(Jimin)
Az önce duyduklarım gerçek miydi? Benden ayrılmak mı istemişti gerçekten. Peki bu nasıl olabilirdi ki?
Rosé'nin benden ayrılma sebeplerini tek tek gözümün önünden geçirirken başım döndü ve elimi masaya koyarak kendimi dengede tutmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü dengede duramamış ve yere çökmüştüm.
Gözümden akan yaşlara mani olamazken hala şokun etkisinden çıkamamış bir halde yerle bakışıyordum. Bana ayrılalım derkenki tepkilerini düşünüyordum.
Gayet soğuktu. Aynı zamanda ciddi. Bir ihtimal beni kullanmış olabilir miydi?
Gerçek aşkım dediğim kız beni kullanmış, aldatmış olabilir miydi?
Lanet olsun ondan ne kadar etkilendiğimi fark etmiyor muydu?
"Lanet olsun!!" elimi sert bir yumruk yaparak yanına çöktüğüm masaya geçirmiştim. Bağıra çağıra ağlamak, her yeri dağıtmak istemem normaldi dimi? Kalbimdeki bu sızı normal miydi?
Hayatımda değer verdiğim çoğu kişiyi kaybetmiştim. Hepsini toprağa verirken şimdiki ki gibi ağlamıştım. Ama bu daha da acıtıyodu.
Burada ben kaybetmiştim.
Eve gitmem gerekiyordu. Sakinleşmem ve herşeyi süzgeçten geçirerek düşünmem gerekiyordu. Belki de hayal görmüştüm az önce.
Koluma gözyaşlarımı silip doğruldum. Ceketimi almak için uzandığımda ellerimin kanadığını fark ettim.
O kadar çok sıkmıştım ki tırnaklarım avucumu kanatmıştı. Kalbim o kadar çok acıyordu ki fiziksel bir acıyı hissetmemi engelliyordu.
Umursamadan ceketimi alıp odadan dışarı çıktım. Bütün öğrenciler beni görnesiyle fısıldaşmalar aynı anda olmuştu. Ağladığımı görmeleri normal değildi onlara göre.
Hızlı adımlarla okuldan çıkıp ceketimi giydim. Ceketimi giyerken fark ettiğim şey ceketimin Rosé kokuyo olmasıydı.
"Bana ne yaptın Rosé. Kokun ceketime bile sinmiş."
Burnumu çekip çokta uzak olmayan evime doğru yürümeye başladım. Hala şoktan çıkamamıştım.
Belki de annesini ğzmemek için benden ayrılmıştı. Hemen kötü düşünmemeliydim.
Eğer bunun için ayrıldıysa bunun daha iyi mi daha kötü mü olacağını kestiremedim. Onu daha kolay ikna edebilirdim belki. Ama belki de bir daha asla kavuşamayacak ve anne, babamın kaderini yaşayacaktık.
Zaten çok uzakta olmayan evime geldiğimde hızlıca banyoya geçip ılık suda yıkandım. Hava soğuk olmasına rağmen sıcak suda yıkanmak beni boğuyordu.
Banyodayken akan gözyaşlarım, nuhtemelen musluktan daha fazlaydı. Nasıl bir anda hiçbir açıklama yapmadan ayrılıyorum diyebilirdi?
Banyodan çıktığımda havanın karardığını gördüm. Aslında biraz içmek iyi gelebilirdi. Ama bu fikirden sonradan vazgeçtim. Her kötü olduğum zamanda içemezdim.
Giyindikten sonra aynanın karşısına geçip uzun süre kendimle bakıştım. Ne yapacaktım şimdi ben? Tek güvendiğim kişi de hayatımdan çekip gitmişti.
Babama ve anneme bile bu kadar bağlanmamıştım ben. Bu kadar değer verdiğim bir insan çekip gidiyordu.
Gözüm kırmızı küçük kutuya takıldığında gözümden akan yaşlarla onu elime aldım. Daha önce hiç görmemişim gibi inceledim.
"Ah Rosé. Seninle evlenme hayalleri kurarken sen beni bıraktın..."
Kutuyu açıp yüzüğe dikkatlice baktım.
Artık bunu verecek kimsem yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidence°Jirosé
Fanfiction"Rosé!" Bir anda Jimin'in şaşkınlıkla bir fotoğrafa bakan silüetine yaklaştım. Bu fotoğraf... Rüyamızdaki fotoğrafla aynıydı! Annemle bay min ho yan yanaydı ve ellerinde çift bileziklerinden vardı. Ben jimin'e baktığımda o da eş zamanlı olarak ba...