(Rosé)
"Hey jimin çabuk ol geç kalıcaz."
"Ama benim ilk saat dersim yok ki."
"Benim var ama bebek gibi sızlanmayı kes ve çabuk giyin."
Odamın kapısından seslenip geri çekildim ve salona doğru yürüdüm. Tembellik yapıp uyumak istiyordu.
O zaman bende istiyorum uyumak. Benim de hakkım. Ayrıca ondan daha çok yoruluyordum.
İşte hayatın adaletsizliği buydu. Kafamı yukarı kaldırıp birkaç saniye hayatı sorguladım. Ardından montumu alıp kapıya yöneldim.
Odamdan çıkan uykulu jimin bana bakmakta zorlanıyordu. Gülmemek için dudaklarımı bastırdım.
Kapıya yönelip ayakkabılarını zıplaya zıplaya giydiğinde dayanamayıp gülmeye başladım.
Hem şirin hem komikti. Böyle bir durumda gülmemek imkansız gibiydi.
Karnımı tuta tuta gülmem bittiğinde jimin'in bana ciddi bir ifadeyle baktığını gördüm. Yüzümün ifadesi bir anda solsa da dudaklarıma kondurduğu minik buse tekrar beni güldürmeye yetmişti.Evden çıktığımızda sessizce okula doğru yürümeye başladık. Hala tam olarak farkına varamamıştım sevgili olmamıza.
Şu anda herkesin gözdesi olan yakışıklı... Pardon. Ultra yakışıklı bir hocayla çıkıyordum.
Ve aslında bunu annem ve bay min honun tesadüfünün bizi bulmasıyla alakalıydı. Acaba bu tesadüf bizi bulmasaydı bu kadar yakınlaşır mıydık?
Belki bir ihtimal. Ama yine de jimin'in gözünde normal bir öğrenci olarak gözükürdüm.
Her tesadüfün amacı kötü değildir.
Okula yaklaştığımızı gördüğümde jimin'i dürttüm.
"Jimin. Şimdi aramızda öğretmen-öğrenci ilişkisi var tamam mı? Seninle geliyorum çünkü yolda karşılaştık."
Kıkırdadığında kaşlarımı çatarak ona baktım. Bunda gülüncek birşey yoktu ve kıs kıs gülüyordu.
"Ooo bakıyorum yalanını falan da uydurmuşsun. Ben bu kadar zeki biriyle mi çıkıyordum ya?"
Sırıtmaya devam ettiğinde taklit edermiş gibi konuştum.
"Ha ha ha ne komik. Güleyim bari."
Kıkırdamaya devam ettiğinde okulun bahçesine girdik ve yüzüme normal bir ifade takınmaya çalıştım. Herkes bize bakıyordu ama yanlış anlamamaları gerekiyordu.
Bahçede oturan dörtlüyü görünce jimin'e hafifçe yaklaşıp fısıldadım. "Ben kaçtım. Derste görüşürüz."
Koşa koşa bizimkilerin yanına gittiğimde arkadan sinirle bana baktığını tahmin edebiliyordum.
Jisoo'ya baktığımda eliyle altıyı gösterdiğini gördüm. Kaşlarımı kaldırıp merakla sordum. "Ne bu jisoo? Yoksa dün altı tane tavuk mu yedin? Yakında içinden tavuk ağacı çıkacak."
Herkes kıkırdadığında jin sevgilisinin yardımına koştu. "Hayır bir kere. Ayrıca o senin ve sevgilinin arasındaki yaş farkınızı gösteriyordu."
Herkes daha güçlü bir şekilde güldüğünde bu sefer ben ciddi kalıp jin'in kolunu cimcikledim.
"Kaşınma. Yoksa her pisliğini burada anlatırım."
Sırıtıp beni onayladı. "Tamam tamam sustum."
~~~~~~~
Okulun bir sokak uzağında olan gizli bir sokağa gizli bir iş çeviriyormuş gibi baktım.
Jimin beni bekliyordu. Ona doğru neredeye koşarak gittim ve sarıldım.
O da bana sarılıp beni havaya kaldırdı. Bir süre öyle kaldıktan sonra beni indirdi. Ben de direk suratımı asıp konuştum.
"Jimin, o mi yeon denen kıza cevap verme."
Gözlerini kısılana kadar güldü. "Neden ben onun hocası değil miyim?"
Göz devirip elimi cebime soktum. "Ona göre değilsin. Tenefüste konuşurlarken duydum o kız sana abayı yakmış."
Somurtmaya devam ettiğimde yanağımdan öptü ve elimi tutup yürümeye başladı.
"Sen beni mi kıskandın?"
Başımı olumlu anlamda salladım. "Kısakanamaz mıyım? Sevgilimsin sonuçta."
"O zaman kıskanma sırası bende. Niye senin arkanda oturan çocukla konuşuyorsun? Onun da niyeti belli."
Sırıtıp cevapladım. "Yugyeom mu? Yakışıklı çocuk ya. Hem iyi biri de."
"Saçmalama."
Sert çıkışıyla susmayı tercih ettim. Çabuk sinirleniyordu. Zayıf noktasını bulmuştum.
Sevgili olayını saklamak dünyanın en zor şeyiydi. Bizi tek bilen jisoo jin lisa ve jungkook'tu. Onun dışında ailelerimiz bile bilmiyorlardı.
Bildiğimiz gizli aşk yaşıyorduk yani.
"Ee onun dışında nasıl geçti günün?" dedi jimin merakla.
Sokak değiştirirken sorusunu cevapladım. "İyiydi aslında. Sadece felsefe dersinde çok başım ağrıdı. Hoca bir proj... "
Gördüğüm şeyle beraber aniden durdum bunu gören jimin bana merakla baktı.
"Ne oldu rose?"
"Şuraya bak" dedim karşımdakikeri göstererek.
Karşımızda onlar bizi görnemişti ama annemle bay min ho el ele tutuşuyorlardı.
Ve onların karşısında da biz el ele tutuşuyorduk.
Sözümü geri alıyorum. Tesadüfler her zaman kötüdür.
![](https://img.wattpad.com/cover/212353758-288-k936440.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...