."

Jungkook aniden ayağa kalkınca merakla ona baktım. "E yatalım o zaman. Sen bugün burada kal."

Başımı salladığımda devam etti. "Yukarıda boş yatak var gel seni götüreyim."

Tam gidecekken kolundan tutup gitmesini engelledim.

"Jungkook ben burada yatarım. Merak etme."

Kaşlarını çatıp ban baktı. "Emin misin?"

Başımı sallayıp biraz ilerimde olan battaniyeyi aldım ve koltuğa uzandım.

"Eminim bak. Hem burası çok sıcak."

Dudaklarını büzdü. "Peki."

Salondan çıktığında Lisa da kalkıp çıkışa doğru ilerledi. Sonra lamba anahtarına elini götürerek bana gülümsedi. "İyi geceler prenses."

Işığı kapattığında içimde tuttuğum gözyaşlarımı tekrar bıraktım. Onun yanımda olmasını ve asla beni bırakmamasını istiyordum.

Ama böyle birşey mümkün değildi.

Aşk ne garip birşeydi...


Coincidence°Jirosé Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin