(Rosé)
Dudağım kemirmekten kanamak üzereyken doktor annemin odasından çıktı. Ben de büyük bir heyecanla ayağa kalkarak doktora ilerledim.
"Doktor, annem iyi değil mi?"
Başını sallayıp eliyle dur işareti yaptı. "Sakin olun. Sadece şoktan dolayı bayılmış. Şu an durum stabil."
Doktoru dinlemek için yanımda duran jimin'e ani bir hareketle sarıldım. Sonradan aklım başıma geldi ve hemen geri çekildim.
Jimin biraz şaşırsa da yüzüne belli etmemeye çalışmıştı. Kendimi düzeltip doktora döndüm. Doktor merakla bize baktı.
"Aranızda min ho kim acaba?"
Biraz uzağımızda duran bay min ho'yu işaret parmağımla gösterdim. Bay min ho buraya doğru yürüdü ve merakla bize baktı.
Doktor bekletmeden konuştu. "Eun ji hanım sizinle konuşmak istiyormuş. Yalnız."
Bunları söyledikten sonra saygıyla eğilip yanımızdan ayrıldı. Bay min ho ise bana bakmadan annemin odasına girdi.
Sıkıntıyla yerime oturdum. Belki de görüştürmeseydik çok daha iyiydi. Annemi boşu boşuna sıkıntıya sokmuştuk.
Yanıma oturan jimin gözlerini bana dikti. Bende ona dönerek baktım.
"Keşke buluşturmasaydık jimin. Yapmamıza gerek yoktu."
Sözümü bitirdiğimde parmaklarının arasına saçını alıp geriye doğru itti.
"Haklısın. Ama buluşturmak zorundaydık."
Sinirli bir şekilde soluyup bağırırmışcasına konuştum.
"Neden zorundaydık ki? Beni kendine gelin almayı falan mı düşünüyordun?"
Hastanedeki herkesin buraya bakmasıyla gözlerimi kapatıp başımı aşağı düşürdüm. "Özür dilerim."
Ani sinirlenmelerim bazen başıma felaket olabiliyordu. Bu çok kötü bir durumdu.
"Önemli değil rosé."
Gözlerimi açıp ona baktığımda gözlerini karşı duvara dikmiş dalgın dalgın düşünüyordu.
"Jimin. Biraz uzak mı dursak?" dedim birden. Jimin şaşkınlıkla bana döndü.
"Rosé saçmalama."
Bıkkınca nefes verip tekrar konuştum. "Jimin. Birbirimize zarar veri..."
"Saçmalamayı kes! Ayrıca bunları sana aşık olduktan sonra söyleyemezsin!"
İkinci defa beni sevdiğini dile getirmesiyle yanaklarım kızardı ve yerime sindim. Jimin için biraz arkada kalmıştım. Bu yüzden başını bana doğru çevirip baktı.
"Senden ayrı kalamam rosé. Bunu sakın isteme, düşünme de."
Kalbimin hızlamıştı. Bu sefer daha yumuşak konuşmaya çalışmıştı.
"Ama jimin. Ya annem? Peki ya okuldakiler?"
Uflayıp bana vücudunu döndürdü. "Başkaların ne düşündüğü ya da ne söylediği umrumda değil tamam mı? Benim sadece umrumda olan sensin."
Dudaklarının aşağı doğru düşmesiyle gözümü yere indirdim. Bana karşı bu kadar açık olması tuhaftı.
Belki de ben hala ona aşık olduğumu kendime itiraf edememiştim.
Etsem ne olucaktı ki? Annem ve jimin'in babası içeride hatır gideriyorlarken ve şu anda okulda bir sürü kız jimin'e aşıkken bizimki her zaman imkansız bir aşktı.
Ya da imkansız bir aşk olacaktı.
"Niye bu kadar güzelsin ki?"
Jimin'ın kısık sesle söylediği söze kaşlarımı kaldırarak baktım. Sanırsam ne söylediğinin farkında değildi.
Bu adamın söylediği her söz neden kalbimi hızlandırıyordu?
Annemin odasından bay minho'nun çıkmasıyla birlikte bakışlarımı ona yönelttim. Daha fazla jimin'e bakarsam benim de annem gibi bayılacağımı biliyordum.
"Rosé. Annen seninle konuşmak istiyor."
Başımla onu onaylayıp ayağa kalktım ve arkama bakmadan odaya girdim.
Annem yataktaydı ama çok kötü görünmüyordu. Yanına gidip elini tuttum. Sonra eğilerek yanağından öptüm.
"Anne. İyisin değil mi?"
Başını olumlu anlamda salladığında derin bir nefes alarak gülümsedim.
"Kızım. Seni korkuttuysam özür dilerim. Ama neden böyle bir şey yaptın."
Gözümü yine yere düşürüp düşünmeye başladım. Ne diyebilirdim ki?
Tereddütle anneme bakıp konuştum. "Park jimin istedi anne. Ben de birşey demedim."
Başını olumlu anlamda salladı ve bana merakla baktı. "Siz jiminle nasıl karşılaştınız?"
Az önce bay min ho ile görüşmesinin etkisinden çıkamamış olacakki her konuştuğunda sesi titriyordu.
"O benim üniversite hocam anne. Oradan tanıyorum."
Gözünü tavana dikip düşüncelere daldı. Düşünmesi için zamana ihtiyacı vardı biliyorum. Bu yüzden onu sıkmamak için susmayı tercih ettim.
"Bayan eun ji dinlensin isterseniz."
Arkamdaki hemşireyi duyunca bir an tırstım. Ne zaman geldiği hakkında hiç bir fikrim yoktu.
"Anne kendine iyi bak tamam mı?"
Annemin yanağından öpüp kapıya doğru yürüdüm. Tam çıkacakken annem bana seslendi.
"Rosé bekle."
Merakla ona baktım. Dudaklarını yalayıp hüzünle bana doğru baktı.
"O çocuğa aşık olma tamam mı?"
İşte biz bu yüzden imkansızdık...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...