Satır aralarına yorum yapın lütfen.
İyi okumalar❤(Rosé)
"Rose nolur bizde gelelim."
Lisa'nın kolumda maymun gibi asılmasına karşın kaşlarımı çatarak baktım.
"Daha ne kadar ısrar ediceksin Lisa?"
Bana tatlı görünmeye çalıştığında jungkook arkadan atıldı.
"Hadi ama. Jiminle konuştuklarını bize söylemiyosun. Hem ne yaptığınızı da bilmiyoruz..."
Kaşlarını kaldırıp sırıttığında cebimde olan madeni parayı alıp ona fırlattım.
O sırada omzumda hissettiğim sıcaklıkla yan tarafıma baktım.
Jimin bize bakıyordu.
Ben de benim omzumda olan eline.
"Ne oluyo burada."
Herkes kendini düzelttiğinde jimin de karşımıza geçti. Lisa aniden söze başladı.
"Hocam sanırsam roseyle konuşacakmışsınız. Biz de gelmek istiyoruz."
Sessizce gülerek yere baktım.
Sinirlendiğim zaman hep böyle oluyordu. Gülüyordum.
Lisa'nın herşeyi açık bir şekilde söylemesine sinirlenmiştim.
Kendimi düzeltip jimine baktım elleri cebinde bir onlara bir bana bakıyordu.
En sonunda gözlerini benimkilerle buluşturdu. "Onlar biliyorlar mı Rosé?"
Başımı olumlu anlamda salladığımda gözlerini tekrar onlara döndürüp baktı.
"İyi gelin o halde."
Odasına yürümeye başladığında şaşkınlıkla arkasından baktım.
Jungkook ve Lisa ise yerinde zıplıyorlardı.
Göz devirip jimini takip ettim. Aslında belki de böyle iyi olmuştu. Yalnız kalmamak daha iyiydi.
Odasına girdiğimde sabahki oturduğum koltuğa oturdum. Ardından jungkookla lisa odaya girip kapıyı kapattılar.
Jimin karşıma oturup her zamanki gibi ellerini ovuşturdu.
Bende dayanamayıp direk söze başladım.
"Bişey sorucam. Biz nasıl annemle babanı buluşturucaz."
Gözlerime bakıp arkasına yaslandı. İşaret parmağını dudağında gezdirip düşünürmüş gibi yaptı.
"Açıkçası bunu söylemek seni üzebilir ama babam annenle görüşmeye çok meraklı. Ona söylesem bile birşey olmaz."
Bacak bacak üstüne atıp devam etti. "Sanırsam tek sorun senin annen."
"Bidakka bidakka"
Jungkook elleriyle dur işareti yapmış bize bakıyordu. Sonra ellerini indirip kaşlarını çattı.
"Neden buluşturuyorsunuz ki?"
Bunun cevabını bende bilmediğim için sıkıntılı bir şekilde nefes vererek arkamı yaslandım. Jimin jungkooka soğuk bir ifadeyle bakıp konuştu.
"Bunu bilmesi gereken ilk kişi sen değilsin jungkook."
Aralarında soğuk bakışmayla geçen birkaç saniyeden sonra jimin tekrar bana dönmeyi başarabilmişti.
Ortam aniden gerginleşmişti.
"Sen birşey yapamaz mısın Rosé?"
Derince nefes alıp düşünmeye başladım.
Şu durumda elim kolum bağlıydı galiba.
"Annem çok inatçı biridir. Eğer bay min hoyu gördüyse buraya gelmeye ikna edebileceğimi zannetmiyorum."
Herkes sessizliğe gömüldüğümde dudağımı ısırmaya başladım.
Neden buluşturduğumu bile bilmiyoken bunun için çaba sarf ediyordum.
Saçmalık!
Jungkook aniden yerinde sıçradı ve heyecanla konuşmaya başladı.
"Ya anneni başka bir yere tatil yapmaya götürürsek?"
Jimin başını çevirip jungkook'a az önceki gibi soğuk bir bakış attığında jungkook'un yüzündeki heyecanlı ifade bir anda soluverdi.
Jimin bıkkınca nefes verip jungkook'a doğru konuştu. "Ben de aynısını diyecektim."
Aralarında bu soğuk çatışmayı anlayamazken jimin bana dönüp konuştu.
"Anneni başka bir yere getirsek? Ama bu kore içinde bir yer olsa olur mu sence?"
Başımı olumlu anlamda salladım ve konuştum. "İyi de bu neresi olabilir ki?"
Varlığını bile unuttuğum lisa yanımdan konuştu. "Böyle denize kıyısı olan bir şehire götürelim."
Göz devirip sakince nefes vermeye çalıştım.
"Lisa. Havalar soğuk. Denize girmeyi mi planlıyorsun?"
Küçümseyerek sorduğum soruya bebekçe bir yüz ifadesi takınarak bakmıştı.
"Busan."
Tekrar jimine döndüğümde söylediği şehirlere kaşlarımı çattım.
"Oraya çağırabiliriz. Doğduğum yer."
"Benim de."
Jungkook'ta ifadesizce konuşmuştu. İkisinin aradındaki bu gerginlik beni de sıkıyordu bu yüzden oflayıp konuştum.
"Jimin. Biz gidelim. Ben bir şekilde annemi Busan'a götürmeye ikna edicem. Evde biraz dinlenmem lazım."
Başını salladığında ayağa kalkarak üstümü düzelttim. Ardından lisa ve jungkook da ayağa kalkmıştı.
Jimin de ayağa kalktığında arkamı döndüm. Tam gidicektim ki kolumu kavrayıp kulağıma yaklaştı.
"Benden uzaklaşma."
Fısıltı halinde söylediği sözle yerime sabitlendim.
İyi de nasıl anlamıştı ki ondan uzaklaşmaya çalıştığımı.
Silkelenip odadan dışarı çıktım.
Jungkook bana sinirli bir şekilde bakıyordu. 'Ne var' bakışı attığımda sinirle gerinip konuştu.
"Rosé. O adamla konuşmanı istemiyorum."
"Sana noluyo be?"Lisa'nın çemkirmesiyle bir süreliğine ona bakıp sonra tekrar birbirimize baktık.
"O adam çok sinir bozucu. Bana bakışını görmedin mi?"Göz devirip kollarımı göğsümde buluşturdum.
"Şu anda bunu düşünemem jungkook. Düşünmem gereken tonlarca iş var. Bir de sizin anlaşamamanızı katamam buna."
Yanından geçip okulun çıkışına yöneldim.
Düşünmem gereken birçok şey vardı gerçekten. Annem, jimin'in babası, söyledikleri, jimin'in benim ne yapmaya çalıştığımı anlaması.
Ve ben bunları düşünmeden yorgun düşmüştüm.
Sadece dinlenmem lazımdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...